Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Çevreci mi dediniz!

Çevreci mi dediniz!

Size küçük bir haber: İtalya, bazı üyelerinin insan tacirleriyle bağlantıda olduğunu öne sürdüğü Alman sivil toplum kuruluşu Jugend Rettet’in gemisine el koydu. Geminin, insan tacirleriyle bağlantısı olduğu iddia edildi.

Çevreci ve gazetecilere dikkat. İlahiyatçılara da, öğretmenlere de.

Şeytan değerli olan ne varsa ona el atacaktır. Boşuna ne diyor kitap, “Şeytan sizi Allah’la aldatmasın” diye.. “Allah” kelimesinin yerine herkesi, her şeyi koyabilirsiniz. Şeytan onu deneyecektir. Bu anlamda neyi ihtirasla istiyorsanız, o şey sizin imtihanınız olacaktır..

“Euzu billahi mineşşeytanirraciym!”, niye her işin başı olmalıdır, anlaşılıyor değil mi? Ve Şeytanın şerrinden sığınabileceğimiz tek yer var. “Bismillahirrahmanirrahiym”. Unutmayın Şeytan bir peygamberi bile insanların gözünde bir puta dönüştürebilir. Hz. İsa’yı Rab ilan ederek putlaştırdığı gibi. Onun için bir başka ayette, “Din büyüklerinizi ilah ve Rab edinmeyin denmiştir..

Hiç kimse mutlak bir tasarruf ve gelecek bilgisine sahip değildir. Her namazda salat ve selam getirdiğiniz, Al-i İbrahim’in al ve ashabına bakın. Hz. İshak’ın Hz. Eyyub’un ve Hz. İbrahim’in yeğeni Hz. Lut’un ailelerinin başına gelenlere bakın!. Bu bizim ahir zaman peygamberinin salat ve selam ettiği zat değil mi! Yine Kur’an-ı Kerim’de Ali İmran’a salat ve selam edilmiyor mu? Hz. İsa, Hz. Meryem ve Hz. Zekeriya AS’a bakın. Ve Al-i Muhammed’e salatu selam’da bulunmuyor muyuz? Hz. Ayşe, Hz. Fatıma, Hz. Ali ve diğer sahabelerin ilişkilerine bakın. İlk 3 halifemiz neden ve nasıl şehid edildiler. Allah onlardan razı olsun.

Prof. muş, murofmuş!. Bakın kardeşim FETÖ’nün ilk dönemi hep camide geçti. Diyanet içinde bir çete tarafından desteklendi. Etrafında İlahiyatçılar vardı. Dini ifsat edenlerin önemli bir bölümü İlahiyat çatısı altında yapmadı mı bunu. Ya da dini yapılar içinde. 65 tane cemaat nasıl çıktı?. Bunların söyledikleri ve yaptıkları birbirine benziyor mu? Ve bunlar kendileri gibi düşünmeyenler için ne diyorlar. “Gerçekten “Muhkem Nas”larda anlaşabiliyorlar mı? En azından Kendilerine Şii, Sufi ve Selefi diyen fanatiklerin kendileri ve ötekiler hakkında söylediklerine bakın.

Biz bunları yazıp çiziyoruz da, ötekileri eleştirmeden önce kendimize bir bakalım dedim. Yoksa bizim sağcımızın, solcumuzun, çevrecimizin, insan hakları savunucusunun hali ortada..

Bu arada şunu da söyleyeyim: 1980 sonrası CIA, ANAP sonrası bu FETO projesi için çalışmaya başladıklarında, ajanların çoğu akademisyen kartviziti kullanıyordu. Önemli bir bölümü Boğaziçi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesine yerleşmişti.

Gezi için gelen kriptolar da gazeteci ve STK etiketi kullanıyordu.

İçimizden bazıları “Gazeteciler ve STK temsilcileri”nin tutuksuz yargılanmasını istiyor ya, bir haftada bütün teröristlere ve ajanlara gazeteci ve STK kimliği verirler. Yerli ve yabancı, hatta yabancı basın yayın örgütleri, onlara her ay maaş/telif diye para da gönderirler. Ne var ki, boyunları birer fotoğraf makinesi taktın mı hepsi foto muhabiri olur..

İçerideki gazetecilerin çoğu böyle.

Gazeteci dokunulmaz, sanatçı da öyle, asker polis de. Savcı hakim zaten dokunulmaz. Doktora dokunmak ayıp olur, ona hasta yakınları dokunur, döver filan.. Parası olunca, zaten parası olan düdüğü çalar. Yok canım, suç işleyene dokunulur, dokunulmalı, hem de kim olursa olsun.  Zaten herkes tutuklanmıyor. Tutuklananlar da kısa süre sonra serbest kalıyor. Tacizcisi de, dolandırıcısı da, adam yaralayanı da serbest kalıyor. Gazeteci dediğin adam, “savcıyı vuranın niye vurduğunu anlamak gerektiğini” söylüyor. Zaten savcı soruyor, kendi de söylüyor, arkadaşları söylüyor. O zaman bu sözün anlamı ne! Adam gazeteci, söyler.

İstanbul’u dolu vurdu, bir sürü ağaç devrildi. Baktım Beşiktaş meydanındaki metal destekli kütük yerli yerinde duruyor. Çevrecilik böyle olur değil mi? Ya hu ağaçların da belli bir ömrü var. Bunların kimi 20 kimi 50 yıl, ya da daha fazla yaşar. Bu yaşlı ağaçları kesip sökmezseniz bunlar yarın evlerin, arabaların, insanların üzerine devrilecek. Kavak ya da okaliptüs dikmişler, selvi dikmişler, kanalizasyonlara kadar sızar kökleri, incir ya da zeytin kökü, taşı çatlatır. Bir ziraat mühendisi aradı, “sökülmesi gereken ağaçların sökülmesi için karar alamıyoruz, çünkü yanlış anlaşılır, çevreciler linç ederler bizi diye arkadaşlar korkuyor” diyor. Kağıt kullanalım, ahşap kullanalım da, onlar ağaç değil mi? Hayvanları çok sevip, kebaba bayılan vejeteryanlarla dolu memleket!? Eee Müslüman olduğunu söyleyip, ahiret gününe inanmayan insanlarla dolu olduğu gibi. Müslüman olduğunu söyleyip şarap, domuz, ne bulursa yiyip içen ve bunu meşru kabul eden biri gibi. Kapitalizme küfredip FOREX de oynayan sendikacı bir Marksist düşünün.

Bu kadar yüksek binalardan şikayet ediyorsunuz da, sizin eviniz nerede! Arsanız varsa, kaç kat sizin umurunuzda olmayacak mı? Kardeşlerinizle ortaksanız, kardeşinizi ikna edebilir misiniz?

“Hayvanlara insan gibi davranalım” diyen adamların hepsi “Suriyeliler” için aynı şeyi düşünüyor mu?

Sahi cep telefonunuzun pilini ne yapıyorsunuz. Ya da cep telefonunun, internetin evdeki elektronik cihazların yaydıkları radyasyonların farkında mısınız? Bunların kentin elektro manyetik alanı ve iklim üzerindeki olumsuz etkilerini, insanların biyokimyası üzerinde etkilerini biliyor muyuz? Ya da eşiniz ve çocuklarınızı bunları daha az kullanma konusunda ikna edebilir misiniz.

Başkalarına verip durduğunuz öğütleri siz kendinize neden uygulamazsınız! Laf ile verirler aleme binlerce nizamat, bin seyyie bulunur hanelerinde.

Keşke başkalarının gözünde çöp aramadan, kendi gözümüzdeki merteği çıkarsak.

İçki zararlı, kendi bedenine de zararı var, çevreye de. Peki içmekten vazgeçiyor musunuz? Otomobilin çevreye maliyetini biliyorsunuz, peki sıra kullanmaya gelince durum ne? Üretici ya da tüketiciyseniz, üretirken ve tüketirken çevre kurallarına dikkat ediyor musunuz?

Maddi ve manevi çevre ciddi bir tehdit altında. Maddi çevreyi korumak isteyenlerin manevi çevresi zaten bir felaket. Şüphesiz ki bu dünyada, bedenimiz dahil maddi olan her şey bize emanettir ve insan bütün tasarruflarından sorumlu tutulacaktır. Çevrecilik bu anlamda fıkhi açıdan bize manevi bir sorumluluklar.

Öte yandan nasıl “Şeytan bizi Allah’la aldatmasın” diyorsak, Şeytan bizi çevre ve insan hakları ya da başka şeylerle de aldatmasın. Dinden söz eden herkes dindar olmayabilir.

FETÖ dinin içini boşaltıp, dönüştürmek istiyordu, olmadı. Tefrika almış başına gidiyor. Şimdi bir yandan rasyonal bir din, öte yandan din yerine ikame edilmeye çalışılan, dini Religio’ya dönüştürmeye çalışanlar, beri taraftan Cinni taifesi ile temas kuran esoterikler topyekûn saldırıya geçtiler sanki. Bu işin sağcısı, solcusu, liberali, Alevi’si-Sünni’si de yok. NLP diye geliyor, motivasyon, “iş başarma”, “etkili konuşma sanatı” diye geliyor, geliyor da geliyor. Oltalarında, “sağlık”, “başarı” ve “mutluluk” var! Aman dikkat! Selâm ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi