Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Kibirle Özgüven Arasındaki Fark

Kibirle Özgüven Arasındaki Fark

Kibrin özgüven olarak sunulduğu ve bu yaklaşımın kitleler üzerinde etkili olduğu bir çağda yaşıyoruz. Günümüzde insanların kendilerini şahsiyetleri üzerinden değil, ekonomik variyetleri üzerinden değerlendirmeleri, yoksul ve mağdurlara tepeden bakıp küçümsemeleri, kokuşmuş hayatlarını özendirmeye çalışmaları, ön saflarda yer alabilmek için çaba göstermeleri özgüven olarak görülüp destekleniyor. Oysa insanın sahip olduğu maddi nesneleri yüceltmesi ve kendini üst bir noktada değerlendirmesi özgüven değil, aksine kibirdir. Özgüven ise kişinin kendini tanıması, olumlu ve olumsuz özellikleri ile kabul edebilmesidir. Kibir dinen yasaklanmış bir davranıştır ve patolojik etkilere sahiptir. Özgüven ise tevazu ile kardeştir ve olumlu bir özelliktir. Günümüz insanının taşıdığı özellikler özgüvenden ziyade kendini beğenmişliğe, kibre yakındır.

Günümüz insanı, kibri özgüven adı altında benimsemekte ve kendini diğerlerinden özel bir noktada görebilmektedir. Tevazu ve özgüven ise makbul görülmeyen hatta dışlanan bir değer haline gelmiştir. Onlara göre tevazu sahibi kişi güvensizdir, kendini satamamakta, dikkatleri üzerine çekememektedir. O yüzden başarısızdır.

İmam Gazali kibrin iki boyutunun olduğunu ifade eder. Birincisi batınidir ve kişinin dışa vuramadığı, iç dünyasında taşıdığı büyüklenmeci tavırlarıdır. İkincisi ise kişinin davranışlarına yansıyan şeklidir. Günümüzde kibir desteklenen bir tutum olduğundan fertler bunu gizlemiyor, aksine ortaya koyarak prestij sağlamaya çalışıyor.

Ferdin davranışlarına yansıyan kibir onun bilişsel ve duygusal süreçlerinde yer alan çarpık düşüncelerin bir ürünüdür. Peki, kibri olumlu bir davranış olarak niteleyen günümüz insanı bu çarpık düşünceye nasıl sahip oldu? Bunda son yıllarda revaçta olan batı kaynaklı eğitim kitaplarının kişisel gelişim furyasının ve kapitalizmin ürünü olan popüler kültürün büyük etkileri var. Unutmayalım bizler küresel kapitalizmin kuşatması altında yaşıyoruz.

Kibir marazi bir tutumdur. Kendisini ötekilerle mukayese eden kişi ben daha üstünüm şu alanlarda daha özel niteliklere sahibim diye düşünmekte ve insanlara haksızlık yapmaktadır. Allah’ın bahşettiği mülk, ilim ve ahlaki özellikleri kendine mal edip büyüklenmeci tavırlar sergilemeye başlamakta ve bu tutumunu savunur hale gelmektedir. Oysa insan yeryüzünde sadece bir emanetçidir ve verilen her şey bir gün geri alınacaktır. Dolayısıyla çok şeye sahip olduğunu düşünüp kibre kapılan insan aslında hiçbir şeye sahip değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi