Engin Ardıç

Engin Ardıç

Senin marşın sana

Senin marşın sana

Şehit cenazelerinde Chopin yerine Itri çalınacakmış.
Muhalif basın bunu "gericilik" olarak damgalamaya çalışıyor. Laf da belli: "Şehit cenazesinde tekbir!"
Burası Venezuela mı ulan, tabii tekbir getirilecek.
Itri'nin Segah tekbiri... Hemen arkasından da "salat-ı ümmiye"... Allahümme salli ala seyyidina Muhammed'en nebi-yül ümmiyyi ve ala alihi ve sahbihi ve sellim...
Muhteşemdir. İnsanın tüylerini diken diken eder.
Hele bir de merhum Münir Nurettin'den dinleyeceksiniz... En yozlaşmış, en zındık enteli bile hizaya getirir.
Ama "ezan sesinden rahatsız olan" serseriyi etkilemeyebilir tabii. Biz bu ümmetin içinde oğlunu sünnet ettirmeyen manyak da gördük.
Hani şu size ara sıra sözünü ettiğim "Sevr tutkunu" profesör, Tayyip Erdoğan'ın Çamlıca'ya cami yaptırmasına da karşı çıkıyordu...
"Bir Müslüman'ın cami yaptırmak istemesinden daha doğal ne olabilir?" demiştim, susmuştu. Arkadaş az biraz sosyoloji profesörüydü, azınlıklar uzmanıydı. Fakat azınlıklarla kurduğu "empatinin" suyunu çıkarmış, giderek kendini Ermeni ya da Rum gibi hissetmeye başlamıştı...

***
Şehit cenazesinde tekbir getirilmesinden daha doğal ne olabilir?
O şehit bir Müslüman'dır.
Gayrımüslim vatandaşlarımızın eline silah vermeyi lutfederseniz, o da gidip Türkiye uğruna şehit düşerse, Chopin'i o zaman çalarsınız.
Fakat bilmeniz gereken bir şey var: Chopin o marşı "cenazelerde çalınsın" diye bestelememiştir!
Cenaze marşı, yani "marche funebre", Chopin'in opus 35, iki numaralı Si Bemol Minör piyano sonatının üçüncü "mouvement"ıdır, üçüncü bölümü.
Yani, bütünüyle birlikte bir anlam taşır. O sonat "grave" başlar, "scherzo" devam eder, marştan sonra da "presto" biter üstelik.
Fakat bu üçüncü bölüm sonattan koparılıp alınmış, orkestra için "aranje" edilmiş ve kendi başına kullanılır olmuştur. (Eh, cenazeye piyano getirmek ve sonatın tamamını çalacak piyanist tutmak pek de kolay değildir!)
***
Bu vesileyle size bir Chopin "anekdotu" anlatayım: Chopin ile sevgilisi George Sand 1838 yılında Mallorca adasına yerleşiyorlar... (Yok, George erkek değil, Chopin'in "o tarafı" yoktur! Bu, hanımın "müstear" ismidir... Asıl adı Aurore Dudevant... Dilimize tercüme ederseniz ortaya "Şafak Önden" çıkıyor!)
Mallorca'da bütün yemeklerde sıcak zeytinyağı kullanıyorlar. (Ertuğrul Özkök, kulakların çınlasın.)
Chopin perişan olmuş, kanlı sürgün dökmüş, "burada ölmek istemiyorum, beni Paris'e geri götür, bari orada öleyim" diye tutturmuş.
George Sand anılarında diyor ki: "Allah'ın Polonyalı'sı ömründe ilk kez zeytinyağıyla tanışmıştı!"
***
Artık şehit vermeyeceğimiz ve cenazesinde ne çalalım diye tartışmayacağımız günlerin hasretiyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Engin Ardıç Arşivi