M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Suriye Faciası Sekizinci Yılına Girdi

Suriye Faciası Sekizinci Yılına Girdi

Facialarla, yıkımlarla, kıyımlarla dolu Suriye iç savaşı sekizinci yılına girmiş. Biteceği de yok. Bitmek bir tarafa, üçüncü dünya savaşına yol açacak bir gelişme gösteriyor. Büyük devletler isteselerdi, bu savaş çoktan biterdi.

Savaşın birinci yılında ABD, Rusya, Çin, AB, Türkiye, İran ve ötekiler toplanıp; âdil ve kalıcı bir çözüm üzerinde anlaşabilirlerdi. Bunu yapmadılar, yapamadılar.

ABD, Vietnam’dan ders almamış ki, Suriye eşek arısı yuvasına girdi. Kolay kolay çıkamaz. Afganistan’dan çıkabiliyor mu? Çıkmak istese bile çıkamıyor.

Batı medeniyeti bir barış, bilgelik, sağduyu medeniyeti değil.

Rusya, Sovyetler Birliği’nin Afganistan macerasından ders alsaydı, Suriye krizinin baş aktörü olmazdı.

Olan Suriye’ye, Suriyelilere oldu.

Suriye muhalifleri tek bir cephe oluşturabilseydiler, bir tek liderin etrafında birleşebilseydiler, durum bugünkü kadar kötü olmazdı.

Suriye halkının yüzde 75’ini oluşturan Müslümanlar birlik olsaydılar böyle mi olurdu?

ABD, AB, Rusya, Çin, Hindistan (evet Hindistan), Kambersiz düğün olmaz İsrail; bunlar hiçbir Müslüman ülkede İslam devleti kurulmasını istemiyor.

İslam devletinden geçtim, Müslüman devlet de istemiyor.

Her yerde darbeleri, egemen azınlık vesayet içten sömürge sistemlerini, çarpık ve zalim rejimleri destekliyor.

Filistin konusunda âdil kalıcı gerçek bir barış istemiyor.

Batı medeniyeti yeryüzünü, insanlığı topyekûn bir felakete götürüyor.

İsrail’i ayakta tutmak istiyorlar ama o arıza ebediyen devam edemez.

Beyinsizlerin çıkaracağı üçüncü büyük savaştan sonra dünya yaşanmaz hale gelecek.

Nükleer, kimyasal, biyolojik silahlar… Radyasyon radyasyonradyasyon…

Suriye’de âdil ve kalıcı bir barış yapılması imkânsız değil. Lakin bunu istemiyorlar.

Rusya İsrail’le karşı karşıya gelebilir. ABD İsrail’i destekler… Ortadoğu Cehenneme döner.

Kim demiş bilmiyorum: Sabah Suriye’ye gireriz, ikindi namazını Şam’da kılarız… Ya öyle mi?... Hadi kıl bakayım…

Suriye krizinde en büyük kabahat Sünnî Müslümanlarındır. Vaktiyle, hürriyet varken çocuklarını subay yapmış olsalardı Nusayrî azınlığı ülkeyi ele geçiremez, başlarına bu korkunç felaketler gelmezdi.

Suriye Müslümanları birlik olmamanın cezasını çekiyor.

Yedi senedir başlarına gelmeyen kalmadı, silahlı fraksiyonlar hâlâ birleşemiyor.

Hazret-i Peygamber (Salât ve selam olsun ona) -hâşâ- boş konuşmaz, onun sahih hadîslerinde bizim için hayatî uyarılar, hikmetler var, O, “Birlik rahmettir, tefrika (bölünme, parçalanma, çekişme) azaptır” buyuruyor

**

Türkiye Sünnîleri Suriye’den, Irak’tan, Afganistan’dan, Libya’dan, Mısır’dan ibret aldılar mı? Almış olsaydılar birleşirlerdi.

Ülkemizde ne kadar çok islamîfraksiyon var. Birbirinden kopuk hadsiz hesapsız cemaatler, vakıflar, dernekler, tarikatlar, sektler, klikler, gruplar.

Be mübarekler muhteremler, bari bir konfederasyon veya federasyon çatısı altında; gevşek de olsa, sembolik de olsa bir birlik kurunuz. Onu yapmazlar.

Ne kadar başına buyruk din baronu var.

Birlik olmayınca, ortak bir hizmet ve faaliyet plan ve programı da olmuyor.

Meclis-i Meşayih olmayınca, hangi tarikat hak, hangisi sahte onu da kesin bilmek mümkün değil.

Soruyorum: Bir Müslüman olarak, nereye müracaat edeceğim?

Bir çarem, çözümüm, teklifim, temennim, sorum olsa hangi kuruma başvuracağım?

Bir örnek vereyim: Sade bir Müslüman sıfatıyla, bütün İmam-Hatip mekteplerinde beş vakit namazın cemaatle kılınmasının mecburî olması konusunda gerekçeli bir rapor, bir dilekçe yazsam nereye göndereceğim?

Millî Eğitim Bakanlığı’na mı? O makam dinî islamî bir kurum değil ki oraya göndereyim.

Diyanet’e mi? Diyanet, o okullar bize bağlı değil, biz karışmayız diyecektir.

Evet soruyorum, hangi cemaate, tarikata, vakfa, sivil toplum kuruluşuna müracaat edeceğim?

Herhangi birine etsem, cevap verirler mi?

Bir Ümmet teşkilatı olmalı ki, onun naçiz bir mensubu olarak oraya müracaat edebileyim. Ümmet yok!

Çok dilekçelerim, tekliflerim, temennilerin, çare ve çözümlerim var. Birkaçını sayayım:

*İslam kadın ve kızlarını tesettür modası bezirgânlarından kurtarıp, Şeriata uygun bir kıyafete sokmak…

*Kur’an’a, Sünnete, Şeriata, millî kimliğe, millî kültüre, evrensel değerlere göre eğitim verip vasıflı Müslümanlar yetiştirecek İslam mektepleri açılması.

*İslam komünleri/mahalleleri kurulması.

*İslamî serpuş ve kıyafet.

*Osmanlıca günlük büyük bir gazete, aylık büyük bir dergi çıkartılması.

*Osmanlıca kitap yayınlanması.

*Şifahî bedevî kültürden, yazılı medenî kültüre geçiş.

*İslamî Güzel Sanatlar Mektepleri açılması.

*Bir öğün temiz ve helal yemeğin beş liraya yenebileceği İslam halk lokantaları açılması.

*Ekmek israfının önlenmesi.

*Namaz seferberliği.

*Ehl-i Sünnetin savunulması, bid’atlerin reddi ve cerhi.

Daha bunlara benzer yüzlerce konu var.

Var ama bunları arz edebileceğim bir Ümmet teşkilatı yok.

Ümmet teşkilatı olsa, her Müslüman’ın dilekçesine mutlaka cevap verilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi