Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Sufle Pensilvanya’dan geldi!

Sufle Pensilvanya’dan geldi!

Şimdi, “Sen siyaseten, sadece başkalarının temin ettiği malzemelerle, o malzemeleri tüketerek var olabilirsin. Bugüne kadar ürettiğin özgün bir fikir yok. Söylediğin yeni bir şey de yok. Fetullahçılar da olmasa büsbütün öksüz kalacaksın” desek, trol ordusu hemen saldırıya geçecek.

Hepsi de, “Atatürkçü” ve “Kemalist” görünümlü... Ama Fetullahçılıklarını gizlemeyi başaramıyorlar.

Bazıları da “Başdanışman” hayranı...

Hani, “Mayıs ayında Başbakan değişmeseydi 15 Temmuz girişimi yaşanmazdı” diyen gevşek ağızlı zatın hayranları...

Kimliksiz, kişiliksiz, müstear sahtekârlar.

Biz ne zaman Kılıçdaroğlu’ndan ve yapıp ettiklerinden söz etsek, ilk tepki, AK Partisiyasetine yakın durduğunu söyleyen hayranlar ordusundan geliyor.

Ne ilginç...

Sadece Kılıçdaroğlu’na mı kol kanat geriyorlar?

HDP’ye bir şey söylüyoruz, tepki onlardan geliyor.

Fetullah Gülenhakkında yazıyoruz, tepki onlardan geliyor.

Meral Akşener’i ve iltisaklı olduğu “çevre”yi deşifre ediyoruz, tepki onlardan geliyor.

Birazdan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “nostalji” tutkusundan söz edeceğim.

Bakalım tepki yine onlardan mı gelecek?

Kemal Kılıçdaroğlu, önceki gün ilginç bir dönüş gerçekleştirdi... Eski Bakan Zafer Çağlayan’la ilgili ABD yargısının aldığı kararı hatırlatarak nostalji yaptı, bizi yeniden 17/25 Aralık sürecine götürdü.

Eksik olmasın...

Fakat, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra farklı şeyler konuşmaya başladığımızı hatırlıyorum.

Fetullahçı darbe girişimiyle birlikte bazı şeylerin açığa çıktığını, Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarına damgasını vurmuş kumpasçılığın “Fetullahist alçak bir yöntem”olduğunu, bugüne kadar açılmış soruşturmaların tümünde bu “yöntem”in devreye sokulduğunu, dolayısıyla 17/25 Aralık girişimin de mahut tertipten ayrı düşünülemeyeceğini ve açığa çıkmış gerçeklerle birlikte soruşturma “tartışmalı” hale geldiğini...

Bunları konuşuyorduk ve CHP de “kurumsal” olarak bu görüşe destek veriyordu.

Ne oldu da, Kemal Kılıçdaroğlu, “açığa çıkmış gerçeklere” rağmen, yeniden 17/25 Aralık sürecine döndü?

Efendim hırsızlık...

Efendim ambargoyu deldiler...

Efendim Saray’ı zor günler bekliyor...

Efendim bunun arkası gelecek...

Kılıçdaroğlu’na “efendim hırsızlık” dedirten soruşturmanın başlatıcıları, destekçileri ve tamam erdiricileri şu an Silivri Cezaevi’nde, haklarında verilecek hükmü bekliyor.

Hepsi de Fetullah’çı.

Hepsi de ByLock’lu.

Hepsi de darbe iştirakçisi.

Dahası, hepsi de bugün “kumpas” olduğu ortaya çıkmış Ergenekon ve Balyoz soruşturmalarının mesulü.

Kemal Bey, bu gerçekleri bile bile, niçin yeniden FETÖ tapelerine sarıldı? Niçin vaktiyle bol bol işlediği “ahlak suçunu” tekrarlamaya başladı?

Bir yerlerden “sufle” mi aldı?

Durup dururken, üstelik hiç de üzerine vazife değilken, ülke olarak bizi bağlamayan “ambargo” konusunu kriminalize ettiğine göre, sufle “Pensilyvanya-Amerika ortaklığından” gelmiş olmalı.

Başka türlüsü mümkün mü?

İran’a konulan ambargo, ABD’nin ulusal meselesidir. Ne başka ülkeleri bağlar, ne de Birleşmiş Milletler sistemini bağlar... Dolayısıyla, Türkiye’yi de bağlamayan/bağlamayacak bir konuda Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD lehinde tavır alması ve İran’la serbest ticaret hakkını kullanan ülkesini suçlu göstermesini nasıl açıklayacağız?

Bunun, almış olduğu “sufle” dışında bir açıklaması olabilir mi?

Bir yazımda, “Niçin Türkiye düşmanlarıyla iş tutuyorsunuz Kemal Bey?” diye sormuştum da, hemen savcılığa koşup hakkımda iki adet dava açtırmıştı.

Üçüncü davayı açtırsın...

Başdanışmanın hayranları da ellerinden geleni ardına koymasın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi