Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Sömürgeciden sözünde durmasını beklemek!..

Sömürgeciden sözünde durmasını beklemek!..

Genel olarak ferdi ve toplumsal davranışları, sahip olunun kültür ve inanç değerleri belirler. Söz gelimi güçlü olanın haklı olduğu, ben güçlüyüm öyle ise istediğim gibi davranabilirim anlayışının hâkim olduğu bir dünyada, verilen sözde durulmasının önemli olduğu anlayışı geçerli değildir. Çünkü onlar için önemli olan güç sahibi olmak, daha da güçlü hale gelmek için sahip olunan güce güvenerek yeryüzünde sömürü çarklarını sürekli çevirmektir. Bu tarifimize Haçlı-Siyonist ittifakının girdiğini söylemeye bile gerek yok. Bu bakımdan ülke olarak ilişki halinde olduğumuz, ABD ve AB ülkelerinin verdikleri sözlerde hiçbir hatırlatmaya gerek kalmadan durmalarını beklemek, bir bakıma söz vermenin bir ahlaki sorumluluk olduğunu beklemenin fazlaca bir anlamı yoktur.

AB Bakanı Ömer Çelik’in, “AB verdiği sözlere sadık kalmıyor” şeklindeki şikâyetinin doğru olması AB ülkelerinin verdikleri söze uymaları için yeterli değildir. Çünkü onların sahip olduğu değerler içinde verilen söze uymanın ahlaki bir boyutu yoktur. Hâlbuki İslam medeniyetinde söz vermek bir kâğıda imza atmaktan çok daha önemlidir. Çünkü verdiği söze uymamayı alışkanlık haline getirmiş bir kişi toplumda kısa zamanda dışlanır, itibarsızlaşır. Hâlbuki AB ülkelerinin ülkemizdeki Suriyeli mültecilerin eğitiminde kullanılmak için vermeyi taahhüt ettikleri parayı vermiyor olmaları maalesef itibarsızlaştırmıyor. Çünkü Batı toplumlarında hak sebebi olan adalet ve verilen söz değil, güçtür. Yani güçlü olanın haklı olduğu bir dünya görüşüne sahiptirler. Böyle olunca da istedikleri hedefe ulaşana kadar muhataplarına daha baştan yerine getirmeyeceklerini düşündükleri bir takım sözler vermeleri olağandır. Olayı sadece AB çerçevesinde değil, ABD ile ilişkilerimizde de benzer aldatmacalar ve verilen sözleri tutmamak gibi davranışlar tekrarlanıp duruyor. Mesela, PKK ’nın Suriye koluYPG ’ye silah yardımı yapılmasının yanlışlığı sıkça dile getirildi, bu konuda muhataplarımız uyarıldı. Hatta uyarılmakla da kalınmadı, terör örgütüne verilen silahların Türkiye’ye karşı kullanılmasının söz konusu olacağı hatırlatıldı. Bu hatırlatmalar karşısında verilen cevap, söz konusu silahların numaralarının kendilerinde kayıtlı olduğu, böyle bir şeyin söz konusu olmayacağı, Suriye’de DEAŞile mücadele sona erdiğinde verilen silahların terör örgütünden toplanacağı şeklindeydi. Gelinen noktada görüyoruz ki terör örgütü ABD’den aldığı silahları ya doğrudan ya da PKK’ya aktarmak suretiyle ülkemize karşı kullanıyor. Kullanıyor da ABD verdikleri sözün aksine bir uygulamanın ortaya çıkmasından utanıyor ya da Türkiye’den özür mü diliyor?

Kısacası, toplumların davranışlarını genellikle sahip oldukları medeniyet değerleri belirler. Toplumlarda genel değerlere karşı davrananlar da çıkabilir ama o takdirde bu aykırılıkların sahipleri kendi toplumları tarafından cezalandırılır. Hâlbuki ABD ve AB ülkelerinde bırakın verilen sözlere uymayanların cezalandırılmasını bu eylemi devletler bazında gerçekleştiriyorlar. Böyle olunca da elbette verilen sözlerin tutulmasının müeyyidesi söz konusu değil. Çünkü biz güçlüyüz. Öyle ise ülkeleri işgal etmek, sömürmek bizim hakkımız, diyorlar. Böyle olunca otomatikman güçsüz ülkeler güçlülerin sömürü alanı haline geliyor.

Netice itibariyle İslam medeniyet değerlerine göre düşünüp Haçlı ittifakının davranışlarını değerlendirmek bizi yanıltacaktır. Çünkü onlar kendi değer yargılarına göre hareket ediyorlar. Böyle olunca da güçlüler karşısında mazlumların haklarına sahip çıkabilmelerinin yolu birlik oluşturmaları, zalimlerin karşısına güç olarak çıkmalarına bağlı. Yoksa sözlerinde durmayanlara bunu hatırlatmanın bir anlamı kalmıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi