Yusuf Kaplan

Yusuf Kaplan

Eğer İslâm’ı kaybedersek, sadece biz değil, bütün insanlık kaybeder…

Eğer İslâm’ı kaybedersek, sadece biz değil, bütün insanlık kaybeder…

Bu ülkede Müslümanlar iktidarda ama İslâm’ın hayatımızdan hızla çekildiği, ayağımızın altından kayıp gittiği gözleniyor…

Ürpertici bu…

Bunu, bu ürpertici gerçeği iktidardaki insanlar da -en azından bazıları da- görüyor, endişeleniyor ve nereye sürükleniyoruz böyle, diye soruyor…

Eğer İslâm’ı kaybedersek, sadece biz değil, bütün insanlık kaybeder…

Yeni Şafak

Eğer İslâm’ı kaybedersek, hiç bir şeyi kazanamayız…

Eğer İslâm’ı kaybedersek, hiç bir şeyi koruyamaz ve insanlığın önünü açacak yeni bir dünya sunamayız insanlığa.

Eğer İslâm’ı kaybedersek, bir Gazâlî, bir İbn Arabî, bir Yunus, bir Mevlânâ, bir Sinan, bir Itrî, bir Fatih veya Yavuz çıkaramayız…

Eğer İslâm’ı kaybedersek, sadece biz kaybetmiş olmayız, bütün insanlık kaybeder…

BATI ÇÖKERKEN…

BİZ TOPARLANABİLECEK MİYİZ?

Oysa her zaman söylediğim gibi, dünya bize gebe, biz hakikate…

Bakın… Batı uygarlığı, felsefî olarak, kültürel olarak, ahlâkî olarak, siyasî ve sosyal olarak çöktü: Sadece kaba gücü var, kaba güçle ayakta duruyor ve bu kaba güçle dünya üzerindeki haksız, hukuksuz hegemonyasını koruma savaşı veriyor Batılılar.

Bunun için de dünyayı cehenneme çevirmekten çekinmiyorlar.

Felsefî olarak çöken, dünyaya söyleyecek bir şeyi kalmayan bir uygarlığın kaderidir dünyayı cehenneme çevirerek hem hegemonyasını bir süre de daha sürdürmek hem de vuruşa vuruşa “çekilmek”…

Yaşadığımız şey, bir açıdan bakılınca, Batı uygarlığının hem fikren hem zihnen hem ruhen hem de ahlâken çöküşü…

Bir başka açıdan bakıldığında da, çok sancılı da olsa, bizim gelişimizdir.

Tamam; biz bilfii hazır değiliz. Medeniyet atılımı gerçekleştirecek fikrî birikime de, bu fikrî birikimi hayata ve harekete geçirecek maddî atılıma da sahip değiliz henüz.

Ama bilkuve hazırız. Sadece “biz” varız şu çivisi çıkmış dünyada dünyaya ruh sunan, mazluma kucak açan, umut olan. Sadece biz.

Çin’i kapitalistleştirdiler, uyuttular ve yuttular; ama Konfüçyanizmi de, Taoizmi de fosilleştirdiler ve durdurdular.

Hindistan’ı kapitalistleştirdiler yuttular, uyuttular; ama Budizm’i de, Hinduizm’i de fosilleştirdiler ve durdurdular.

Afrika’nın, Latin Amerika’nın ne hâlde olduğunu konuşmak bile gerekmiyor… Can çekişiyor iki yaşlı kıta da; ölüm-kalım savaşı veriyor…

Sadece İslâm dünyası, dinamizmini koruyor iyi-kötü…

Yok olmamak, yutulmamak için direniyor…

İslâm’ın Batılılar tarafından dize getirilmemesi, dönüştürülmesi, fosilleştirilmemesi için direniyor.

Eğer toparlanabilirsek, insanlığın sorunlarını da, kendi sorunlarımızı da bir bütün olarak, derinlemesine kavrayabilirsek, biz bilkuvve varolan gücümüzü, imkânlarımızı, bilfiil hâle getirebilir, insanlığın yüzünü güldürecek, yeniden hak, hukuk ve hakkaniyet, sulh, salah ve adalet düzenini biz armağan edebiliriz insanlığa…

ASIL ÜRPERTİCİ SALDIRI İÇERİDEN GELİYOR…

Ancak çok tedirgin edici bir sorunumuz var: Batılıların dışardan yaptıkları her tür saldırıyı bir şekilde püskürttük, püskürüyoruz -çok çile çekerek de olsa Allah’a şükür.

Ama asıl saldırı, asıl iğrenç saldırı içeriden geliyor İslâm’a karşı -İslâm’ın kurucu kaynakları birer birer yıkılmaya çalışılarak…

Batılılar dışardan İslâm’ı dışardan dize getiremediler, fosilleştirmediler, dönüştüremediler ama içimizdeki beyinsizler İslâm’ın kurucu kaynaklarını, hadisleri, mezhepleri, cemaatleri sudan gerekçelerle, temelsiz, sığ argümanlarla, magazinel malzemelerle, televizyonlarda kitlelerin önünde şov yaparak topa tutuyorlar!

BİZİM KAYNAKLARIMIZDA SORUN YOK BEYLER! SORUN, SİZİN KAFANIZDA!

Bizim kaynaklarımızda sorun yok beyler!

Sorun sizin kafanızda!

Ne dünyayı felsefî bir derinlikle anlayabilecek, kavrayabilecek ne de İslâm’ın kaynaklarına derinlemesine nüfûz edebilecek bir birikime sahipsiniz; ama kitlelerin, özellikle de genç kuşakların hızla deizmin, nihilizmin, ateizmin eşiğine sürüklenmesinin yapı-taşlarını döşüyorsunuz birer birer…

Bu nasıl bir sorumsuzluk örneğidir, nasıl bir beyinsizlik göstergesidir böyle!

Allah ıslah eyleye!

Allah, akıl, fikir, zikir, şükür ihsan eyleye!

İslâm’ın kurucu kaynaklarını tartışmaya açanlar, bütün bu tartışmaların oryantalistler tarafından iki asırdır yapıldığını gizliyorlar. Yaptıkları işin taşeronluk olduğunu, oryantalistlerin eline su dökemeyecek kadar sığ olduklarını bilmiyor kitleler -oryantalistlerin karikatürü bu tiplerin.

Ve biri, bu zavallı, sığ, başkalarının akıllarını buraya taşıyan, başkalarının akıllarıyla iş yapan bu taşeron tiplere, Müslümanca duyma ve düşünme biçimlerini yitirdiklerini, zihinlerinin çağdaş hurafeler çöplüğüne dönüştüğünü, söylemeli.

Şunu söylüyorum Batı düşüncesini de, İslâm düşüncesini de, dolayısıyla dünyanın sorunlarını da, İslâm dünyasının sorunlarını da derinlemesine kavramaktan yoksun bu zavallı tiplere:

Batı uygarlığının felsefî olarak çöktüğü, o yüzden dünyayı cehenneme çevirmekten başka bir şey yapamadığı, diğer medeniyetlerin fosilleştirildiği ve durdurulduğu bir zaman diliminde, bize düşen, önce, İslâm’ın kurucu kaynaklarıyla doğrudan ve doğrudan olduğu için de doğurgan irtibat kurmanın; sonra, Batı düşüncesiyle derinlemesine ilişkiler geliştirmenin, Batı düşüncesini özümsemenin, beslenebileceğimiz kadar beslenmenin; son olarak da bu dünyayı iyi tanıyarak ama kendi kavramlarımızdan yola çıkarak insanlığın önünü açacak güçlü bir fikriyat inşa etmenin; bu fikriyatı inşa edecek bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, önce çakıl taşlarını temizleyerek dalga-kıracak, sonra da yapı-taşlarını düşerek dalga-kuracak çağ açacak, çağ aşacak, çağrısı çağını kuracak öncü kuşaklar yetiştirmenin yollarını bulmak, yapmak olmalı…

Görüldüğü gibi yük ağır, yükümlülük de.

İşimize bakalım, kendi kuyumuzu kazmakla uğraşmayalım…

Yükümlülüğümüzü kuşanalım, insanlığın önünü açacak uzun soluklu hakikat medeniyeti yolculuğuna çıkmaya bakalım…

Eğer İslâm’ı kaybedersek, sadece biz kaybetmiş olmayız, insanlık kaybeder…

Bunu da aslâ unutmayalım.

Vesselâm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Kaplan Arşivi