M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Ona Müslüman Demem

Ona Müslüman Demem

Dini imanı para, mal, zenginlik. Helal haram ayrımı yapmaz, para kazanmak için her haltı yer. O bir para kuduzudur.

Sonra dindar, sofu, iyi Müslüman geçinir.

Bendeniz böylesine Müslüman demem.

*

Hiç camiye gitmiyor, cemaate katılmıyor… Böylesi iyi Müslüman değildir.

Bazı imamları beğenmiyorsa, arkasında namaz kılınabilecek iyi salih imam bulur, onun camiine gider.

*

Yemekleri çok lezzetli mütevazı ve ucuz bir esnaf lokantasına götürdüm. Kapıdan içeriye girmedi, ben böyle salaş döküntü yerlerde yemek yemem dedi. Dostluğumuz orada bitti, yollarımız ayrıldı. Güle güle…

*

Şeriat, din, iman elden gidiyor, onların en önemli işi yatakhanenin duşlarını daha lüks hale getirmek, kromajlı tencereleri daha kaliteli nikelajlıları ile değiştirmek. İslamî hizmet anlayışlarını anlamak zor.

*

Mimar Sinan yapısı o büyük camie Ramazan bayramında gitmiştim. Evvelki hafta Cuma namazını orada kıldım. Süpürgeler, paspaslar, faraşlar son cemaat mahallinin en görünür yerinde aynen duruyordu.

*

Suriyeli Sünnî Müslümanlar tek bir Ümmet olmuş, başlarına kendisine biat ve itaat edilen bir İmam seçmiş, güçlerini birleştirmiş, planlı ve programlı çalışmış olsalardı; bugünkü felaketi ve faciayı Allahın izniyle önlemiş olurlardı. Türkiye Sünnileri Suriyeden ibret almadılar.

*

150 liraya yemek yemiş… Üstelik de bunu iftiharla anlatıyor. Bir öğün yemeğe o parayı vermesi mi, yoksa gururla anlatması mı ayıp?

*

İngiltere kraliçesi 1952’den beri 65 senedir tahtta oturuyor. Bizde ise kaç cumhurbaşkanı gelip geçti. Arada Adnan Menderes asıldı… Tabiî bizim Cumhuriyetimiz onların krallığından çok üstündür.

*

Bazı ülkeler domateslerimizi almıyor, gönderilenleri geri yolluyor. Biz ise onları afiyetle yiyoruz. Onların halkı çürüktür, sakıncalı domatesler onları hasta eder, bizim halkımız güçlüdür, dayanır.

*

Hattata ZELZELE yazılı bir levha yazdırıp, kenarını ebru ile süsletip, çerçeveletip görünen bir yere asacağım.

*

Acayip güneş ve ay tutulmasından sonra acayip hadiseler bekleyiniz.

*

Belalara, felaketlere, afetlere, musibetlere karşı sadaka veriniz, yani gerçek fakirlere, muhtaçlara, sıkıntı içinde kıvrananlara yardım ediniz. Profesyonel dilenciye bir lira atmak sadaka değil, enayiliktir. Fakirleri arayınız, bulunuz ve yardım edeniz. (Lüks cep telefonu olan fakir sayılmaz.)

*

Fakirin telefonu, satmaya kalksam, on beş lira etmez. Şarjı çabuk bitiyordu. Atıp yerine yirmi beş liralık bir telefon almaya karar verdim. Birileri, içindeki pili bitmiştir dediler, onun değiştirttim, şimdi güzel çalışıyor.

*

Hacı beye: Oğlunuzun gelin adayı başörtülü ama onu sokakta herkesin arasında salına salına kırıta kırıta dondurma yerken görmüşler. Nişanı hemen bozmanızı tavsiye ederim, Oğlunuz yanmasın. Haaa, oğlunuz da böyleyse hemen everin, tencere yuvarlanır, kapağını bulurmuş.

*

İstanbulda sağanak yağmur yağıyor, gökten dolu düşüyor, rüzgar hazlı esiyor, şehir altüst oluyor… Büyük bir zelzeleden sonra ne olacağını siz düşününüz.

*

ABD’de demokrasi yok mu?.. Elbette var. Var ama hasta bir demokrasi.

*

Türkiye Müslümanlarının geleceği nasıl olacak? Bu kafayla giderlerse Suriye Müslümanlarının durumuna düşerler.

*

Küba diktatörü Castro Yahudi idi. Libya diktatörü Kaddafi Yahudi idi. Müslüman ülkelerin başına geçmiş daha nice Yahudi diktatörler var.

*

Bütün Müslümanlar tek bir Ümmet olmadıkça, bu Ümmetin başında, kendisine biat ve itaat edilen âdil, râşid, muktedir, muttaqi, ihlaslı, faziletli bir İmam-ı Kebir bulunmadıkça Müslümanlar kurtuluştan ve yücelmekten ümitlerini kessinler.

*

Alanyada bir genç kız evine geceleyin geç vakitte içkili olarak gelmiş. Babası çok üzülmüş ve öfkelenmiş. Aralarında tartışma olmuş. Kız ayak ayak üstüne atmış, elinde sigara, babasına sen bana karışamazsın, ben reşid bir insanım diye bağırmış. Çileden çıkan baba kızını kolundan tutup salondan atmış… Kız ertesi sabah adliyeye gitmiş, babasını şikayet etmiş. Babaya altı ay müddetle evden uzaklaştırma cezası verilmiş. (Aynen olmuştur.)

* Âhir zamanda zina, riba ve bina çoğalacakmış.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi