Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Devlet aklı Milliyetçi bilinçaltı Kürt-Türk krizi

Devlet aklı Milliyetçi bilinçaltı Kürt-Türk krizi

Neden sakin olamıyoruz? Neden duygusal patlamaların esiri oluyoruz? Atacağımız bir adımı, söyleyeceğimiz bir sözü bin kere düşünme dönemindeyiz halbuki. Devletin, siyasilerin, yazarların, kanaat önderlerinin imtihan dönemi, böyle dönemlerdir.

Bu yüzden tam olarak devlet aklıyla hareket edecek zamanlar. Zira çok tehlikeli sulara girdik.

MEZHEP ÇATIŞMASINDAN, ETNİK KİMLİK ÇATIŞMASINA

 Daha önce yazmıştım (24.08.2017), bölgedeki çatışma paradigması değişti. Şii-Sünni eksenli mezhep çatışması bitti, Kürt-Türk-Arap eksenli etnik kimlik çatışma alanına kaymış durumdayız. Suriye ve Irak’ta yaşanan tam olarak budur. ABD ve Rusya’nın buraya yerleşmesi için en ideal durum yani.

Bu nedenle milliyetçi bilinçaltını patlatmak için sosyal medyada yapılan tahrik kampanyalarını görün. Aşırı duygu patlamasının önüne geçmek öyle kolay değildir.

Kuzey Irak’ta bağımsızlık referandumunun yaktığı ateşin etkisi bunlar. İran, Suriye, Irak’ta Kürtler meydanlarda sevinç gösterileri yapıyor. Erbil’de İsrail ve ABD bayraklı kutlamalar, bir çoğumuzun canını fena sıktı. Kendimizi kandırılmış, aldatılmış arkadan vurulmuş hissediyor bir çoğumuz.

BİLİNÇALTINDA YATAN TEHLİKELİ FİKİRLER

Bilinçaltında birikmiş ne kadar sorunlu fikir varsa ortaya dökülmeye başladı. “Hain Kürtler, bölücü Kürler, terörist Kürtler, çadır devleti, aşiret devleti…” Buna karşılık “Irkçı Türkler, faşist Türkler” diyenler boy gösterdi.

Çok değil kısa bir süre önce Bağdat hükümetiyle kanlı bıçaklı olduğumuz zamanlarda da “pis Araplar, hain Araplar, bizi arkadan vuran Araplar, sapkın Şiiler” diye ortalığa dökülen cerahat görmüştük.

Devletin en üst düzeyinden, en sert sözleri duyduğumuz Bağdat hükümetiyle bugün kendi topraklarımızda ortak askeri tatbikat yapıyoruz, müttefik oluyoruz.

İsrail için de aynı şey söz konusu. Ne kadar sert ve ağır sözler söylesek de sonunda oturup bir anlaşma imzaladık. Bu durum Rusya ve İran için de geçerli.  Düşmanlıklar ve dostluklar bu coğrafyada hızlı değişir. O zaman söylenecek her sözün, atılacak her adımın hesabını devlet aklı iyi planlamalı. Bugün bir kaşık suda boğmak istediğimiz Barzani ile yarın yeniden barışmayacağımızı, Diyarbakır’da yine ortak konser düzenlemeyeceğimizi kimse garanti edemez. Etmemeli zaten, siyasetin doğasına aykırı.

ASIL TEHLİKE ETNİK KİMLİĞİ TARTIŞMAK

Buradaki asıl tehlike bu tartışmaların tetiklediği aşırı milliyetçilik fay hattıdır. İnsanlar Kerkük deyince ‘Türkçü’, Erbil deyince ‘Kürtçü’ yaftası yiyiyor. Türkmenlerin hakkını korumak ‘Kürt düşmanlığı’, Kürtlerin yaşam hakkını savunmak ‘Türk düşmanlığına’ getiriliyor. Cinnet hali sanki. En sakin insanları bile çileden çıkartacak bir savrulmadır bu.

Zaten tüm dünyada aşırı milliyetçilik her yanı sarmış. Almanya’da Naziler meclise girmiş, İslamifobiya durdurulamıyor, yabancı düşmanlığı karşı kimlikleri sivriltip, keskinleştiriyor, Türkiye’nin de bu rüzgara kapılması çok tehlikeli.

Zira bizim bünyemiz bu konuya çok hassas. PKK’nın 40 yıl boyunca, Kürt kimliğini bahane ederek estirdiği terör, hala devam ederken, çözüm sürecinin sancıları durulmamışken, tartışmayı buraya doğru çekmek, çok büyük tehlikedir.

TÜRKMENLER DE DEVLET KURMAK İSTERSE?

Barzani’nin inadıyla yapılan referandumu etnik kimlik üzerinden okumak, oradan yola çıkarak eleştirmek hatadır. Barzani bu hatayı yapsa da, biz yapmamalıyız.  Kürt ulus devletini savunmak büyük hatadır. Birileri de çıkıp ‘Türkmen ulus devleti kurulsun’ der işin içinden çıkamayız.

Fakat ortada Kürtlerin ve Türkmenlerin yaşadığı bir sorun ve sıkışmışlık var.  Bunu çözmeliyiz. Devlet aklı burada devreye girmeli işte. Meselemiz Kürt, Türkmen, Arap, Keldani.. onlarca milletin Irak’ta sorun yaşamasıdır.  Barzani hükümetinin tüm jeopolitiği alt üst edecek, bölgede büyük bir çatışmaya neden olacak duygusal hamlesi bu sorunları çözeceğine, körükledi. Biz körüklememeliyiz. Devlet aklının soğuk kanlı, sakin ve uzun vadeli planlarla belirleyeceği bir politikayla buna müdahale etmesi gerekir.

DEVLET AKLINA ACİL İHTİYAÇ VAR

Üç soru:

1. Barzani’yi güneyden Bağdat, Doğudan İran, Kuzeyden Türkiye sıkıştırdığında, kapıları kapattığında yumurta bile bulamaz, doğru. Peki o zaman bu sıkışmışlıkta ne yapacak? Batıya, tek açık kapı Suriye’ye doğru yönelip, Amerika’nın oyuncağı, PKK/PYD’nin esiri olmayacak mı? ABD’nin istediği de bu değil mi?

2. Bir aç kurt gibi Kerkük kapılarında bekleyen Haşdi Şabi, Barzani güçten düştüğünde Kerkük’e girip alırsa ne yapacağız? ‘Kürtler yöneteceğine, Haşdi Şabi kafası yönetsin Türkmenleri daha iyi’ mi diyeceğiz?

3. Gönlünde büyük bir Türkiye aşkı taşıyan K. Irak’taki sivil halkı, söylemlerimizle, uygulamalarımızla neden cezalandıralım, kendimizden uzaklaştıralım, düşmanlaştıralım? Ne faydası var?

Anlatabildim mi neden soğuk kanlı ve sakin olmak gerekir dememi? Çünkü konu çok çetrefilli.

Bu yüzden bizim gibi sınırlı kaynaklardan bilgi alıp, duygularıyla, heyecanla hareket eden insanlar yerine; devlet istihbaratla, bilgiyle, stratejiyle, akılla hareket edip kamuoyunu yönlendirmeli.

Çok ciddi bir aşırı milliyetçilik duygusu yükseliyor. Kürtleri, Türkleri ve Arapları birbirine düşürecek olanlara bundan daha iyi fırsat verilemez. Buna özellikle Cumhurbaşkanımızın, hükümetin hemen müdahale etmesi lazım.

Bir stratejiye, bir politikaya ve iletişim planlamasına ihtiyaç var. Barzani krizi, Kürt-Türk, Arap-Kürt krizine dönüşmeden bunu yapmak lazım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Kemal Öztürk Arşivi