Kemal Öztürk

Kemal Öztürk

Aynı İslam’a mı inanıyoruz gerçekten?

Aynı İslam’a mı inanıyoruz gerçekten?

Somali’nin başkenti Mogadişu’da Safari Otel’in girişinde bomba yüklü kamyonetle yapılan saldırıda 305 insan öldü. Hepsi sivildi. 500’e yakın insan da yaralandı.

Saldırıyı eş Şebab örgütü üstlendi. Pakistan’da, Afganistan’da eğitim görmüş, hangi devletin, hangi istihbarat örgütünün kullandığı bilinmeyen ama 'müslüman' gençlerin kendini feda ettiği bir örgüt sonuçta.

Gerekçesi, fikri, ideali, amacı, mezhebi her olursa olsun, İslam adına, müslümanlar adına yüzlerce sivili öldüren bu insanlar bizimle aynı İslam’a inandığını mı söylüyor? Ya da biz bu insanlarla aynı dinden miyiz gerçekten?

Bu insanların işlediği cinayetler, benim de içinde olduğum müslümanların hanesine yazılıyor, bu kabul edilebilir mi? Peki buna karşı ne yapacağız.?

KİM ADINA, HANGİ DİN ADINA CİNAYET İŞLİYORLAR?

Mısır’ın Ariş şehrinde, Sufilere ait olduğu söylenen bir camide, Cuma namazı çıkışı, yapılan terör saldırısı sonrasında 305 kişi hayatını kaybetti. Bunların 27’si çocuk.

Saldırıyı IŞİD yaptı deniyor. Yani kimin hangi amaçla kurduğu artık bilinen, İslam dinine İsrail’den, Haçlı seferlerinden daha fazla zarar veren bu örgüt, Mısır’da da müslüman kanı döktü. Hem de katliam boyutunda.

Ne adına? Kimin adına? Hangi din, hangi mezhep, hangi fıkıh, hangi hukuk, hangi alim, ‘cami çıkışında rastgele bomba patlatabilir, yüzlerce masum müslümanı öldürebilirsin’ diyor?

Şimdi bu caniler, bizimle aynı dine, aynı peygambere, aynı Allah’a inandığını söylüyor öyle mi? Bu zihniyeti medreselerde, köhne barakalarda, kamplarda yetiştirip, İslam dünyasının başına bela eden, ‘mollalar, hocalar, şeyhler’ İslam’a hizmet ettiğini düşünüyor öyle mi?

Halep Emevi Cami’nin son halini gösteren bir fotoğraf gördüm. Savaştan önce, savaş esnasında da gördüğüm bu cami, taş yığını haline gelmiş. İslam tarihinin ne nadide camilerinden, mimarimizin en kıymetli örneklerinden biri olan bu camiyi taş yığını haline getirenler hangi dinin, hangi mezhebin, hangi fıkhın, hangi fikrin sahibidir?

SORUNU YANLIŞ TARTIŞMAK: HANGİ MEZHEP DAHA CANİ MİLİTANA SAHİP?

İnsanlar IŞİD’in yakıp yıktığı Şii türbelerini, camilerini, tarihi eserleri gösterip, suçu onlara atıyor. Buna karşılık Haşdi Şabi’nin, Şebbiha’nın, Muhaberat'ın yıktığı, taş yığınına döndürdüğü camileri, türbeleri, külliyeleri örnek veriyorlar.

İşte burada başlıyor sorun. Hangi mezhebin mensuplarının daha cani, daha vahşi, daha katil olduğunu ispatlamaya çalışmak, içine düştüğümüz bataklığı daha da derinleştirmekten başka bir işe yaramıyor.

Hangi mezhepten olursa olsun, sonuç itibariyle bu katliamları, bu cinayetleri, bu vahşeti yapanlar, ‘müslüman’ kimliğini taşıyor mu, taşmıyor mu? Fatura İslam’a, müslümanlara kesiliyor mu, kesilmiyor mu?

Mezhebi fark etmez, bu zihniyeti yetiştiren, besleyen, büyüten ve sahaya süren kimlerse, bunlardır asıl İslam’a zarar verenler. Tüm medeniyeti ortaçağa dönemine çevirenler asıl bunlardır.

Suriye’de kimyasal silahla çocuk öldürenler muhalifler olsa ne olur, Esed rejimi olsa ne olur? Ne fark eder, her ikisi de müslüman değil mi? Sonuçta masum çocukları kimyasal silahla öldürdüler işte, kimsenin inkar edemeyeceği gerçek budur.

SORUN SADECE DIŞ

GÜÇLERDE DEĞİL,

İÇİMİZDE AYNI ZAMANDA

Yabancı devletlerin, istihbaratların bu örgütleri kurduğu söyleniyor. İyi de sonunda tetiği çeken, bombayı patlatan, canlı bomba olan ve binlerce insanı öldüren son kişi ‘müslüman’ kimliğini taşıyanlardır. Bir yabancı örgütün ajanı kendini patlatmıyor yani. Peki bu örgütlerin oyuncağı haline gelen insanları kim yetiştiriyor, kim motive ediyor?

O zaman cesur din adamları, alimler çıkıp, çocuk öldüren, masum insanları katleden bu canilerin, bu katillerin ‘müslüman’ olmadığını, ‘bizden’ olmadığını, açıklamalılar. Bu cani örgütlerin terör saldırılarına en yüksek tepkiyi müslüman camia vermeli. Bu örgütlere katılan gençleri, kandırılmış insanları uyandırmak, uyarmak, onların kirli tezgahlarına düşmesini engellemek, en büyük dini vecibe değil midir?

Sorun sadece dış güçlerde, yabacı devletlerde değil, kendi içimizde aynı zamanda.

Tahribatın boyutu gelecek nesillerde daha iyi anlaşılacak. Deizmin, ateizmin, nihilizmin nasıl büyük bir akım olarak, yeni kuşakta yayıldığını hep birlikte göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Kemal Öztürk Arşivi