M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Müslümanlara

Müslümanlara

Başınıza gelen bütün felaketleri dinsizlerin, Siyonistlerin, emperyalistlerin, sömürgecilerin, münafıkların, ….listlerin üzerine yıkıyorsunuz; kendinizi ak sütten çıkmış kaşık gibi temize çıkartıyorsunuz. Sizin hiç kabahatiniz yok mu sanıyorsunuz? Düşmanlarınız sanki sizden daha akıllı mıdır? Uğradığınız haksızlıklara, zulümlere, kötülüklere; sizin ihmallerinizin, gafletlerinizin, günahlarınızın, isyanlarınızın, hıyanetlerinizin yol açmış olabileceğini niçin düşünmüyorsunuz. Mütemadiyen (devamlı olarak) tokatyiyorsunuz, darbeleniyorsunuz. Bunca acı neticenin ve realitenin sebeplerini niçin derin derin düşünmüyorsunuz? Zaaflarınızı görüp niçin derlenip toparlamıyorsunuz?

Ümmet birliğini yitirmişsiniz, birbirinden kopuk bin parçaya ayrılmışsınız. Birleşmek, tek bir Ümmet olmak için niçin çalışmıyorsunuz?

Bu Ümmetin başına ehliyetli, liyakatli, faziletli, râşid, muktedir, ihlâslı, muslih (ıslah edici), âbid, zâhid, mürüvvetli, firasetli, müeyyed bir İmam seçmek için niçin çalışmıyorsunuz?

Başınıza bela olan bir takım sülüklerden, baronlardan, haşarattan kurtulmak için niçin bir şeyler yapmıyorsunuz?

Düşmanlarla baş edebilmek için niçin çağ seviyesinde güçlü, üstün, vasıflı, ihlâslı, becerikli, iş bilir, iş bitirir hizmet erleri yetiştirmiyor, bunlardan kadrolar kurmuyorsunuz?

Resulullah (Salât ve selam olsun ona), “Tefrika azaptır, cemaat (birlik) rahmettir” buyurmuş. Bunu niçin hayata geçirmiyorsunuz?

Müslümanların yekûn olarak binlerce gazetesi, dergisi, TV’si, radyosu var ama en büyük gazete, en büyük TV onların değil. Çoğunluk oldukları bu ülkede niçin medya üstünlüğüne sahip değiller?

Son elli senede elli bin yeni cami yaptılar ama bir tek gerçek İslam Mektebine sahip değiller.

İddia ve beyan ediyorum: Müslümanlar, başlarına gelen felaket, zulüm ve haksızlıklardan birinci derecede sorumludur.

İslam dini birleşmeyi, tek bir Ümmet olmayı, bu Ümmetin başında râşid bir İmam bulunmasın emr ediyor. Müslümanlar bu konuda çalışmıyor.

İslam dini çocukların, gençlerin, bütün öğrencilerinin vakit namazını okul camiinde cemaatle kıldığı gerçek İslam mektep ve medreselerinde okutulup, iyi ve güçlü Müslümanlar, iyi insanlar olarak yetiştirilmesini istiyor. Müslümanların İslam Mektepleri yok.

Resulullah din nasihattir buyuruyor. Müslümanların genel, yoğun, güçlü, etkili bir öğüt, uyarı, aydınlatma, bilgilendirme, mârufuemr etme, münkerdennehy etme, irşad teşkilatı ve sistemi yok.

İslam biz mü’minlere kardeş olun, birbirini sevin diyor; biz iç çekişmelerle sarsılıyoruz.

İslam bize israf etmeyin diyor, biz lüks şatafat gösteriş statü bataklıklarına düşmüşüz.

Kitabımızın mutlaka yapılmasını istediği nice farz-ı ‘aynları terk ve tatil etmişiz.

Haramlar, çirkin işler, azgınlıklar açıkça işleniyor. Umurumuzda değil.

Resullah Efendimizin nice sünnetini terk etmişiz.

Sonra da bizi dinsizler, Siyonistler, İslam düşmanları, emperyalistler mahv etti diye yaygara kopartıyoruz.

Hayır hayır hayır!.. Bizim kendimize ettiğimiz kötülüğü düşmanlar edemez.

Namazı terk eden, şehvetlerine uyan Müslümanları yere sermek için a dış düşman gerekmez.

Müslüman’ın Müslüman’a ettiğini gavur etmiyor.

En büyük düşman bizim nefs-i emmaremizdir.

Bizim cahilliğimizdir.

Bizim parçalanmış, bölünmüş olmamızdır.

Bizim, kötülükle günahla çok emr edici olan nefslerimizdir.

Müslümanlar parçalanır, Ümmet birliğini yitirirse şeytanlar onları istila eder.

Müslümanlar Kur’an’ın yap dediklerini yapmaz, yapma dediklerini yaparlarsa rezil rüsvay ve zelil olurlar.

Büyük günahları açıkça, açıkta, küstahça işlemek Allah’a isyandır. Âsi bir Müslüman toplum iflah olmaz, tokat yer, sille yer, darbe yer.

Emr-i maruf ve nehy-i münker yapmak farzdır. Bu farzı eda etmesi gerekenler, vazifelerini yapmazlarsa azap iner.

Zinanın, ribanın, (Şeriata aykırı) binanın, fısk u fücurun, her türlü fuhşiyatın yaygın olduğu, büyük günahların açıkça işlendiği bir İslam toplumu yıkılmaya mahkûmdur.

Bir İslam toplumunda kadınların iffetleri korunmazsa, onlara hürmet edilmezse, onların haysiyetlerine riayet edilmezse önce ihtar, sonra te’dib tokatları gelir.

İtaat ve biat gidince, yerine kaos ve anarşi gelir.

Gafiller, cahiller, âsiler, fâsık-ı mütecâhirler, abede-i denânir, sâlihmü’min kardeşine buğz edenler; Peygamberimize hakaret edilince susan, kendi şeyhlerine dil uzatılınca yeri göğü birbirine katan dengesizler; hem Müslüman, hem deccalperest olanlar, ribacılar, cemaat holiganları, haram yiyenler, nifak alametlerine sahip olanlar; düşman görmek istiyorlarsa aynaya baksınlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi