Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

BM’yi kimler reforme edecek?

BM’yi kimler reforme edecek?

Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nı 40 yılı aşkın bir süreden beri eleştirenlerden biriyim. Dünya üzerinde barış ve adaleti sağlama iddiasıyla kurulduğu ileri sürülen bu örgütün kuruluşunun adaletsizlik üzerine olduğuna, yapısı adaletsiz olunca böyle bir örgütün yeryüzünde barış ve adaleti hakim kılmasını beklemenin mümkün olmayacağına sıkça dikkat çekerim. Bu bakımdan “Dünyanın beşten büyük”, “BM’nin reforme edilmesinin şart” olduğu iddiası ve söylemi kimden gelirse gelsin haklı buldum destek verdim. Ancak dünyanın beşten büyük olduğunun gösterilmesi için BM’nin kararlarının hayata geçebilmesi için son sözü söyleme hakkına sahip olan ülkelerin zorlanması gerekiyor. Bunun yolu ise dünya üzerinde yeni bir güç merkezinin oluşturulmasından geçiyor. Bu sağlanamadığı sürece BM’ye yönelik eleştirilerimizi sıralamaya devam ederiz ama hiçbir değişiklik olmaz. Çünkü iktidar sahiplerinin ister ulusal planda ister küresel boyuttu sahip oldukları iktidarı gönüllü olarak bırakmaları ya da paylaşmaları mümkün değildir.

Bu bakımdan BM’nin reforme edilmesinin yolu da BMGK’nin beş daimi ülkesinin onayı ya da rızasına bağıldır. Söz konusu beş ülke ise BM’nin bugünkü yapısını oluştururken dünyada barış ve adaletin tesis edilmesinden çok kendi sözlerinin geçmesini sağlamak düşüncesinden hareket etmişler, bugün şikâyetçi olduğumuz yapıyı oluşturmuşlardır. Böyle olunca dünyayı kendi istekleri doğrultusunda şekillendirmek üzere oluşturulmuş bir yapının değiştirilmesini aynı ülkelerden beklemek gerçekçi bir yaklaşım olmaz. Bugünkü BM’nin büyük bir savaşın ardından, yaşanan acılar sebebiyle oluşturulduğu düşünüldüğünde BM’ye yeni bir şekil verilmesi için 5 ülkenin kendilerini değişime mecbur hissetmeleri gerekir.

Bu noktada bölgemiz ve ülkemizle ilgili son yıllarda ortaya çıkan bazı gelişmeleri hatırlatmak isterim. Irak’ın ABD tarafından işgali gündeme geldiği günlerde Kuzey Irak’ta bölgesel bir yönetimin oluşacağının/oluşturulacağının ipuçları da ortaya çıkmıştı. Bu sebeple ülkemizde iktidarda bulunanlar hangi partiden olursa olsun Kuzey Irak’ta yeni bir oluşuma karşı olduklarını, böyle bir oluşumu tanımayacaklarını ısrarlı bir şekilde dile getirdiler. Ama sonuçta ABD ve koalisyon güçlerinin dediği oldu ve Türkiye’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen Kuzey Irak’tı yeni bir oluşum ortaya çıktı/çıkartıldı. Benzer durum son yıllarda Suriye’de yaşanıyor. Yine Türkiye’nin tüm karşı çıkmalarına rağmen bir terör örgütü ABD tarafından silahlandırılarak Irak benzeri bir oluşumun temelleri atılıyor. Yani ABD ve koalisyon güçlerinin barışın ve adaletin sağlanması gibi bir dertleri yoktur. Onlar için önemli olan Haçlı-Siyonist ittifakının çıkarlarıdır.

Böyle olunca BM’nin mevcut yapısında değişikliğin yapılması ya da reforme edilmesini sömürgeci emperyal güçlerden beklemenin anlamı yoktur. Anlamı yoktur diye de var olan çarpıklığın dile getirilmesinden vazgeçecek değiliz. Bu çarpıklığa dikkat çekerken öbür yandan da Haçlı-Siyonist ittifakına karşı mazlumların dayanışmasını sağlayacak bir oluşuma ihtiyaç vardır. Mazlumların dayanışmasının ilk adımı bazı Müslüman ülkelerin oluşturacağı birlik olabilir. Bunun temeli Erbakan Hocam tarafından D-8’ler olarak atılmıştır. İkinci adım ise İslam dünyasının birlikteliği ve daha sonraki adım ise emperyal güçlerin sömürdüğü tüm mazlumların bir araya geleceği bir çatının oluşturulmasıdır. Bu gerçekleşmediği sürece dünya zalimlerin insafın terk edilmiş görünümden kurtulamayacak, zalimler zulümlerini sürdüreceklerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi