“30 yaşında bir anneyim. Oldu olası görüntüme çok önem veririm. Bunda ailemin büyük etkisi var. Bir topluluğa girdiğimde dikkatleri üzerime çeken biriyim. Çocukken de öyleydim. Annem her seferinde kasılarak kalkar ve “benim gençliğime benziyor” derdi. Geçtiğimiz gün güzelliği ile bilinen dünyaca ünlü bir yıldızın yaşlılık ve gençlik hallerinin karşılaştırıldığı fotoğraflarına rastladım. Başlık şöyleydi. Neydi ne hale geldi? Güzel olduğumu biliyordum ve bu beni mutlu ediyordu. Fakat yaşlılığımda bambaşka biri olacaktım bunu düşünmek dahi istemiyordum. O haber beni çok etkiledi, kırk yıl sonrasını görür gibi oldum…” (Yeşim L)

Para, mevkii, güzellik, gençlik… Geçici olarak bahşedilmiş nimetlerdir. Aslolan bu nimetlere nasıl bir anlam yüklediğimiz ve ne şekilde harcadığımızdır. Aslolan bu imkânları bahşeden Allah’a hamd edip, sorumluluk bilinciyle yaşayabilmektir. Aslolan kişinin dünya üzerinde bir emanetçi, bir misafir olduğunu idrak edebilmesidir. Fakat ne yazık ki günümüzde bu değerler insanoğlunun enaniyetini tetikleyen birer araç haline getiriliyor. Ekranlarda belli kriterleri taşıyan kadınların gündemde tutulması ve kadının kişiliği ile değil dişiliği ile değerlendirilmesi hanımlar arasındaki rekabet ve kibri tetikliyor. Fiziki özelliklerini koruyabildikleri takdirde değer elde edebileceklerine inanan hanımlar yaşlanmaktan çok korkuyor ve daha fazla gençleşebilmek için fahiş paralar harcamaktan kaçınmıyorlar. İki kadın bir araya geldi mi sorulan ilk soru şu oluyor: “Sizce kaç yaşında gösteriyorum” Böyle durumlarda kendi fikrinizi değil karşı tarafın sizden beklediği cevabı bulmaya çalışıyor ve onun enaniyetini tetikliyorsunuz.

Allah aşkına kaç yaşında göründüğünüzün ne önemi var? Neticede hepimiz yaşlanıyor ve ölüme doğru gitmiyor muyuz? Kusura bakmayın ama görüntünüz ne olursa olsun üç aşağı beş yukarı yaşınızı mutlaka gösterirsiniz. Peki, o halde bunu neden bu kadar büyütürsünüz gözünüzde? Neden sadece fiziki özelliklerinizle dikkat çekmeye ve varlık göstermeye çalışırsınız? Çünkü sizi inanç ve değerlerinizden uzaklaştırıp, ıssız bir çöle sürüklediler. Peki, siz ne yaptınız? Özünüze dönebilmek için çaba göstermek yerine, buranın sakini olmaya karar verdiniz. Ne acı!

Klasik bir ifadedir fakat doğruluk payı yüksektir; “İslam toplumlarını yıkmaya aileden ve kadından başladılar” Kadını teni üzerinden değerlendirip hayatta geçerli olan tek şeyin bu olduğunu vurguladılar. Ne yazık ki yazılı ve görsel medya da kapitalist sistemin emellerine sunularak kadını tüketici bir meta haline getirdi. Ekranlarda model olarak sunulan kadın için kullanılan ifadelere dikkat ettiniz mi? Güzelliğinden ödün vermedi

Beş kilo daha verdi. Kilo vermeyi nasıl başardı. Estetik ameliyat sonrası daha da güzelleşti. Işıltılı camlar ardından söylenen bu ifadeler hanımların ilgisini çekiyor ve zihinsel kapasitelerini kullanmak yerine bütün enerjilerini görüntülerine harcıyorlar. Ne kadar güzel olabilirsek o kadar kabul görebiliriz inancı hâkim. O yüzden kimse insan olmaya heveslenmiyor, herkes daha çekici olabilmek için çaba gösteriyor. Ve bizler bu kadınlardan hayırlı evlatlar yetiştirmelerini bekliyoruz… Ne ilginç değil mi?