M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Kafire ve Zalime İyi Denilmez

Kafire ve Zalime İyi Denilmez

HİKMET sahibi Allahu Teala, bir zalimi, başka bir zalime tepelettirerek zelil kılar.

Her ikisi de zalimdir. Müslüman , ikisini de zalim bilir. Bir zalimi tepelediği için öteki zalime iyi, salih demek caiz değildir. Bazen bir zalim istisnaî olarak iyi bir iş de yapabilir. Kafir zalimleri rahmetle ananlar, Allah onlardan razı olsun diyenler sapıktır. Zamanımızda deccalı beğenen ve benimseyen şaşkın Müslümanlar var.

***

Müslüman, bazen bir ziyafette, bazen bir iftar sofrasında doyduktan sonra yiyebilir ama devamlı olarak doyduktan sonra yemek israftır, israf haramdır, müsrifler fasık ve facirdir.

***

Zihin durgunluğunu, akıl donukluğunu ve tutukluğunu, bunamayı önleyen en tesirli ilaç, her gün devamlı olarak faydalı kıraatler (okumalar) yapmaktır. Faydalı okumalar zihne küşayiş verir. Aklı geliştirir, kişiyi zinde kılar. Aklını geliştirmek, yaşlansa da genç kalmak isteyenler faydalı yazılar, kitaplar okusunlar. En faydalı kitap Kur’andır. İçinde bid’at, sapıklık olan dinî kitaplar okunmamalıdır. Onlar bunamayı önlemez.

***

Gece saat 10’da sokakta birbirleriyle gülüşerek konuşan üç tesettürlü kız öğrenci gördüm. Âhir zaman alameti… Sultan Adülhamid zamanında, ikindi namazından sonra Müslüman hanımların caddelerde, meydanlarda, pazarlarda dolaşmalarına izin verilmezmiş. Zaptiyeler onları kibar ve nazik şekilde uyarır, lütfen evlerinize gidiniz dermiş.

***

Sabah namazlarında Müslümanların binde dokuz yüzünün uyuduğu, binde yüzünün namaza kalktığı, bunların da ancak yüzde birinin camiye gittiği bir İslam toplumu ne olur?.. Batar efendim batar… Niçin batar? Çünkü dinin direği (imad) olanı namaz hedm edilmiştir, yıkılmıştır.

***

Bu ülkede her gün dört veya beş milyon ekmeğin çöpe atıldığını hepimiz biliyoruz. Bu nedir? Allahın büyük bir nimetine küfrandır, nankörlüktür. Ekmek gibi ulu bir nimetin kadrini bilmeyen nankör bir toplum ne olur? Gün gelir, o nimet elinden gider. Şükürsüzlük ve nankörlük nimetin zevaline sebep olur.

***

Cep telefonu manyağı… Lüks otomobil hastası… İsraf içinde yüzen… Pahalı otomobiliyle caka satıp övünen… Yüz liraya lüks ve manzaralı açık büfe kahvaltı eden… On dokuz bin dolara turistik görkemli umre yapan… Kabeye yukarıdan bakan… Muhterem Hacı bey, sâliha kızınızı sakın böyle bir herife vermeyiniz. Küfüv değildir. Yok, kızınız da böyleyse, verin gitsin, tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş olur.

***

Ağır hasta olan o muhterem zatı, istismarcıların elinden kim kurtaracak?

***

Dualara, Hz. Âdem’den bu güne kadar gelip geçmiş, halen yaşayan, Kıyamet’e kadar gelecek BÜTÜN mü’minleri katmak gerekir. Mü’minlerin bir teki bile dua dışında kalmamalı. Mü’min düşmanlarımıza bile dua etmeliyiz. Kötünün ıslahını, iyi olmasını istemek, onun için yapılabilecek en güzel duadır. Dualarımızda cimrilik etmeyelim.

***

Mü’min kafirler için dua edebilir mi?.. Müslüman olmaları, hidayete kavuşmaları için edilebilir.

***

Zengin, varlıklı bir hanım evindeki dikiş makinası ile kırk pare seccadeler yapıyor, bunları sattırıyor, parasını fakirlere veriyormuş. Tebrikler… Bütün zengin hanımlar ve kızlar böyle olmalı. Resulullah efendimizin zevcelerinden Zeyneb radiyallahu anha annemiz, deriden eşya üretir, pazarda sattırır, parasını sadaka olarak dağıtırdı.

***

Âlim bir zata: Ellerinizi öptükten sonra, şu soruyu izninizle yöneltiyorum. Bunca ilim, imkan sahibi olduğunuz halde, Müslümanlara, bilinmesi farz olan ilmihal bilgelerini öğretmemenin hesabını nasıl vereceksiniz?

***

Birine: Fransada Sorbon üniversitesinde doktora yapmış olan o muhterem zatın tasavvufa karşı olduğunu söylemişsiniz. İftira etmişsiniz. O zat, Nakşî meşayihinden Abdülaziz Bekkine hazretlerinden el almıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi