Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Siz bilirsiniz birader

Siz bilirsiniz birader

Bugün de bir CHP ve Anayasa Mahkemesi yazısı yazacağım... Bakalım oradan birileri fırlayıp ‘Bak gene CHP yazmış... Bu 154. oldu...’ diyecek mi?

Desinler...

Biz işimize bakalım.

Konu, Anayasa Mahkemesi’nin ‘türban düzenlemesi’ olarak bilinen anayasa değişikliğini yürürlükten kaldırması (yani iptal etmesi), adını ‘halk’tan alan CHP’nin de ‘iptal’ gerekçesini ‘alkışlarla’ karşılaması.

Önce Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçesine bakalım...

Hayır, öyle derinlemesine bakmayalım.

Bakıp da ne göreceğiz ki?

Bu mahkemenin ‘hukuk’un neresinde konuşlandığı, esasında ne tür bir düşünceyi temellük ettiği belli...

Parti kapatma davalarında takındığı ‘özel’ tutum, ‘Tedbirler Yasası’nın İptalinin Reddine İlişkin’ verdiği ‘gerekçeli karar’, bir Sabih Kanadoğlu icadı olan ‘toplantı yeter sayısı’ konusunda yaptığı ‘ilginç ötesi’ değerlendirme, bu mahkememiz hakkında bir fikir veriyor...

Hadi biraz daha açık konuşalım:

Bu mahkememiz, 27 Mayıs darbecilerine yönelik eleştirileri önlemek için ihdas edilmiş yasanın iptaline karşı çıkmış, ‘karşı çıkış’ını gerekçelendirirken de bir başbakanın, iki bakanın asılmasıyla sonuçlanan 27 Mayıs darbesine övgüler düzmüştür.

Hadi bunlar olur...

Ergenekon sanığı İlhan Selçuk’un da belirttiği gibi, henüz ‘devrimin soluğu sıcaktı’, ihtimal ki bu sıcaklık değerli üyelere de sirayet etmişti...

Peki, bu değerli üyelerin halefi konumunda bulunan başka değerli üyelerin, 12 Eylül darbecilerine yaptığı teşekkür ziyaretini nasıl tevil edeceğiz?

Üstelik, kurumsal bir ziyaretti bu.

İnsan, varlık sebebini ortadan kaldıranlara teşekkür eder mi?

Son ‘gerekçeli karara’ gelince...

Tamam, Anayasa Mahkemesi’nin görevi, öncelikle ‘anayasayı korumak ve yasaların anayasaya uygunluğunu denetlemek’tir. Peki, bu mahkemenin, kamu yararını gözetmek, Anayasa’nın ‘hukukun evrensel temel ilkelerine uygun olmasını sağlamak’ türünden yükümlülükleri de yok mu?

Gerekçeli karardan anlıyoruz ki, Anayasa Mahkemesi, ‘çoğunluğun baskısı’ görüntüsüne dönüşebilir gerekçesiyle türbana üniversitede serbestlik getiren anayasa değişikliğini iptal etmiş.

‘Muhtemel duruma’ karşı şimdiden tedbir geliştiriyor.

Peki ‘mevcut durum’ ne olacak?

Mevcut ‘azınlığın baskıcı görüntüsü’ nasıl izale edilecek?

Korkulara, vehimlere, ‘niyet okumalara’ dayalı bir mahkeme kararı olabilir mi? Hukukun evrensel ilkelerini geçtik, karar ‘temel hukuk’a ne kadar uygundur?

Hem, Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliğini ‘esastan’ görüşme hakkını nereden alıyor?

Bu, aynı zamanda ‘yasamaya müdahale’ değil midir?

Mahkemenin kararını ‘alkışlarla’ karşılayan CHP’nin hukukçu Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay buyurmuş ki, ‘Bir hukukçu ve siyasetçi olarak, her dediğimizin doğru olduğunun teyit edilmesinin mutluluğunu yaşıyorum.’

Ben de diyorum ki, ‘Siz busunuz işte...’

Keşke her dediğinizin doğru olduğunun teyit edilmesi mutluluğunu biraz da ‘sandıkta’ yaşasanız...

Partiniz, ‘muhalefet avantajı’yla girdiği bütün seçimleri kaybediyor.

İşte buraya yazdım, önümüzdeki iki seçimi de kaybedecek.

Bu kafada devam ederseniz, korkarım tabela partisine dönüşecek, sonra da buharlaşıp uçacaksınız.

Siz bilirsiniz yine de...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi