Yiğit Bulut

Yiğit Bulut

“Türk-Rus imparatorluğu” sorgulamaları…

“Türk-Rus imparatorluğu” sorgulamaları…

YILLAR önce “Türk-Rus İmparatorluğu”başlığıyla bir yazı kaleme  almış ve Avrupa’nın ana denklemden düşeceğini belirterek, Rusya-Türkiye-Amerika arasındaki “yeni işbirliği konseptine”dikkat çekmiştim.

O günlerde “ne Avrupa batmıştı, ne de Rusya bu kadar iyi durumdaydı”.Dinamikler farklı olunca da “teze de inanan fazla olmadı”.

Bugün DAĞILAN AVRUPA ARTIK HERKESİN GÖRDÜĞÜ BİR GERÇEK ! YENİ DÜNYA DÜZENİNDE “AB” DİYE BİR OLUŞUM HAYAL GİBİ !

Tezi ilk ortaya attığım günleri hatırlıyorum, başlığı “imparatorluk” diye bilerek o günler için abartmış ve potansiyele dikkat çekmek istemiştim…Bugün bu tezi duyup da “olmaz” diyen yok !

Bakın o günlerde neler yazmışım?

Aynen alıntılıyorum:“...Başlığı bilerek ‘imparatorluk’ diye attım, abarttım... Amaç ‘ilgiyi’ bu noktaya çekmek ve Avrupa Birliği gibi bir ‘çıkmazdan’ başka bir şey sorgulayamayan Türk kamuoyuna, ‘etrafındaki’ gelişmeleri biraz göstermeyi denemek. Son bir haftadır Rusya’da neler olduğuna dikkat ediyor musunuz? 1999-2008 arasında petrolün 100 dolar sınırını aştığı dönemde değişen ‘Rus makro ekonomik’ göstergelerini izliyor musunuz?.. Putin’in attığı imza ile ‘Rusya’yı küresel kan emicilere’ kapatmasına ve dün yeni devlet başkanının ‘Rusya, İsviçre olacak’ tezine dikkat ediyor musunuz? Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu ‘görebiliyor musunuz’?

Sevgili dostlar, yazdıklarımın ‘hepsine’ sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir ‘eksen kaymasının’ hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama ‘kafasını kuma gömen’ ülkemde, ‘Avrupa Birliği yalanından’ başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor... Peki ne oluyor? Gayet basit ve net: Yeni bir dünya düzeni ve yeni güç merkezleri ortaya çıkıyor. 2001’deki terör saldırısı sonrası değişen tez-antitez-sentez döngüsünde yani ‘diyalektik’ içinde senteze doğru kayıyoruz…Yapacağımız çok açık; bu değişimi, yeni diyalektiği anlamaya çalışmak ve 1945-1960 arasında denenen, Menderes ve arkadaşlarının ‘idamı’ ile sonuçlanan sürece doğru hamleler yapmak... Daha doğrusubölgede Türk-Rus ortaklığı için çıkış yolları aramak. Rusya buna hazır mı diyeceksiniz? Dünya ‘oyuncusu’ olmak isteyen Ruslar, bu‘yolu’ bizden çok daha net ve akılcı şekilde analiz edebiliyorlar...Sonuç: Ana tez dağılmasın diye kısa keseceğim. Avrupa Birliği yalanından bir an önce kendimizi kurtarır ve çevremizin, dünya düzeninin nasıl şekilleneceğini anlamaya çalışırsak, treni kaçırmayız. Şimdilik duruyorum, tezi sizler de lütfen sorgulayın, kaldığımız yerden devam edelim...Not: Menderes’in ömrü yetseydi 1960 Temmuz ayında Moskova’da ‘Petrol Ofisi’ ve ‘İş Bankası’nı Ruslara satmak ve ‘yeni tezi’ başlatmak için randevusu vardı...”

Sevgili dostlar, 10 yıl önce ilk defa aynen bu satırları yazmış ve “Ne diyor bu adam” tepkisini almıştım. Şimdi soruyorum: “Kim ne diyormuş!” BU NOKTADA ÖNEMLİ AYRINTI; ABD’NİN BU İŞBİRLİĞİNİ “KARŞIT PARÇA” GÖRMEK YERİNE, GİRİŞTE DE YAZDIĞIM GİBİ “WASHİNGTON-ANKARA-MOSKOVA” HATTINI ANLAMLANDIRMAK ADINA ADIMLAR ATMASI…ATTI, ATTI…ATMADI, YOLUMUZ AÇIK…YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR, BİZ DE ORADA YERİMİZİ ALIYORUZ…SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN DEDİĞİ GİBİ; “KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ”…

Yaşasın tam bağımsız, güçlü, büyük, cihanşümul Türkiye…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yiğit Bulut Arşivi