Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Perdenin arkasındaki hayatlar

Perdenin arkasındaki hayatlar

California deyince sanırım hayallerinizde mutlu ve şöhretli insanlar ve bu insanların yaşadığı göz alıcı bir şehir canlanıyor. Amerika ’nın en kalabalık ve en renkli eyaletlerinden biri olan California aynı zamanda sinemanın kalbi. Mutlu ve popüler azınlığın barındığı bir şehir olması hasebiyle de ayrı bir öneme sahip California. Fakat hayallerimizde özel bir yer edinen bu şehir bünyesinde sadece seçkin elit kesimi değil, sekülerizmin getirdiği amansız bir hastalığı “California sendromunu” da barındırıyor. Seküler insanın tutulduğu bu sendrom kolay kolay rehabilite edilemiyor.

California bir devlet değil fakat sahip olduğu ekonomik gücü itibariyle bir devlet kadar söz sahibi… Fakat şehir son zamanlarda sadece sinemanın önemli simaları ile değil psikoloji tarihine damga vurmuş bir sendromla anılıyor. Ne kadar ilginç değil mi?

California sendromuna tutulan insanların temel felsefesi paradır. Bu hastalığa müptela olan kişiler eğlenceye büyük önem verir ve zamanı tüketerek geçirirler. Fertler yaşadıkları ruhsal yorgunluğu atabilmek için daha faza tüketmenin ve daha fazla eğlenmenin gerekli olduğunu düşünür ve her seferinde eğlencenin dozunu arttırarak yollarına devam ederler. Bu insanlar için israf sıradan bir davranıştır ve sadece para değil zaman da israf edilmektedir.

California sendromuna yakalanan kimseler yaşamı tüketmek için çaba gösterir, tüketirken ortaya çıkan yorgunluğu ise eğlenerek atmaya çalışırlar. Fakat israf, eğlence ve tüketim çılgınlığı beklenilenin aksine derin bir boşluğa neden olur ve insanlar bu boşluğu ortadan kaldırabilmek için daha fazla tüketilmesi ve eğlenilmesi gerektiğini düşünürler. Haz odaklı yaşayan insanlar yaşamlarını çıkmaz bir döngünün içinde sürdürmeye devam ederler.

California sendromunun üç belirtisi var.

Zevke düşkünlük

Bencilleşme ve yalnızlık

Mutsuzluk

Hayata seküler bakış açısı ile bakan fertlerin yaşamdan anladıkları şey, para, mevkii ve eğlencedir. Peki, bugün bu insanlar bu imkânların hepsine sahipken ne oluyor da mutsuzluk ve yalnızlaşmadan şikâyet edebiliyorlar? Dışarıdan tozpembe görünen o cafcaflı hayatların arkasında ne var acaba? Ne oluyor da gecekondu mahallesinde yaşayan fertlerin ulaşabildiği mutluluk bu insanların sokaklarına dahi uğramıyor?

İnsanın gerçek yurdu ahirettir. Dolayısıyla kişi ahiret yurdunda kendisini huzur ve mutluluğa taşıyacak bir yaşam tarzını benimsemediği sürece gerçek huzura ulaşamayacaktır. California sakinlerinin yaşadığı ruhsal sorunlar bunun açık bir göstergesidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi