Mehmet Şeker

Mehmet Şeker

Savulun, Mustafacılar geliyor!

Savulun, Mustafacılar geliyor!

Üstünde İsmet İnönü'nün resmi bulunan kâğıt paraları görünce, nasıl afalladığımı bugün gibi hatırlıyorum. Nasıyani demiştim; bunlar gerçek para mı, yoksa hatıra olsun diye hatır için mi basılmış?

Bir vakitler Amerika'da canı isteyen, kendi resmini bir dolarlık banknotların üstüne bastırabiliyordu.

Yüklü bir bedeli vardı tabii bunun. Parayı bastıran, parasını bastırıyordu.

İsmet İnönü'nünki öyle değilmiş. Düpedüz gerçek paraymış.

Atatürk'ten başka birinin resminin de paralara basılabildiğini gözlerimle görmüştüm.

***

Atatürk Caddesi, Gazi Mustafa Kemal Bulvarı... Gazi Mahallesi, Atatürk Havaalanı, Mustafa Kemal Caddesi... Atatürk Lisesi, Gazi Lisesi, Mustafa Kemal İlköğretim Okulu... Gazi Üniversitesi, Mustafa Kemal Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi... Atakule, Atakent, Ataşehir... Kemal Paşa tatlısı, Atabarı, Atatürk çiçeği...

***

Bu saydıklarımdan rahatsız olduğumu kimse düşünmesin. Paraların üzerine yeniden Atatürk'ün resmini koydurtan kişiyle aynı köydeniz.

Bir ülke için, lider olan kişinin isminin muhtelif yerlere verilmesinden daha doğal ne olabilir?

Paraların üstüne resminin basılması da, heykellerinin dikilmesi de “olması gerekenler” listesindedir şüphesiz.

Hoşlanmayan, rahatsız olan varsa, o paralara el sürmesin.

***

Bir insana en çok yakışan isim, ona annesinin seslendiği isim olsa gerek.

Yine de bugüne kadarki uygulamalarda, “Mustafa” isminin tek başına kullanıldığına şahit olmamıştık.

Hakkında yazılan kitaplarda, çekilen filmlerde, hazırlanan belgesellerde hep o titizliği gördük.

Mustafa Lisesi yok bildiğimiz kadarıyla, Mustafa Üniversitesi yok.

Sanki olmazmış ve laubalilik şeklinde algılanırmış gibi bir önkabul yerleşmiş.

***

İlk defa Can Dündar çektiği belgesele Mustafa ismini verdi.

Onun da başına gelmeyen kalmadı.

Adamı topa tuttular. Linç kültürüyle tanıştırdılar. Fanatizmin ne olduğunu öğrettiler.

***

Hiçbir Kemalist o belgeseli beğenmedi. Hiçbir Atatürkçü de... Kendini tutamayan, filmi henüz seyretmeden eleştiri bombardımanına dahil oluyor.

Dışarıdan bakan biri, filme yönelik eleştiriler karşısında, Can Dündar'ın Atatürk'ü sevmediğini zannedebilir. Tube, tube!

En sert çıkışı Yaşar Nuri Öztürk yaptı. Filmin yasaklanmasını istedi.

Olur beyim! Can Dündar'ı da kurşuna dizip canını çıkaralım mı? İstersen çarmıha gerelim! (Bu muhterem, parti kurup başına geçmiş, ülkeyi yönetmeye talip olmuştu.)

***

Kuyumcu terazisi gibi orijinal bir terazi olsa da, Mustafa Kemal Atatürk'ü kimin ne kadar sevdiğini, beğendiğini, tartabilse...

Bir kefesine Yaşar Nuri Öztürk'ü koyacaksın, bir kefesine Can Dündar'ı.

Sonra filmi beğenenlerden biri mesela Engin Ardıç ile eleştiren saftan Deniz Baykal'ı tartacaksın.

Nasıl bir sonuç çıkar?

***

Can kardeşin filmini beğenenlerin, süreç içinde Mustafacılar diye yeni bir klik oluşturmasından endişe ederim.

Olmaz demeyin, bir yanda Kemalistler, bir yanda Atatürkçüler varken, pekâlâ Mustafacılar ile Gaziciler de çıkabilir.

Körlerin fili tanımlaması gibi, herkes bir yanından tutup çekiştirmiyor mu zaten?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Şeker Arşivi