Hayrettin Karaman

Hayrettin Karaman

Arap Baharı niçin kışa çevrildi?

Arap Baharı niçin kışa çevrildi?

Arap Baharı konusunda yazılanlar bir kütüphane oluşturacak kadar çok; bu hareketin mahiyeti,  yerliliği, başarısızlığının sebepleri konularında da farklı tezler, görüşler ve tespitler var. Bunları okumadan ve asıl oyuncuları dinlemeden bir hükme varmanın eksik olacağında şüphe yok.

Bu baharı kışa çevirenler Ortadoğu üzerinde çıkar hesapları olan ABD, Batı ve onların yerli işbirlikçileri olduğu için hakkında olumsuz algı oluşturmayı da bu taraflar üstlendiler ve hareketi, bu meyanda en önemli rol sahibi olan İhvan’ı kötülemek için olanca imkanlarını kullandılar, kullanmaya devam ediyorlar.

Yeşil kuşak, BOP projelerinin de sahibi olan ABD ve onun destekçisi Batı başta, işine öyle geldiği için Ortadoğu’daki sultanları, kralları, dikta liderlerini devirmeyi, bu bölgede demokrasi ve sivil toplumu güçlendirmeyi hedeflediler; bunun için de “şiddet yanlısı olmayan ve Batı ile uyumlu sanılan” ılımlı İslam yanlılarına destek verdiler. BOP, bu “kullanışlı elemanlar” sayesinde başarılı olsaydı Ortadoğu ve kısmen Afrika’nın haritaları değişecek, proje sahiplerinin çıkarlarına daha uygun hale gelecekti. Ama proje sahipleri bir şeyi hesap edemediler: Bölgede demokrasi, özgürlük, sivil toplum, ılımlı da olsa İslam’ın güçlenmesi merkezinde İhvan ve benzerleri olan İslamcıların “demokrasi yoluyla” iktidara gelmelerine yol açıyordu. İslam iktidar olunca İslam ülkeleri arasında birlik veya işbirliğine de gidilecek,  sömürgeci Batı’nın bu bölgedeki çıkar planları engellenecekti. Bu kuvvetli ihtimali büyük bir risk olarak gören proje sahipleri derhal planı değiştirdiler, eski ortaklarına döndüler, bu otoriter ve totaliter yönetim başlarına destek vererek Arap Baharı'nı kışa çevirmeye karar verdiler ve şimdilik bunda başarılı olduklarını sanıyorlar.

Ama yine yanıldılar, cin lambadan çıktı, onu tekrar lambaya sokmanın imkanı yoktur, er veya geç halk, kendi inanç, dünya görüşü ve menfaatine uygun yönetimi bulacak ve kuracak, sömürü ve sömürgecilik zulmüne devam edemeyecektir.

Arap Baharı'nı kışa çevirdikten sonra bir daha böyle bir işe kalkışmasınlar diye tedbirler alıyorlar; bu tedbirlerin içinde yalan, iftira, yanlış algı oluşturma, zindan, idam, işkence… Ne ararsan var. Bir örnek olarak Hamas’ın ve İhvan’ın terör örgütleri olarak tescil edilmesini hatırlayalım. Bu büyük yalanın Hamas ile ilgili olanını daha önceki bir yazımda resmi belgelere dayanarak çürütmüştüm.

İhvan hakkındaki iftirayı da şimdi zindanda olan bir sözcüsüne dayanarak açığa çıkaracağım.

Diğer görevleri yanında İhvan’ın sözcüsü de olan Cihad el-Haddad’ın bir mektubundan (Mektubu Timetürk yayınlamıştı):

Bunu, üç yıldan fazladır tutuklu bulunduğum, Mısır’ın en kötü hapishanesindeki tek kişilik hücrenin karanlığından yazıyorum. Ömrümü adadığım Müslüman Kardeşler (İhvan) hakkında ABD’de terör suçlamasıyla soruşturma açılması nedeniyle kendimi bu yazıyı kaleme almak zorunda hissettim. Bizler terörist değiliz… Müslüman Kardeşler’in felsefesi ilhamını sosyal adalet, eşitlik ve hukukun üstünlüğüne vurgu yapan bir İslam anlayışından alır. İhvan, kurulduğu 1928’den bu yana iki şekilde yaşamıştır: Düşmanca bir siyasi muhitte sağ kalmak ve toplumun ötekileştirilmiş kesimlerini ayağa kaldırmak… Mısır’ın yeni doğmuş demokrasisinin ilk yılında, demokratik yönetimi daha ileriye taşımak amacıyla kendimizi devlet kurumlarını reforma vakfettik. Bu kurumlardaki sertlik yanlılarından göreceğimiz tepkinin çapından habersizdik. Devletteki yolsuzluğun üstesinden gelmek için yeterli araçlarımız yoktu. Sokaklardaki protestoları göz ardı ederek hükümet üzerinden reformlar yürüttük. Hata yaptık… Yaptığımız hatalara dair şu ana dek çok sayıda kitap yazıldığından eminim fakat insaflı bir analiz, güç kullanımına esaslı bir muhalefet sergilediğimizi gösterecektir. Kusurlarımız çoksa da içlerinde şiddet yok. Benzersiz bir devlet şiddetine karşın barışçıl direniş üzerindeki ısrarımız, şiddet karşıtlığına yönelik tartışmasız bağlılığımız hakkında çok şey anlatır… Şiddet gruplarını, Müslüman Kardeşler’in doğurduğunu veya onların “şubelerimiz” olduğunu duyuyoruz. Bu çılgınca bir saptırmadır. Bilakis şiddeti seçerek Müslüman Kardeşler’den kopanlar bizim felsefemizde, toplum vizyonumuzda ve hareketimizde bu aşırılığa bir yol bulamadıkları için bunu yaptılar. Bu aşırıların hepsi değilse de ezici bir çoğunluğu bizi mürted (dinden dönmüş) olarak veya siyasi saflık içinde görmektedir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hayrettin Karaman Arşivi