Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Akman olayı... Yorgan gitti, kavga bitti mi?

Akman olayı... Yorgan gitti, kavga bitti mi?

Bilirsiniz... Atalarımız; "Bir adama kırk gün deli dersen, adam delirir" demişlerdir... Doğrudur; bir adama sürekli "deli" denilirse, o adamın "delirmemesi" mümün değildir... Bu, böyledir de; adama "deli, deli" deyip de, "dama çıkartanlar"ın yaptığına ne demeli?.. Çıldırttıkları adamı, bir de dama çıkartan, sonra da "damda deli var" diyerek vaveyla kopartıp, "damdaki deliyi taşlatanlar"ın yaptığı, çok mu "akıllı" işidir?..
Biliyorsunuz, RTÜK Başkanı Zahid Akman ile Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, bir süredir CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun hedefinde!.. Kılıçdaroğlu, hemen her gün bu ikiliye "çamur" atmakla meşgul...
Hem de, kendi arkasındaki çamurların neredeyse "preslenmiş" olduğunu görmeden!..
Meselâ, diyor ki;
"RTÜK Başkanı Zahid Akman; Zekeriya Karaman'a tüm ticari işlemlerde tam yetki vermektedir...
Bu da demektir ki;
Zahid Akman'ın gerçek patronu Kanal 7'nin yöneticisi Zekeriya Karaman'dır!"
Bu iddialar;
"Gerçek" de olabilir, "yalan ve iftira" da!..
Bunu belirleyecek olan kim?..
Elbette "iddianın muhatapları!"
Yani;
Ya Zahid Akman, ya da Zekeriya Karaman ortaya çıkıp diyecekler ki;
"İddialar doğrudur!"
Ya da;
"Yalan ve iftiradır!..
Bu iddiaları ortaya atıp da ispatlamayan müfteridir, şerefsizdir, alçak ve haysiyetsizdir!"
Eğer bunları demeyip de "suskun" kalıyorlarsa, o zaman haklı olarak dersin ki;
"Sükût, ikrardan gelir!.. Sustuklarına göre; demek oluyor ki, iddiaları kabul ediyorlar!"

AKMAN’DAN HODRİ MEYDAN!
Ama hayır... Ortada böyle bir durum yok... "İddiaların muhatabı" olan Zahid Akman, Kılıçdaroğlu'na 'anında cevap" verip, önceki gün dedi ki;
"Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, yine gıyabımda benimle ilgili birtakım iddialarda bulunmuş.
Ben kendilerini hakkımda gıyabi açıklamalarda bulunmak yerine istediği platforma, istediği zamanda tartışmaya davet etmiştim. Fakat gelmemişlerdi. Yarın (bugün) Plan ve Bütçe Komisyonu'nda RTÜK'ün bütçesi görüşülecek.
Sayın Kılıçdaroğlu'na buradan meydan okuyorum. Eğer iddialarınıza güveniyorsanız ve hukuki olduğunu iddia ediyorsanız lütfen gelin, benimle Plan ve Bütçe Komisyonu'nda değerli komisyon üyeleri milletvekillerinin ve medyanın huzurunda bu konuları gündeme getirin, ben de cevabını vereyim."
Nedir bu?.. Bu, Kılıçdaroğlu'na "meydan okuma"dır?.. Bu, "Hodri Meydan" demektir!.. Bu çağrının Türkçe’si, "Erkeksen çık karşıma" demektir!..
"Kendisine güvenmeyen" adam, bunları hiç söyleyebilir mi?..
Zahid Akman, kendisine güveniyor olmalı ki, Kemal Kılıçdaroğlu'na sesleniyor;
"Gel Meclis'e, orada hesaplaşalım!"
Olması gereken de bu değil mi?..
Ama dün ne oldu biliyor musunuz?..

HEM SAVCI, HEM HAKİM, HEM CELLAT!
Zahid Akman, aynen "yazılı açıklama"sında ifade ettiği gibi dün Meclis'e gitti...
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda "RTÜK'ün hesabını ve hakkındaki suçlamaların cevabı"nı vermek üzere konuşmaya başladı ki!..
Aaa, o da ne?..
CHP'li komisyon üyeleri, "koltuklarına raptiye konulmuş gibi" hop oturup, hop kalktılar!..
"Olmaz" dediler;
"Artık RTÜK Başkanlığı yapmaması gereken bir kişi, RTÜK'ü temsilen Komisyon'a gelip de konuşamaz!"
Görüyor musunuz CHP zihniyetini?..
Hem "savcı" olup suçluyorlar,
Hem "hakim" olup idamına karar veriyorlar,
Hem de "cellat" olup, infaz ediyorlar!..
Hani, CHP'lilerin hiç toz kondurmadığı "İstiklâl Mahkemeleri"nde de böyle yaparlarmış ya!..
"Sanığın idamına, şahitlerin bilâhare dinlenmesine!" şeklinde karar verirlermiş ya!..
İşin doğrusu CHP'liler, dünkü tavırlarıyla İstiklâl Mahkemeleri'nin hakimlerini de solladılar!..
Öyle ya... İstiklâl Mahkemeleri, "kararlarını önceden vermiş olsalar" bile, hiç olmazsa "sanığı usûlen dinlemişler" ve kararlarını daha sonra vermişler!..
Ya CHP'lilerin yaptıkları?..
"Zahid Akman'ı dinlemeye", onun "savunması"nı duymaya bile tahammülleri yok!..
Hani "boynuz, kulağı geçer"miş ya, CHP'liler de, "İstiklâl Mahkemeleri'ndeki dedeleri"ni geçtiklerini dün bir defa daha ispatladılar!..
Kim ne derse desin;
CHP'lilerin Zahid Akman'a karşı sürdürdükleri tavır, resmen ve alenen "linç kampanyası" ve "yargısız infaz"dır!..
Ama, şu da var:
Birileri artık ortaya çıkıp, CHP'li kurmayların "hem savcı, hem hakim, hem de cellat" olmadıklarını hatırlatmalı!..
Hiç kimse;
CHP'lilerin, "dövme şehveti"ni tatmin edecekleri birer "kum torbası" değildir!..

ÖNDER SAV NİYE KOMİSYONA GELMEDİ?
Bir adam ki;
"İddialara cevap vereceğim" diye Komisyon'a gelmişse, adam gibi oturup, dinleyeceksin onu!..
Ama CHP'liler ne yaptı;
Kafalarındaki "peşin hüküm"lerin, "önyargı"ların, "tabu"ların yıkılmasından korktular ve "Zahid Akman'ı dinlememek" için salonu terk ettiler!..
Oysa, Zahid Akman'ın "söyleyecek sözü" vardı ki, oraya geldi...
Ya, CHP'li Önder Sav'a ne demeli?..
Biliyorsunuz, Vakit'in ortaya çıkardığı "Vali ile görüşme skandalı"ndan sonra bas bas bağırmış ve "Odamı dinliyorlar!.. Sadece odamı değil, ortam dinlemesi ile CHP'yi de dinliyorlar" diye feveran edip, ortalığı velveleye vermişti!..
Ama, ne oldu sonra?..
Vakit, "telefon görüşmesinin belgeleri"ni yayınlayınca, suratı "patlıcan moru"na dönmüştü...
Ama, "dün" ne olmuş biliyor musunuz?
Önder Sav'ın iddiaları üzerine Meclis'te kurulan ve adına "Telekulak Komisyonu" denilen Araştırma Komisyonu'na, Önder Sav gelmemiş!..
"Yazılı ifade" göndermiş!..
Peki, niye gelmemiş!..
Herhalde gelmeye "yüzü yok"tu!..
Hem, gelip de ne söyleyecekti ki?.. "Ne büyük bir telefon özürlü" olduğunu mu anlatacaktı??
Nasıl savunacaktı kendisini?..
"Aslında beni dinlememişler!..
Ben telefonu açık bırakmışım, onlar da kulak misafiri olmuşlar!" mı diyecekti?..
Uzun lâfın kısası;
Önder Sav “suçlama” yaptı ama, Komisyon’a gelmedi!!! Zahid Akman ise hakkındaki suçlamalara “cevap” vermek üzere geldi ama, CHP’liler kaçtılar!..
Buyurun, “CHP zihniyeti”ni görün!..

CNN TÜRK’E KARASAL YAYIN İZNİ Mİ?
Diyordum kiii!..
Dün gelen bir “son dakika” haberi, “tehlikenin geçtiğini” ve artık “ortalığın süt liman olacağını” düşündürdü bana!..
Hani, merhum Nasreddin Hoca’nın “yorgan gitti, kavga bitti” sözü var ya; dün, işte böyle olay yaşanmış Ankara’da..
Zahid Akman’a “büyük geçmiş olsun”, Aydın Doğan’a da “gözün aydın” diyebileceğimiz haber şu:
“Doğan Grubu ile RTÜK Başkanı Zahid Akman arasında süren kavgayı bitiren imza atıldı.
Başbakan Erdoğan'ın “Doğan Grubu, Zahid Akman'a CNN Türk'e karasal yayın izni verilmediği için saldırıyor” açıklamasından 1 ay sonra, RTÜK'ten sürpriz bir karar çıktı.
Gazeteport adlı internet sitesinin iddiasına göre; RTÜK'ten çıkan karar, daha önce Saadet Partisi’nin kanalı olan TV 5'in karasal yayın hakkının Doğan Grubu tarafından satın alınmasına imkân tanıyor. Doğan Grubu’nun bu işlem için TV 5 kanalına 23 milyon dolar civarında bir ödeme yapacağı öğrenildi. Daha önce Rekabet Kurumu tarafından da onaylanan bu işleme, RTÜK de onay vermiş oldu. Bu işlemin ardından artık CNN Türk de normal anten ile yurt çapında izlenecek. CNN Türk halen sadece Türksat- Digitürk, uydu ve D-Smart'ta izlenebiliyordu.”
İşte bu “son dakika haberi”nden sonra, “tamam” dedim; “Yorgan gitti, kavga bitti!..”
Göreceksiniz;
Bundan sonra, “Aydın Doğan gazeteleri”nin de, “CHP kurmayları”nın da RTÜK Başkanı Zahid Akman’a yönelik “saldırı kampanyaları” son bulacak!..
Öyle ya; “düşman”(!) teslim oldu!..
Teslim olana da saldırılmaz ki!..
Dolayısıyla; kaynağı zaten “parasal” olan bir kavga, “karasal” yayın izninin çıkmasından sonra, bitecek ve göreceksiniz, ortalık “süt liman” olacak!..
Bu da demek oluyor ki;
“Kellesini” isteyen Aydın Doğan ve “Doğan’ın avukatlığını” yapan CHP’lilere; “kelle” yerine “izin” vermeyi tercih eden Zahid Akman, daha fazla “direnemedi!”
Zaten, böyledir bu işler!
“Sakalı” kaptırdın mı, gerisi gelir!..
Yazık!.. Hem de çok yazık!..
===================
Bunları biliyor musunuz?
- Askerlerden bir "telefon" geldiğinde hemen "Hazırol"a geçmesi ile ünlü İTÜ Öğretim Üyesi Prof. Celal Şengör'ün; hem "profesörlük"ten, hem de "şirket üyeliği"nden para aldığını ortaya çıkaran haberimiz üzerine, "koltuğunu tehlikede" görünce alel-acel Amerika'ya mektup yazıp; "AK Parti'yi şikâyet" ettiğini ve "Beni kurtarın" diye yalvardığını!..
- "Cinsel taciz"le suçlanan Hüseyin Üzmez'le ilgili olarak; "Bunları hadım etmeli ve hatta şeylerini kökten kesmeli" diyen Müjde Ar'a; "Bu düşüncende samimi isen, senin de tanıdığın erkeklerinki de kökten kesilmeli" denildiğini ve ayrıca; "Uzun yıllar birlikte yaşadığın iki erkek... Rahmetli Ertem Eğilmez ve müzisyen Atilla Özdemiroğlu ile arandaki yaş farkını söyle" çağrısı yapıldığını!..
- "Ben Doğu Perinçek'in amcası olurum" diyen Demirel'in AP'sinde "genel başkan yardımcılığı" yapan Doğu Perinçek'in babası Sadık Perinçek'in; bir "İtalyan tarihçi"nin, "İslâm'a ve Peygamber Efendimiz'e iftiralarla dolu" bir kitabını Türkçe'ye çevirtip, yayınladığını!..
- "Uyduruk" kelimeler sunup, bunları "öz Türkçe" diye kakalamaya çalışan A.N.Sezer'in, kira depozitosunu "dolar" olarak istediğini, "Türk Lirası"nı aklına bile getirmediğini!..
Biliyor musunuz acep?!?..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi