M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Aferin Fatma Öncel Hanıma

Aferin Fatma Öncel Hanıma

Lütfen hikayeyi iyi dinlemenizi istirham ediyorum:

Fatma Öncel Antalyalı bir ev hanımı. Aile bütçesinin durumu parlak değil. Bir iş, ticaret yapmak için elde para sermaye de yok. Eşine yardımcı olmak için dört bileziğini satıyor, bir inekalıyor. Sütünü sağacak, para kazanacak. İşler iyi gidiyor. İkinci inek, üçüncüsü derken, şu anda 130 ineği oluyor. Bunların yanında 250 tavuğu, 107 keçisi, 3 atı var… Zengin oluyor. Gece gündüz çalışıyor. Ayda 45 ile 65 bin lira gelire sahip…

Bu örneği Türkiye geneline yayabildiğimiz takdirde büyük bir gelişme ve kalkınma olacaktır.

Bıkmadan usanmadan yazıp durduğum küçük ev işletmeleri…

Herkes Fatma hanım gibi olamaz. Başlangıçta binde bir kişi olduğunu kabul edelim, seksen bin kişi eder. Daha sonra yüzde bir dersek, sekiz yüz bin kişi…

Biz Çinliler, Japonlar gibi olabilsek bu memleket Fatma hanımlarla, Veli beylerledolar taşar.

[IFrame]

Yegane serveti olan dört bileziğini satıp, parasıyla lüks pahalı cafcaflı bir cep telefonu satın alanlar Fatma hanım değil, ant-i Fatmadır.

Herkes inek besleyecek değil. Yapılabilecek bin çeşit iş var.

İkinci Fatma hanım evinde Boşnak böreği pişirip satacak.

Üçüncüsü: Bilgisayarlı bir dikiş nakış makinası alıp, müzelerdeki koleksiyonlardaki eski Osmanlı işlemelerinin replikalarını yapacak.

Dördüncüsü: Deniz kenarlarından yassı taşlar toplayıp üzerlerine yağlı boya resimler yapacak.

Beşincisi: Cevizli bir yerde yaşıyor, mevsiminde ceviz reçeli yapacak.

Altıncısı: Küçük bir el tezgahında tiftikten, ketenden, ipekten zarif şallar, boyun atkıları dokuyacak.

Yedincisi: Küçük bir torna makinası ile tesbih ve takı yapacak.

Sekizincisi: (Bir odada yapılır) El yapımı kağıt üretecek.

Dokuzuncusu: Bodrumunda çok para eden mantar üretecek.

Onuncusu: Kabak tatlısı değil, kabak şekerlemesi yapacak. (Yumuşak olmaz, sert olur, bisküvi gibi çıtır çıtır yenilir.)

On birincisi: Evin bir köşesinde, cam kaplarda kokulu mum üretecek. Yanınca mis gibi koku çıkartan bu mumlar kapış kapış satılacak, düğünlerde nikahlarda dağıtılacak.

On ikincisi: Külüstür bir dikiş makinası ile harika, sanatlı namaz takkeleri, arakiyeler dikecek, sofulara satacak.

On üçüncüsü: Ahşap üzerine dağlama sanatı…

On dördüncüsü: Kök boyası ile el dokuması ipek kumaşlar boyayacak, bunları kibar medenî Müslüman hanımlar başörtüsü olarak kullanacak.

On beşincisi: Siyes buğdayı unundan, içinde keten tohumu unu ve başka on çeşit şifalı madde bulunan ekmek yapıp satacak.

On altıncısı: Dolma saracak. (Asma yaprağı, lahana, karalahana, pazı…)

(On altı konuyu bendeniz saydım, gerisini, bine kadar uzmanlar tamamlasın…)

Böyle küçük işler yapıp para kazananlar şunları yapmayacak:

1. Bin zahmetli kazandığı liracıklarla pahalı, lüks cep telefonu almayacak.

2. İhtiyacının dışında masraf yapmayacak.

3. Mütevazı ve kanaatli yaşayacak.

4. Düşüyorsa, zekatını verecek.

5. Bütün gayretini sarf ederek her şeyin en iyisini yapacak,

6. Kimseyi aldatmayacak.

7. İslamın fütüvvet ahlakına bağlı olacak.

***

Devlet ve belediyeler, sivil toplum kuruluşları bu konuda neler yapmalı:

A. Hobi öğretmek amacıyla değil, iş öğretmek maksadı ile kurslar açmalı.

B. Üretenlere satış yerleri temin etmeli.

C. Bu küçük işletmelerden başlangıçta hiç vergi alınmamalı, daha sonra çok az alınmalı.

NELER YAPILMAMALI:

1. Bir bakanlıkta küçük işletmeler genel müdürlüğü kurup işe yaramaz asalak kadrolar kurulmamalı.

2. İşini kurmadan ve başarılı olmadan hiç kimseye kredi verilmemeli.

[IFrame]

3. Verilecekse, kredilerin faizsiz olması.

***

Böyle küçük işletmelerin, ev ürünlerinin çoğu turistlere yönelik olmalıdır.

İmkanı olanlarımız, böyle ürünleri, satın alarak teşvik etmelidir.

Bütçesi müsait olan her vatandaş, iç seyahatlerinden, mahallî el sanatı ürünleri alarak dönmelidir.

Yazıyı bitirirken hatırıma bazı konular geldi. Onları da kayd ediyorum:

* Ev işi, içinde şifalı maddeler, tabiî güzel kokular bulunan sabunlar imal etmek. Pek kolay değildir ama zor da değildir.

* 250 gramlık şişelere yüzde yüz saf ve tabiî halis zeytinyağı, onun içine bütün bir biberiye (romaren) dalı veya başka tıbbî bitkiler koymak.

***

Sayın devlet büyüklerinden dileğim:

Başta, bileziklerini satarak inekçiliğe başlayan ve sonunda zengin olan Fatma Öncel hanımı Ankara ’ya davet buyursunlar, kendisini tebrik ve taltif etsinler. Medya bu konuda yayın yapacak ve ülke sathında duyulacaktır. Binde biri örnek ve ibret alıp böyle bir teşebbüste bulunsa harika bir fütuhat olur. Saygılarımla…

(Not: Olacak iş değil ama yine de yazayım: Böyle işler için kredi alıp, parayı çar çur eden sahtekarları asmalı!..)

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi