Kemal Belgin

Kemal Belgin

Onar kişilik takımlar...

Onar kişilik takımlar...

Çok futbolsever Fenerbahçe-Trabzonspor maçının sonucu için sanki söz birliği etmişçesine beraberlik deyip durmuştu. Nedenini de sezon başı olarak göstermişler, transferlerin de henüz uyum süreci içinde olduklarını öne sürmüşlerdi.

Peki, maçın başlama düdüğü çaldığında durum öyle miydi? Fenerbahçe yine son maçına oranla dört değişiklikle sahaya çıkmıştı. Yani deneme günleri hâlâ sürmekteydi. Oysa Fenerbahçe sezona öyle hazırlık maçları ile başlamıştı ki, sanki Şampiyonlar Ligi gruplarını oynuyordu. Hal böyle olunca da teknik direktör, hani çok değişmişti ya, ideal kadronun bu oyuncularla ancak böyle belirlenebileceğini öne sürmüştü. Ama orta alan, yani sahadaki diğer bloğun ortası hâlâ aynı tas aynı hamamdan öteye geçmemişti. Yani topla adam geçemeyen, pas arası yapamayan, hatta öne pas servisinde sanki arızalı gibiydiler. Önde ise bir dizi tam iptal, diğer dizi ancak bir maçlık sağlıklı olan Van Persie beyefendi vardı. Dirar’ın bana göre takımı süzmeden yaptığı hareketlerde de yarar bulmak zordu. Valbuena daha önceleri yazdığım gibi belki de zorunlu olarak her topa maydanoz olup takımı organize etmeye gayret ediyordu. Volkan mı? Artık yeni rolü kendi kalesine gol atmaktı sanki...

Trabzonspor ise bir arka dörtlü oturtmuştu en azından... Neredeyse orta alan da öyleydi. Ön tarafa da deparlı oyuncu Burak gelmişti. Olcay’la Bero daha ziyade orta alana rakibin hücumlarında destek rolünde idiler. Buradan bakınca Trabzonspor’un rakibine oranla önemli bir doğrusu vardı. O da takımın artık belirli bir on bire sahip oluşu idi.

Derken, Burak kendi özel klasına uygun golü atıverdi. Yani Trabzonspor, hele hele öne de geçtikten sonra, maçın geri kalanında yeniden tribünleri dolduran Fenerbahçe taraftarını bir kere daha küstürecek durumda idi. Ama Burak, topla hiç yapmaması gereken üç kişi çalımla sevdasına düşünce kasığından sakatlanıp 20. dakikada kenara geldi. Yerine giren NDoye ise takımı geri kalan bölümde resmen on kişi oynattı. Oysa Rodellega gibi tam da ona gören duruma giren oyunda oynayacak isim olmalıydı. İşte Trabzonspor takımı belki de rahat kazanacağı bir maçtan eden bir teknik direktör hatası idi bu...

Fenerbahçe her yöne dalan Alper’le beraberliği yakaladıktan sonra silkinir gibi idi ama, maçın başlama düdüğü ile birlikte takım Van Persie yüzünden çoktan on kişi oynamaya başlamıştı bile... Orta alan çırpınır gibi idi ama Trabzonspor’un artık yerleşebilen geri dörtlüsü rahatsız edemiyorlardı. Valbuena’nın gayretleri da ancak duran toplarda kendini gösterebiliyordu.

Sonra baktık Hollandalı yerini Guilano’ya bırakmış. Daha dün bir bugün iki derler ya, tabii ki kimseyi tanımadığından etkili olamıyordu bu Brezilyalı... Soldado’nunNeustatter’in yerine girip Topal’ın arkaya geçmesiyle Fenerbahçe orta alanı teslim eder gibiydi ama Trabzonspor’da santrfor yoktu ki, bunu cezalandırabilsin... Taaa ki Olcay’ın sert şutuna Volkan’ın, “Ben de yardım edeyim de gol olsun bari” uçuşu eklenene kadar. O sırada herkes Rodellega’yı beklerken artık maçı okumak eksikliği açıkça görülmeye başlanan Ersun Yanal Yusuf’u alıp bir başka orta alan Onazi’yi sahaya sürdü.

Daha sonrası mı? Dirar çıkıp yerine Atııf girdi. Ve de Fenerbahçe rakibin orta alanını, zaman zaman da savunma kenarlarını dağıtmaya başladı ve gol de bu futbolcunun ortasına ayakla müdahale etmesi gereken Kusca’nın eliyle dokunuşu yüzünden penaltıyla bitti. Burada Aykut hocaya bir önerim olacak bir futbol yorumcusu olarak; Sen sen ol, bu Atıff’tan vazgeçme... Çünkü şu anda senin rakibi eksilten, dengesi arızaya uğratan tek oyuncun olarak Atıff görünüyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Belgin Arşivi