Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Sen önce itibarını kurtar...

Sen önce itibarını kurtar...

Bugün ‘çalışan Gazeteciler Günü...’ Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne göre, son derece önemli bir gün.

önemi nerden kaynaklanıyor?

Herhalde, gazetecilere verilen ‘emeklilik ödünü’nün yıldönümü olmasından.

Bunu şöyle izah edeyim:

27 Mayıs 1960’ta, bir grup subay (siz isterseniz buna ‘cunta’ diyebilirsiniz) darbe yaparak, demokratik normale son verdi.

İktidardaki DP kapatıldı.

Mensuplar tek tek tutuklandı.

Uzun bir yargılamadan sonra, ‘hukuk’la ilişkisi tartışmalı Yassıada Mahkemesi, Başbakan Adnan Menderes’le iki bakan arkadaşını ( Polatkan ve Zorlu’yu) idam cezasına çarptırdı.

İdam cezaları, 1961 Eylül’ünde İmralı’da infaz edildi.

Değişik cezalar alan birçok mensup da, ağırlık Kayseri olmak üzere, yurdum cezaevlerine dağıtıldı.

Bu arada, cari anayasa lağvedilmiş, yeni anayasa çalışmaları başlamıştı.

Yeni anayasa 1961’de yürürlüğe girdi.

Bir görüşe göre, ‘gelmiş geçmiş en iyi, en özgürlükçü anayasa’ydı.

Ruhu itibariyle ‘korporatist’ti ama, hiç değilse ‘egemenliğin paylaşımı’ konusunu vuzuha kavuşturuyor, parlamento diktasının önünü kesiyordu.

İyiydi yani...

Daha iyisi, mevcut konjonktür düşünüldüğünde, herhalde olamazdı.

Başka yenilikler de getirmişti bu anayasa.

Mesela, basın-yayın faaliyetleri konusunda daha özgür bir ortam sağlamış, sendikal hakları iade etmişti.

Bu ‘iyi’ ve ‘güzel’ anayasayı hazırlayanlar, herhalde darbe sürecinde gösterdikleri yararlılıkları düşünerek ( ‘Düşükler Yassıada’da’, ‘Menderes’in kasasından kadın külotu çıktı’, ‘DP’liler öğrencileri kıyma makinasında doğradı’ gibi başlık ve haberleri hatırlayalım), biz gazeteci milletine de bir ufaktan ‘emeklilik kıyağı’ çekmiş, bunu da 212 sayılı yasayla teminat altına almıştı.

Mesela, 212 sayılı yasaya tabi bir gazetecisiniz, 8 yıl (ya da 7 yıl, bilmiyorum) çalışıyorsunuz, ama 10 yıl çalışmış sayılıyorsunuz, dolayısıyla daha erken emekli oluyorsunuz.

Gerçi yasa, o dönemde, gazete patronlarının tepkisini çekmiş, bazı gazetelerin üç günlük ‘yayın durdurma protestosu’yla karşılaşmıştı ama, gazeteciler zaten zor koşullarda çalışıyorlardı ve başlarında ‘zamana karşı yarış’, dayak, ölüm, hapis ve para cezası gibi gerçekten de ‘yıpratıcı’ sorunlar vardı.

İşte, ‘çalışan gazeteciler’ olarak, bugün, bu iyi ve güzel yasanın çıktığı tarih olan 10 Ocak 1961’in 47. yıldönümünü kutluyoruz.

Ben kutlamayacağım.

Bayramlarınızla, törenlerinizle işim olmaz.

Bu yazıyı tamamlayıp İsmail Evren’in salim ellerine teslim etikten sonra sinemaya gideceğim.

Siz, ‘yıpranma hakkı’nı ve dolayısıyla ‘erken emekliliği’ ortadan kaldırmaya çalışan ilgili bakanlığa karşı mücadelenizi sürdürünüz, tam teşekküllü olarak arkanızdayım.

çünkü, ucu bana da dokunuyor...

Fakat, zahmet olmazsa, ‘ödün yasası’ olarak size dönen geçmişteki yararlı çalışmalarınızla ilgili olarak da (darbeleri desteklemek, asker süngüsü altında delikanlılık taslamak, düşene vurmak, özel hayata tasallutta bulunmak, bu ülkenin seçimle gelmiş Başbakan’ına darağacını uygun görmek gibi ), ufak bir özeleştiri ve ‘vicdan muhasebesi’ yapın...

Belki erken emeklilik hakkını kaybedeceksiniz ama, itibarınızı kazanacaksınız.

Büyük harfle, İTİBAR...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi