M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Parayla Satılmıyor

Parayla Satılmıyor

* Servetin çok ama faziletler parayla satılmıyor. Satılsaydı gider biraz akıl vicdan kültür görgü kibarlık sanat edeb terbiye insanlık haysiyet edinirdin.

* Tsurgaç beye: Mahkemeye müracaat ederek, uygun ve latif yeni bir isim almanızı tavsiye ederim. Müslüman değilseniz kalabilir.

* Önce gafletinden dolayı kamuoyundan özür dile, hatanı kabul et; sonra, vaktiyle önünde elpençe divan durduğun o zata sövüp say.

* 500 liraya yemek yiyen kişiye: Sen kendini çok akıllı ve asil mi sanıyorsun?

* İhanet ile hıyanet kelimeleri arasındaki farkı, 100 kelimelik ciddî bir kompozisyonla anlatana kocaman bir aferin takdim edeceğim.

* Hafriyat yerine harfiyat, mahzur yerine mahsur, şefkat yerine şevkat diyen, bendenize Şevki beyciğim diye hitap eden muhterem zata: Size ne desem ki…

* İstanbulun en büyük ve sanatlı camiinin bahçe duvarına “Camii bahçesini temiz tutalım” levhası asılmış. Camilerde böyle lisan hataları yapılmasın.

* Birçok camide “Klima cihazına dokunmayınız”, “(Kurmalı) Saati kurcalamayınız”, “Cep telefonlarınızı kapatınız”, “halılara çıplak ayakla basmayınız”, “ayakkabınızı poşete koyunuz”, “Camimiz XYZ kamera ile korunmaktadır” gibi çirkin levhalar yer alıyor. Eskiden medenî atalarımız camilere ayetler, hadisler, kıymetli ve sanatlı hatlar asarmış.

* Zeytinburnu mitinginde konuşan hatip “Sevgili Zeytin burunlular” mı, “Zeytin burnulular” mı, yoksa “Sevgili Zeytin burnu halkı mı” demeli?

* Kendisinden büyük bir zata “Demin arzettiğiniz gibi…” diyen okumuş kimseye ne lazım gelir? Bence ona ve onu okutmuş olanlara teessüf etmek gerekir.

* O kadın fahişe midir? Hayır, kesinlikle değildir ama nedense fahişe kıyafeti ile gezmeyi sever.

* En lezzetli, besleyici, sağlıklı yemek yeşil mercimek yemeğidir ama nedense zengin fakir kimse onu yemek istemez. Bir İstanbul lokantasının menüsünde mercimek yemeği görülmüş müdür?

* Sarhoş olarak lüks otomobilini saatte 150 kim hızla sürdü, kaza yaptı, üç masum vatandaşı öldürdü, bir ocağı söndürdü. Şimdi cerbezeli avukatları onu kurtarmak için çalışıyor. Kurtarılırsa adalet yerini bulmuş olacak.

* Tıp fakültesini yeni bitiren doktora. Sizi iki şey için tebrik ediyorum: Birincisi doktor olduğunuz için, ikincisi (bence birincisinden önemlidir) özel notlarınızı güzel ve okunaklı bir Osmanlıca ile yazdığınız için. Sizi böyle okur-yazar yetiştiren ağabeylerinize de teşekkür ediyorum.

* Televizyonu olmayan, her gün bir saat faydalı kitap ve yazı okuyan zata: Size de tebrikler…

* Medyadaki burç fallarını dikkatle okuyan, günlük hayatını bunlara göre tanzim eden kimseye: Enayiliğinize doymayın emi!

* Cami önünden geçerken ezan okunmaya başlıyor ve bizim musalli Müslüman (zarurî bir mazereti olmadığı halde) içeri girip namazını cemaatle eda etmiyor. Ona ne yapmak gerekir? Teessüf etmek.

* Uşak yakınındaki küçük bir gölün ortası, durup dururken kabarmış, köpüklenmiş, sular fokurdamaya başlamış. Piknik yapan insanlar kaçışmış. Göl hepimize göl lisanıyla bir şeyler söylemek, anlatmak istemiş ama anlayan olmuş mu?

* Bir okul çocuğu sulu bir limonun iki ucuna çivi sokmuş, çivilere bakır teller bağlamış, minicik bir ampule göz kırptırmış. Bir gazete bunu fennî bir başarı olarak ballandıra ballandıra övüyordu. Büyük ihtimalle o çocukların pahalı cep telefonlarıGüney Kore ürünüdür.

* O münafıkların lügatinde canımın manası canın çıksındır.

* Akılsız bir beslenme uzmanı, sağlıklı beslenmek için sakın tahıl yemeyiniz; et balık, bal kaymak, kuzu ciğeri, baklalı enginar yiyiniz demiş. Buğdayın, tahılların en büyük nimet olduğunu bilmeyen bu kişi nasıl beslenme uzmanı olmuş?

* Aşırı ve azdırıcı müstehcen yayınlar yapan o gazete, normal bir gazete değil, sanki genelev bültenidir.

* O hafifmeşrep aşüfte kadının sahnede donunun düştüğü haberi kocaman bir yalandır. Çünkü o kadın don mon giymez.

* Kazanmasına kazandın, efsanevî bir servet edindin ama bunun hesabını nasıl vereceksin?

* Öğle yemeğini yedi, artanını da akşama yiyecek. Başını sokacak bir damı, üzerine uzanıp yatacak bir yatağı varsa ona ne mutlu.

* Pencere çürümüş, yenisini yaptırmam gerekiyor. Safın biri, aman ağabey yaptıracaksan, mutlaka meşeden yaptır, iki yüz sene dayanır dedi. Güldüm.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi