Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Faizler düşürülsün dedikçe bankaların kârı artıyor

Faizler düşürülsün dedikçe bankaların kârı artıyor

Bankaların ülkemizde en kârlı kurumların başında geldiği herkesçe biliniyor. Bunun başında faiz oranların yüksekliği geliyor. Ancak, bankalar bununla da yetinmeyerek verdikleri kredilere karşılık farklı bazı kalemleri de ekleyerek tahsil ediyorlar. Bu arada özellikle kredi kartı harcamalarında ilan edilen aylık alışveriş faizlerinin yüzde 2’nin üzerinde olması, böylece kredi kartı harcamalarında yıllık faizlerin yüzde 30’lara ulaşması ülkemizde faiz oranlarının ne noktaya geldiğini gösteriyor. Buna karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere yetkililerimizin her fırsatta faizlerin yüksekliğinden şikâyet ederek bankaların bu oranları düşürmesini istemelerine rağmen adeta ayak diredikleri de biliniyor. Özel bankaların yabancı ortakları olması sebebiyle faiz oranlarının indirilmesi talepleri karşısında direnmelerini insan biraz olsun anlayabiliyor ama devlet bankalarının da bu hususta bir adım atmıyor olmaları düşündürücüdür. Meseleye özel, resmi olarak bir bütün halinde bakıldığında görünen o ki, sermaye piyasası büyük ölçüde ya yabancıların elinde ya da küresel sermaye çeşitli yollarla sermaye piyasası üzerinde etkinliğini sürdürüyor. Bir zamanlar İstanbul Borsası’nda yabancı sermayenin payının yüzde 65-70’lerde olduğu belirtiliyordu. Bu arada, ülkemizdeki bankaların da büyük bir bölümü ya yabancıların elinde ya da yabancıların büyük ortak konumunda olduğu biliniyor. Böyle olunca denebilir ki sermaye piyasamızda belirleyici konumda olanlar küresel sermaye sahipleri. Bunun anlamı ise insanımız çalışıp, didiniyor para kazanıyor ama içinde bulunulan şartlar sebebiyle geçimine bile yetmeyen kazancının bir bölümünü de bankalara faiz olarak aktarmak durumunda kalıyor. Kısacası, pek çok ülkede olduğu gibi ülkemiz de söz geçirilemeyen küresel sermayenin sömürüsü altında.
Gazetemiz dün bu konuyu, “Ekonomi bankalara güzel” başlığı altında manşete taşırken bir başka gazetede aynı konuyu, “Yok böyle kâr” başlığı altında sayfalarına taşımıştı. Aynı haberde bankaların kârının sebebi de şöyle izah edilmişti:
“Bankalar Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredilerin katkısıyla tarihi bir kâr rekoruna imza attı. 25,4 milyar lira ile tüm zamanların en yüksek ilk yarı kârlılığı gerçekleşti.”
Bankaların yüksek kâr elde etmelerinin sadece KGF aracılığı ile verilen kredilerle izah edilmesini şahsen eksik bir değerlendirme olarak görüyorum. Çünkü devlet Kredi Garanti Fonu’nu ekonomiyi canlandırmak için bir süre önce devreye soktu. Yani, bu fon gündemde olmadığında da bankaların ilk üç aylık, ilk yarı kârları hep çok yüksek açıklanıyordu. Yani bankalar ekonominin canlanmasına ciddi bir katkıda bulunmadan yüksek gelirler elde ediyorlardı. Kredi Garanti Fonu’nun devreye girmesi bu yüksek geliri biraz daha artırmış durumda. Yani bankaların verdiği kredilere devlet garantisi sağlanmak suretiyle batak kredilerin ödemesini devlet üstlenmiş durumda. Denebilir ki, bankalar kazanıyor ama verilen krediler ile üretim ve istihdam artıyor, dış ticaret açığı geriliyor. Hemen belirteyim ki, böyle bir durum söz konusu değil. Yapılan açıklamaya göre Temmuz ayı dış ticaret açığı 8.79 milyar dolar olmuş. Bakanlık verilerine göre Temmuz ayında ihracat yüzde 28.69, ithalat ise yüzde 45.84 artmış. Yani, ihracattaki artış üretim artışından çok ithalata dayalı bir artış olarak görülüyor.
Kısacası küresel sermaye bankalar aracılığı ile gelişmekte olan ülkeleri sömürmeyi sürdürüyor. Bu sermayenin de yapılan üretimden olmadığı, ya matbaada basılan maddi bir karşılığı olmayan kâğıt paralar ya da petrol zengini ülkelerin ellerinde trilyon dolarları ABD bankalarında tuttukları için onların da gelişmekte olan fakir ülkelerin sömürülmesinde payları olduğu düşünülecek olursa bu çemberin kırılması için faizsiz ekonominin laf planından çıkartılarak fiilen gündeme getirilmesi gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi