İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

Rusya’ya yaptırım, ekonomik savaş, jeopolitik hesaplaşma..

Rusya’ya yaptırım, ekonomik savaş, jeopolitik hesaplaşma..

Dünyanın merkez ekonomilerini vuran 2008 ekonomik kriziaslında bir jeopolitik krizdi. Hem varolan küresel ekonomik düzenin artık bittiğinin hem de küresel güç kaymalarının ne kadar tehlikeli hale geldiğinin, yeni güç haritasının kaçınılmaz olduğunun ilanıydı. Yeni bir ekonomik düzen, buna bağlı yeni bir siyasi düzen, yeni güç dengesi gerekiyordu.

Bu kriz, ABD ve Avrupa’nın artık tek yanlı olarak dünyayı yönetme gücünü ebediyen kaybettiğinin ilk açık göstergesiydi. Asya’daki yükseliş ve güç birikimi Atlantik merkezinin yakın ve orta gelecektebu güce bir daha ulaşamayacağına işaret ediyordu.

Eski dünya harekete geçerken

Birinci ve İkinci Dünya savaşları sonrası oluşturulan statüko paramparça olmuş, ABD ve Batı Avrupa ekonomilerine ve siyasi merkezlerine bağımlılık azalmıştı. Yeni güç merkezleri, yeni ekonomik ve siyasi başkentler gelişiyor, alternatifler çoğalıyor, eski dünya, medeniyet merkezleri Batı ile boy ölçüşebilecek şekilde güçleniyor, yükseliyordu. Yükseliş o kadar hızlıydı ki, çok kısa zaman aralıklarında sarsıcı gelişmeler, değişimler oluyordu.

Bu durumda aşılması gereken en zor engel; zihinlerdeki mutlak Batı bağımlılığı, Batı’nın rekabet edilemez olduğuna dayanan köklü inanç ve Atlantik ekseninin dünyayı, yükselen piyasa ve güçleri küçümseme kibirliliğiydi.

O kibir savaşı küreselleştirdi

Bu kibir yüzünden küresel ekonomik kriz çözülmedi, çözülemedi. Sadece geçici tedbirler alındı, daha büyük kriz ertelendi, ötelendi, anı kurtarma yolunda bir takım adımlar atıldı. Dolayısıyla merkez ekonomileri vuran kriz hala devam etmektedir, edecektir de.

Neden mi? Çünkü Atlantik ekseni, dünyanın siyasi ve ekonomik patronları, krizi çözmenin, yeni ekonomik sistemi kabul etmenin paylaşmaktan geçtiğini biliyordu. Bunun da küresel gücü, hükümranlık alanını paylaşmak anlamına geleceğininfarkındaydı.

Bu histerik güce teslim olmamak

Yeni başkentlerle, çok kutuplu dünya ile hiçbir şeyi paylaşmak istemiyorlar tam tersine her şeye hükmetme yolunda inanılmaz bir hırs yaşıyorlardı.

Paylaşmadılar da. Ekonomik ve siyasi iktidar alanına kimseyi ortak etmediler de. Ama yaşlı dünya, kendi yolunda yürüyecek, insan ırkı kendini bu histerik güce teslim etmeyecekti. Batı dışında ekonomik yükseliş devam etti. Teknoloji yükselişi devam etti. SermayeDoğu’ya, başka adreslere akmaya devam etti. Ekonomi güçlendikçe siyasi güç de Doğu’ya kayıyor, güç kendi doğal seyrinde değişiyordu.

Her şeyin ellerinden kayıp gitmesinin telaşı

2008 krizinin sadece ekonomik değil aslında jeopolitik kriz olduğu, Batı’nın küresel hükümranlığına çok ciddi itirazlar içerdiği giderek belirginleşiyordu. Siyasi yakınlaşmalar ve ayrışmalar buna göre şekilleniyor, yeni bloklar, eksenler oluşuyor, bunlara bağlı olarak siyasi iklim sertleşiyor, siyasi söylem yeniden şekilleniyordu.

Aslında örtülü bir dünya savaşı yaşanırken, 2008 krizi ile birlikte bu çatışma açığa çıkmıştı. Amerikan ekonomisine karşı savaş, dolara karşı savaş, piyasa anlayışına karşı savaş ve en önemlisi de kaynaklar üzerinde savaş dünyayı yeniden biçimlendiriyordu. Batı, ekonomik ve siyasi gücü paylaşmamıştı ama yavaş yavaş elinden kaybetmenin telaşına da düşmüştü.

Yerel çatışmalar işte bu hesaplaşmanın yansıması

İşte bu büyük güç çatışması, yeryüzünün fay hatlarını, kırılmanoktalarını, güç blokları arasındaki sınır bölgelerini hareketlendirmiş, bu bölgelerde yerel çatışmalar patlamıştı. Bugün bizim coğrafyadaki çatışmaların büyük bölümü bu paylaşım ve güç savaşının yansımasıdır. İdeolojik söylemler, kimlik eksenli çatışma dilitamamen bu büyük kapışmanın kitlelere pazarlanma biçimidir. Terörle mücadele de, etnik kavgalar da, mezhep sorunları da böyledir.

Baltıklar, Doğu Avrupa, Pasifik..

Bugün küresel ölçekte ekonomik savaş alabildiğine yayılmış, artık yerel çatışmaların ötesine geçmiş, merkez güçler arasındaki stres tehlikeli bir noktaya gelmiştir.

Dünyayı sarsacak olan krizler, bizim coğrafyadaki çatışmalar değil bu büyük strestir. Ne zaman, nerede, nasıl patlayacağını bilemediğimiz, sadece bazı öngörülerde bulunduğumuz bu tehlike, yakındır, çok ciddidir. Bu yüzden Baltıklar'a, Doğu Avrupa’ya, Asya-Pasifik bölgesine çok dikkat ederim.

Rusya’ya yaptırım ve ekonomik savaş 

Bunları neden hatırlattım?

ABD’nin Rusya’ya yönelik yeni yaptırım kararı üzerine başlayan tartışmalar, aslında bize bu büyük krizle ilgili devasa bilgiler sunuyor. Haritanın büyük kısmını, fotoğrafın önemli bir bölümünü görmemizi sağlıyor. Nasıl bir ticaret savaşı, nasıl bir ekonomik hesaplaşma, nasıl bir güç kayması ve çatışması yaşandığını ortayla koyuyor.

AB temsilcisinin sözlerine bakarsak, onlar bile bu konuda ABD ile ayrışıyor, özellikle Almanya “Menfaatlerimize dokunursa ABD yaptırımı dinlemeyiz” diyebiliyor. Bu durum, ekonomik ve siyasi güç hesaplaşmasının Avrupa’yı bile nasıl böldüğü, böleceği, cephelerin sürekli yer değiştiği gibi bir durumu ortaya koyuyor.

Batı aslında kendi içinde çatışacak…

Batı’nın kendi içinde çatışması, merkez güçlerin kendi aralarında kapışması gerçeğini daha açık, daha net örneklerle tartışmamızın zamanı geçiyor. Müslüman coğrafyayı talan edenlerin, ülkeleri parçalayanların, en büyük huzursuzluklarının kendi içinde olduğunu biliyoruz. Bunun sonuçlarını da çok kısa bir süre sonra göreceğiz zaten…

Ama özellikle Türkiye’ye yönelik yeni çevreleme operasyonlarının, yeni düşmanlık hatlarının, yalnızlaştırma girişimlerinin, Türkiye’nin bu büyük hesaplaşmaya katılmasıyla başladığını not edelim. Edelim de, nasıl bir mücadelenin merkezinde olduğumuzun farkına varalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi