M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

Çan ve Ezan Sesleri İçinde Dehşetli Bir Diyalog

Çan ve Ezan Sesleri İçinde Dehşetli Bir Diyalog

TARİH: 13 Mayıs 2004... Yer: Harran ovası Mardin Kasımiye medresesi... Konu: Kültürler Arası Diyalog Platformu’nun tertiplediği Dinler ve Barış Uluslar Arası Sempozyumu.

Ses: Mahsun Kırmızıgül’ün okuduğu türküler... Ezan... Çan sesleri...

Sahne: Medresenin havuzunun üzerine köprü gibi bir şey yapmışlar, en önde Rum Patriği 1. Bartholomeos olmak üzere çan ve ezan sesleri arasında bunun üzerinden Süryanî ve Katolik papazlar, başka gayr-i müslim din adamları ve Diyanet İşleri temsilcisi İstanbul Müftüsü geçiyorlar... Bu köprü Sırat köprüsünü temsil ediyor. Böylece hep beraber Cennet’e giriyorlar...

Toplantının süresi: Üç gün.

Zamanın İçişleri Bakanı da ordadır.

Bu toplantı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından tertip ve teşvik ediliyor. Vakfın onursal başkanı Fethullah Gülen Hocaefendi Amerika’dan tebrik mesajı gönderiyor.

Konuşmalar esnasında sık sık “Ortak Ata Hz. İbrahim...” deniliyor.

Yorumlarım:

Müslümanların çoğunun, bu anlattığım toplantı hakkında bilgisi yoktur. Bazıları da bir şeyler duymuş sonra unutmuştur.

Bu hadise 1400 küsur yıllık İslâm tarihinde görülmemiş bir yenilik, bid’attir.

Bu bid’ati nasıl değerlendireceğiz?

Önce Kur’an’a soracağız. Kur’an’da Hz. İbrahim için “O Yahudi ve Nasara değildi, Hanif ve Müslimdi” buyuruluyor. Allah katında tek hak dinin İslâm olduğu bildiriliyor.

Sonra Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize soracağız. O’na nasıl sorulur? Sünnetine, bize ulaşmış olan sahih hadîslerine bakılarak. Efendimiz bir gün Hz. Ömer el-Faruk radiyallahu anh’in elinde rulo halinde bir kitap görmüş. Nedir bu diye sormuş. Tevrat’tır demiş. Okuyacak, inceleyecekmiş... Efendimiz ona şu cevabı vermiş: Kardeşim Musa bugün hayatta olsa ona bunu okuma izni vermezdim...

1400 küsur seneden beri gelip gitmiş eimmenin, büyük ulemanın, fukahanın eserlerine, yazdıklarına, yaptıklarının ışığında soralım: Onlar böyle bir toplantıyı hoş karşılarlar mıydı? Buna katılırlar mıydı?

Bu gibi toplantıların amacı nedir?

1. Müslümanlardaki, “Tek hak din İslâmdır” inancını yıkmak. Başka hak dinler olduğu zannını uyandırmak. Zaten gizlemiyorlar, açıkça haykırıyorlar: Ehl-i Kitap da necat ehlidir ve Cennetlik’tir...

2. Hz. İbrahim aleyhisselamın “Ortak Ata” olduğu imajını zihinlere yerleştirmek. (Kur’an Hz. İbrahim için “O Yahudi ve Nasranî değildi, hanif ve müslimdi” diyor.)

3. İslâm’ı evcilleştirmek.

4. İslâm’daki cihad farizasını hükümden düşürmek.

Bu gibi Diyalog toplantıları ile Büyük Orta Doğu Projesi arasında paralellikler vardır.

Durumu inceleyelim:

Biz Müslümanlar BÜTÜN Peygamberlere iman ediyoruz. Yahudiler Hz. İsa’yı ve Hz. Muhammed’i (Salat ve selam olsun onlara), Hıristiyanlar Hz. Muhammed’i inkar ve tekzip ediyor.

Biz Müslümanlar, Allah’ın Tevrat ve İncil adında iki kutsal kitap gönderdiğine iman ediyoruz. Lakin bu kitapların asıl metinleri bütünüyle korunamamıştır. Tahrife uğramışlardır... Bu tahrif ve değişim realitesini artık nice papaz bile kabul ediyor. Yahudiler ve Hıristiyanlar ise insanlığa bir kurtuluş düsturu olarak gönderilmiş Kur’ân-ı Azimüşşan’a iman etmiyorlar, onun -hâşâ- düzmece bir kitap olduğunu iddia ediyorlar.

Tarihe bakalım: Müslüman devletler Yahudilere ve Hıristiyanlara tolerans göstermişler, onların kendi dinlerini, kültürlerini ve kimliklerini koruyarak yaşamalarına imkân tanımışlardır. Haçlılar ise Müslümanları ezmiş, silmiş, kazımışlardır. Haçlıların Kudüs’ü feth ettikten sonra yaptıkları vahşet ve zulümleri (Bunları sâbık papa bile kabul etmiş, Müslümanlardan özür dilemiştir) ve bir de Selahaddin Eyyubî’nin kutsal şehri istirdat ettikten (geri aldıktan) sonra sergilediği adaleti, insafı, merhameti ve hoşgörüyü düşünelim. Sömürgecilerin ve emperyalistlerin İslâm dünyasındaki zulümlerine bakalım. ABD Evangelistlerinin Irak’ta, Afganistan’da, Siyonistlerin Filistin’de döktükleri kanlar...

Bendeniz şahsen bir Müslüman olarak çan ve ezan sesleri içinde papazlarla birlikte Kasımiye medresesi havuzu üzerindeki köprüden geçmezdim.

Sevgili okuyucularım, siz çan ve ezan sesleri içinde bu köprüden geçer miydiniz?

(Çanlı, Ezanlı, Köprülü, papazlı, hahamlı, müftülü bu toplantı hakkında mufassal (geniş, ayrıntılı bilgi edinmek isterseniz/Mardin Kasımiye Medresesi Dinler ve Barış Sempozyumu/ kelimeleriyle arayarak internette hayli malumat bulabilirsiniz.)

Büyük Kriz Yaklaşırken

SON büyük zelzelenin üzerinden on seneye yakın zaman geçti. Doğru dürüst tedbirler alındı mı? Alınmadı. Bol bol deprem edebiyatı yapıldı. Toplantılar, konferanslar, bildiriler, şöyle olacak hayır böyle olacak tartışmaları, karşılıklı atışmalar, verip veriştirmeler.

Binalarının yüzde sekseni ruhsatsız yapılmış olan çürük çarık İstanbul, depremini bekliyor...

İlk sarsıntıları başlayan büyük dünya krizi karşısında da umursamaz bir tavır sergiliyoruz.

Medyaya bakın: Sansasyon, magazin, ıvır zıvır haberler, yorumlar...

Geçen hafta bir dostum Denizli’den telefon etti. Krize dayanamayan fabrikalar, atölyeler kapanmaya başlamış. İşsizlik artıyormuş. İş sahipleri, sanayiciler vilayetin milletvekillerine başvurmuşlar, elektriğin son derece pahalı oluşuna karşı bir şey yapılmasını istemişler. Cevap: Kendinizi duruma göre ayarlayınız...

Yerli veya yabancı uzmanlar uyarıyor: Krizin başlangıcındayız. Bundan sonra çok vahim gelişmeler olabilir... Aldıran yok.

Dünü ve yarını olmayan bir toplum haline geldik. Günü de bilmiyoruz, anlamıyoruz, algılamıyoruz.

ABD, batmaktan kurtulmak için büyük bir savaş çıkartacaktır. Bu savaşa hazır mıyız?

Ne savaşı?.. Bizden birileri şimdi pupa yelken, tam gaz, fayrap Dinlerarası Diyalog yapıyor.

Siyonistlerin ve Haçlıların Büyük Ortadoğu Projesi’nin müteahhitliği, bir kısım işbirlikçi Müslümanlara verilmiştir. Bu projede, Türkiye’nin bölünmesinin de öngörüldüğünü biliyor musunuz?

Telefonlarım çalınıyor, bir takım TV kanallarından arıyorlar. Gelir misiniz, konuşur musunuz, gelemezseniz telefonlarla bağlanalım... Konu ne diye soruyorum. “Hüseyin Üzmez” cevabını veriyorlar. Kabul etmiyorum. Başlarına Hüseyin Üzmez kadar taş düşsün inşallah.

Dünyayı allak bullak edecek bir kriz başladı. Onlar nelerle uğraşıyor. Filan hoppa mankenin rüzgarda etekleri açılmış, mahrem yerleri görünmüş...
Şaşkın sadece onlar mı? Biz Müslümanlar ne yapıyoruz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi