Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Kudüs yolunda..

Kudüs yolunda..

“One minute”, “Mavi Marmara, “15 Temmuz”.

Süreç devam ediyor. Kudüs’e giden yolda son kavşak.

15 Temmuz’da işi bitireceklerdi olmadı. 15 Temmuz’un intikamını, rövanşını alacaklardı, olmadı! Son oyunlarını da oynadılar. Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ederek, aslında İslam dünyasına karşı son darbeyi indireceklerdi. Sonra sıra Mekke ve Medine’ye gelecekti, Arz-ı Mev’ud’a gelecekti. Nil’den Fırat’a kadar olan alan yeniden şekillendirilecekti. Büyük İsrail hedefine bir adım daha yaklaşacaklardı böylece. Büyük Ortadoğu Projesi Erdoğan’sız bir şekilde hedefine ulaştırılacaktı.

Olmadı, olmuyor işte. Olmayacak..

Trump 2018’e “büyük bir zafer” kazanarak girecekti, ama şimdi ağır bir yenilgi alarak giriyor..

Erdoğan, dönem başkanı olarak daha ilk günden tavrını koydu ve İslam İşbirliği Teşkilatını 13 Aralık’ta İstanbul’da toplantıya çağırdı.. Bir anda Türkiye ve Erdoğan dünyanın bir numaralı ülkesi ve lideri konumuna yükseldi. İslam dünyasının, mazlumların, anti emperyalist dünyanın dikkatleri bu zirveye dönmüştü ki, BM Güvenlik Konseyi toplanarak, Trump’ın aldığı kararı, ABD’nin dışındaki üyelerin oy birliği ile kabul ettiler..

Ardından hemen Arap Birliği toplandı. Onlar da kararı kınadılar. Suudiler bir yandan Abbas’ı ikna etmeye çalışırken, işler bu yönde gelişince, onlar da Trump’ın kararının bölge barışına hizmet etmeyeceğini açıkladılar..

Birileri Ankara’dan, Erdoğan’dan önce hareket ederek ön almak istiyorlardı, ama Ankara’dan haber geçen muhabirler, hem “flaş” haberler geçiyorlardı. Putin Ankara’ya geliyordu. Erdoğan Gümilcine’ye gidiyor, Lozan’ı tartışmaya açıyordu. “Dünya 5’ten büyük”tü! Montreux’u tartışmaya açacak, Kanal İstanbul’un güzergâhı belli olmuştu.

Dahası Erdoğan, Balfour, Sykes-Picot deklarasyonunu da eleştiriyordu. Sarraf filan bir anda unutuldu. Erdoğan yeni bir komplo ile karşı karşıyaydı. Kılıçdaroğlu bunun için günlerdir çalışıyordu. Hatta dışarıdan Graham Fuller de bu tartışmaya katılma gereği duydu. 2019 hesabı yapılıyordu. Evdeki hesaplar altüst oldu. Erdoğan bu komplodan da alnının akı ile çıktı.

Erdoğan kuşatmayı yarmakla kalmadı, bu komplonun kurucuları içine düştükleri acınası durumdan nasıl kurtulacaklarını düşünmeye başladılar.

Trump, şu günlerde hayatının en zor ve kötü günlerini yaşıyor. Her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı. Artık o koltukta daha fazla oturamaz. Netanyahu da öyle. Her ikisi de koltuklarını terketmekle kurtulamayacaklar, hesap vermek zorunda kalacaklar.

Şimdi ABD’yi daha zor günler bekliyor. FETÖ’yü de. Sarraf’ı yargılayanlar için de zor günler kapıda.

Sisi zor günde. Suudi kralı zor durumda. BAE için de durum farklı değil.

Tek bir Amerika yok. Bu süreç, Pentagon, CIA, FBI ve FED için de zor olacak.

Şimdi, batıda üniversiteler bildiri yayınlıyorlar. Derin güçler yuvarlandıkları çukurdan nasıl çıkacaklarının, Trump’ı nasıl sepetleyeceklerinin hesabını yapıyorlar. Kimine göre “akıl hastası” teşhisi koyup görevden uzaklaştırmak. Kudüs’ün İsrail’in başkenti olması kararının nasıl geri alınacağı konusunda da birileri çalışıyor.

Ankara, bu arada Suriye’de barış koalisyonu ve sürecinin sona erdiğini açıkladı. ABD, Trump, Pentagon barışın ve çözümün bir parçası değil, aksine krizin bir parçası. PYD, FETÖ ve DAEŞ ile kol kola giren bir ABD var!

Bu durum ister istemez NATO açısından da ciddi bir sorun. Zaten hemen ABD’den kalkıp gelen uzmanlar, özellikle ikili ilişkiler ve NATO ile ilişkilerin daha da kötüye gitmemesi için bir diyalog zemini yakalamak.

Burada merak edilen iki konu var: Erdoğan’ın bundan sonra atacağı adım. İkinci konu ise, Trump sonrası Suudi Arabistan, BAE ve Mısır üzerinden tezgâhlanan oyunun bundan sonrasının seyrinin ne yönde olacağı. Tabi sırada İran var, Libya var, Yemen var, Afganistan var, Suriye var, Irak var.

Trump gittikten sonra ne olacak? Yeni bir seçimin sonucunda kim gelecek ve o nasıl bir yol izleyecek? Trump’ı Beyaz Saray’a gönderen üst akıl bundan sonra kimi aday gösterecek. Seçim sonucu ne olacak? Seçimi bu kez Demokratlar kazanırsa, Cumhuriyetçiler susacak mı?

Muhtemelen böyle bir durumda, FETÖ konusu da masaya yatırılacak..

İslam Konferans sonuçları, katılıp-katılmayanlara baktığınızda, aslında FETÖ’nün yanında kalan, birkaç Afrika ülkesinden başka kimse yok. Bu zirvede kaybedenler safında ABD, İsrail, Suudi Arabistan yanında FETÖ de vardı aslında.

Sahi, FETÖ Kudüs’ün başkent ilan edilmesi karşısında niye sustu. Söyleyecek hiçbir sözü yok mu idi. Papa bile konuşurken FG sustu.

Selam ve dua ile.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi