Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Kobani’ci Canan neden FETÖ’den rahatsız değil?

Kobani’ci Canan neden FETÖ’den rahatsız değil?

İfade (“Kobani’ci Canan” ifadesi) Perinçek grubunun gazetesine aittir... CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun PKK muhibbi olduğunu anlatmaya çalışıyorlar. 

Böyle midir? 

Canan Hanım buna bir cevap bulacaktır elbette. 

Kobani’de DEAŞ’a karşı yürütüldüğü söylenen “mücadele”, demek ki vaktiyle Canan Hanım’ı da heyecanlandırmış. 

Kimler heyecanlanmamıştı ki? 

Devrim’in ayak sesleri Kobani’den doğru (Türkiye’yi de içine alacak biçimde) tüm bölgeye yayılacak, özgür kantonluklar Amerikan bayraklı devrimcilerin gözetiminde bağımsız PKK devletine dönüştürülecekti. 

Bu arada, saray maray kalmayacaktı. 

Erdoğan da ait olduğu yere postalanacaktı. 

Ne güzel rüya... 

Kobani’de cani DEAŞ’ı püskürtenler Rakka’da ne yaptılar peki? 

Ne yapacaklar? Cani DEAŞ’la anlaştılar. 

Daha doğrusu, cani DEAŞ’a yol verdiler; militanların sağ-salim tahliye edilmesini sağladılar. 

Muhtemelen devrimci, muhtemelen anti-emperyalist Canan Hanım, emperyalist Amerika’nın gözetiminde yürütülen bu tahliye işlemini nasıl karşıladı? DEAŞ’a yol verilmiş olmasını devrimci ruhunda nasıl telif etti? 

Bunları bilmiyoruz. 

Bildiğimiz şu: 

Canan Hanım, “bir hekim ve anne olarak, bugüne kadar terörü ve terör örgütlerini hep lanetlemiş.” Kendi ifadesi... 

DEAŞ’ı lanetlediğini biliyoruz. 

PKK’ya karşı bir sözü olmuş mu bugüne kadar? 

PKK’nın patlattığı bombaları lanetlemiş mi? 

PKK’dan neşet etmiş ve “emperyalist” Amerika’nın yolladığı 4 bin tır dolusu silahla bölgede “terör kuşağı” oluşturan (üstelik sağda solda Amerikan bayrağı dalgalandıran)PYD/YPG’yle ilgili bir itiraz cümlesi kurmuş mu? 

DHKP-C hakkında ne düşünüyor? 

Bilmiyoruz. 

Çünkü Canan Hanım’ın “terör örgütleri” listesinde bu örgütler bulunmuyor. 

Kobanici Canan Hanım, aynı zamanda bir Mustafa Kemal karşıtı. 

Olabilir. 

Daha doğrusu, bunu nakısa (ya da suç) saymamak lazım... 

Mustafa Kemal’i sevmek, onun doğrularını temellük etmek zorunda değil. 

Fakat CHP’de iş tutan bazı “endişeli modernler”, bu durumdan oldukça endişeli. 

Dün, CHP’ye yakınlığıyla bilinen bir televizyon kanalında, durumu masaya yatıran bir muhavere izledim... İki kişi, oturmuş, Canan Hanım’ın, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz sloganını beğenmiyorum, militarizm kokuyor” sözünü eleştiriyor. Oysa CHP, kendilerini “Mustafa Kemal’in askerleri” gören yığınların partisiymiş. Bu slogandan rahatsız olmak da nerden icap etmiş? Canan Hanım ne yapmaya çalışıyormuş? Vs... 

Mustafa Kemal’in askerleriyle Canan Hanım arasındaki münakaşaya duhul edecek halimiz yok. 

Çözsünler meselelerini. 

Daha doğrusu ne halleri varsa görsünler. 

Beni, daha çok, Kobani’ci Canan’ın FETÖ karşısındaki soğukkanlılığı ve “tavırsızlığı”ilgilendiriyor. 

Darbe gecesi şöyle bir paylaşımda bulunmuştu: “Tekbir getirerek, boğaz keserek mi demokrasi mücadelesi verilir? İnandığınız Allah’ınız sizin de belanızı versin.”

Sen FETÖ’nün darbe girişimini görme, 250 insanımızın katledilmesi karşısında kılını kıpırdatma, Meclis’in bombalanmasını sorun yapma, sonra kalk “tekbir”e laf et ve “Allah’ınız” diyerek, kendi münkir pozisyonun üzerinden insanlara (darbeyi bastıranlara)laf yolla... 

Hazır konu açılmışken soralım hanımefendiye: 

Kim boğaz kesti? Kaç kişinin boğazı kesildi? Köprüde ne oldu? 

İsim ve vaka istiyorum. 

FETÖ iddianamelerine baksaydı, köprüde 36 kişinin hayatını kaybettiğini, bunlardan 34’ünün sivil vatandaş, ikisinin güvenlik görevlisi olduğunu, ölenler arasında bir tek darbecinin bile bulunmadığını görecekti. 

Darbeyi bastıranlara “inanmadığı” Allah adına bela okuyan Canan Hanım, neden bugüne kadar FETÖ hakkında şöyle oturaklı bir tel’in cümlesi kurmadı? 

Bunu da “hususen” cevaplamasını istiyoruz! 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi