Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yerli otomobil mi?

Yerli otomobil mi?

Çok geç kaldık çook. İlk motor 1880’de yapıldı. Aradan nerede ise 140 sene geçmiş. Nerede ise 1,5 asır.

Aslında biz 1926’da Türkiye’de ilk uçak fabrikasını kurmamış mı idik!

İlk otomobili üretmek için 1961 yılını beklemek gerekecekti.

Erbakan’ın, daha sonra Pancar Motor olarak anılacak olan ilk yerli motoru 1956 yılında Gümüş Motor adıyla faaliyete geçti. 1960 yılında üretime başladı. 1964 yılında bir özelleştirme ile şirketin yönetimi Pancar Kooperatiflerine ve Şeker Fabrikalarına geçti. Bu değişiklikten sonra Gümüş Motor adı da Pancar Motor oldu. Pancar Motor tam 56 yıl faaliyet gösterdi. Büyük bir bayi, yedek parça ve tedarikçi ağı kurdu. Yıllar boyu zarar etti. Sonunda arsa sahibi de olan bazı pay sahipleri açtıkları davayı 2010 yılında kazandılar. Şirket, 2011 yılında kapatıldı.

Fabrika ilk üretime geçtiğinde piyasaya Lombardini markası hakimdi. Kavala şirketi idi Lombardini’nin Türkiye temsilcisi. Fiyatları çok yüksekli. Bir anda fiyatları aşağıya çektiler. Gümüş motoru iflasa sürüklediler. Böylece ilk beşiğinde boğdular Gümüş Motoru, Erbakan “Öz yurdunda garip, öz vatanında parya” muamelesi gördü. Devlet kendi girişimine sahip çıkmadı, kendi yurdumuzda elin yabancısı dağdan gelip, bağdakini kovdu.

Erbakan daha sonra, Gümüş Motor tecrübesi ile Devrim otomobilini yapacaktır, Eskişehir Devlet Demir Yolları atölyesinde.. Çünkü biz orada lokomotif de yapıyorduk. Hatta Almanya 2. Dünya savaşında bazı sanayi yatırımlarını gizlice Türkiye’ye göndermişti. Kendi tesisleri vurulursa Türkiye’deki tesislerden destek alacaktı. Zaten bu birikimle biz Gümüş Motordan çok önce kendi yerli uçağımızı yapmıştık. Türk Traktörün üretiminin arkasında da bu tesisler vardı.. Devlet ve özel sektör, birlikte uçak yapmamızı da engellediler, motor da, gemi yapmamızı da engellediler.. Ama eroin üreterek halka sattık, devlet sigara üretti, halkın tiryaki olması için askere sigara molası verdiler, tütün verdiler..

Bir ara Koç Fiat’la anlaşıp, “Anadol” adında “yerli” diye montaj bir otomobil üretti. Sonra biliyorsunuz Serçe, Şahin, Kartal... Yok sattılar. Hepsi montajdı. Aydın Doğan da bu arabaların yedek parça işini yapıyordu, imtiyazlı bayi konumundaydı, sonra Media patronu oldu!

Türkiye’de ABD ve Avrupa otomobilleri, otobüsleri vardı bir dönem. Sabancı Japon otomobillerini, otobüs ve iş makinelerini getirince ne oldu biliyorsunuz. Özdemir Sabancı’yı, DHKP-C odasında vurdu. Sonra da bu, güya Marksist örgüt elemanları Avrupa’ya kaçtılar. Fehriye Erdal hâlâ Brüksel’de yaşıyor. Sonra Kore malı otomobiller girdi. Malezya’dan geldi. Artık Çin’den de geliyor, Hindistan’dan da. Fiyatlar düştü. Rekabet var, kalite yükseldi. Sıra beklemiyorsunuz, seçmek için o kadar çok alternatif var ki! Hatırlarsanız Fadıl Akgündüz, bir ara Malezya’dan Proton marka otomobil getirmişti.. Tanıtımında bir teneke kutusuna tekme atıyordu, atlar ve arkasında beyaz bir otomobil denize doğru ilerliyordu.. Sübliminal bir mesaj, teneke otoya tekme atıyorsun, Fatih’in kır atı denize doğru ilerliyor! Jet Fadıl’ın daha sonra başına gelenleri biliyorsunuz. Akgündüz Malezya da olsa yeni bir marka ile değil, alternatif yabancı bir marka ile giriyordu. Proton’un arkasında Mitsubishi markası vardı. Biraz da kimlerle karşı karşıya olduklarının farkında değildi sanki. Başka yanlışlar da yapıldı bu arada ve sonuç ortada. Akgündüz’ü eleştirebilirsiniz, ama bu Proton’un başına gelenleri görmezden gelmeyi gerektirmez.

Sahi, bu arada, neden yerli otomobil modellerinden birine “Özdemir” adını vermiyoruz!

Bugün artık traktör de yapıyoruz ama hâlâ bir otomobil yapmadık, yapamadık. Sonunda imzalar atıldı bakalım. Yeni kuşak yerli otomobilleri 2019 sonunda görebiliriz. Elektrikli, hibrit ileri teknoloji, elektronik kontrol sistemine sahip otomobiller olacak bunlar..

Otomobil üretmek, artık çok yüksek teknoloji gerektirmiyor. Uçak üretiyoruz, Helikopter üretiyoruz. Otomobil, onların yanında çok daha basit. Ama birileri inat ediyordu, birileri korkuyordu. Bu psikolojik bir bariyer oluşturuyordu. Sonunda o bariyer de aşılıyor..

Biliyorsunuz 3. Havaalanı konusunda da ciddi baskılar oldu, hâlâ da bu baskılar devam ediyor.. Bize parası ile satmadıkları silahları birileri bize saldıran terör örgütlerine bedava veriyor, biz Rusya’dan ABD’nin bize vermediği silahları almaya kalkınca da ayağa kalkıyorlar.

Bana kalırsa “Nuri” ya da “Demirağ” ya da onun kendi ifadesi ile “Nu.De” markası ile uçak üretmeliyiz. Üretilecek otomobil motorunun markası neden “Gümüş Motor” olmasın..

Yeşilköy havaalanının bulunduğu alan, daha önce Nuri Demirağ’ın ürettiği uçakların eğitim için kullandığı test alanı idi. Keşke Demirağ’ın doğum ve vefat yıldönümünde Yeşilköy’den kalkan uçaklar, o zatı anıp, onun için rahmet dileseler.

Bazı gerçeklerin unutulmaması gerek. O tarihtir, o toplumun hafızasını harekete geçirir ve o tecrübe bir bilince dönüşür. Gümüş Motor daha yakın zamanlarda tasfiye edildi. Aslında o markanın korunması gerekiyordu. Mesela General Motors bir ara iflas etmek üzere idi. ABD 2009 yılında müdahale etti ve bu markanın iflasını engelledi. 52 milyar dolarlık bir kaynak aktarılarak Hazine GM’nin %32 sine sahip oldu. Nasıl British Motor Company bir şekilde hâlâ varlığını sürdürüyorsa, Gümüş Motor da yeniden küllerinden diriltilmeli.

Bu kişiler adına fakültelerin ilgili bölümlerinde sınıflar oluşturulabilir. Resimleri asılabilir. Yarışmalar düzenlenebilir..

Birçok şeyi yeniden düşünmemiz gerek.

Dilerim bu yeni otomobil fabrikası sadece otomobil üretmez. Aynı zamanda bunun tarihini de yazar, geleceğe dönüş ARGE’ler de yapar.

Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi