Hurşit Tolon-Talat Aydemir, yaşları benzemesin, benzemiyor ya!

Hurşit Tolon-Talat Aydemir, yaşları benzemesin, benzemiyor ya!

Türkiye de darbe yapmak Anayasa ve yasalarla suç kabul edilmiş, lakin darbe yapanlar daima kahraman muamelesi görmüş, adeta yaptıkları yanlarına kar kalmış, nadirattan cezalandırılan olmuştur.

Nadir cezalandırılan 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 de darbe girişimi başarısız olan Talat Aydemir, Fethi Gürcan ve arkadaşlarıdır. Darbe girişimlerinin akabinde Talat Aydemir ve Fethi Gürcan, yargılanarak idam edildiler. Harbiye’de okuyan İsmet Solak ve Ali Kırca da dâhil 1459 kişi, Harp Okulundan Ordudan tard edilerek çeşitli cezalara muhatap kılındılar. 27 Mayıs 1960 darbesi ile darağaçlarında tartılan Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Tevfik İleri’nin ve demokrat Partililerin itibarlarının iadesi DP’nin mirası üzerinde iktidar tahtına oturarak saltanat süren S.Demirel’e değil de Merhum Turgut Özal’a nasip oldu. TBMM sinin Menderes ve arkadaşlarına itibar iadesi ile DP’lilerden, demokrasiden, milletimizden ve dahası tarihten özür diledik.

27 Mayıs 1960 darbesi 37 Milli Birlik Komitesi(MBK) üyesinin yaptığı bir demokrasi dışı başkaldırı hareketi olarak görülse de Merhum Menderesin Rusya ile görüşmesi, Okyanus ötesindeki eski ve mecburi efendilerini (!) kızdırmış ve bedel ödettirilmiştir. Bidayette egemen güç 27 Mayıs 1960 ile Menderes’ten, sonra da ordu içerisindeki Türkçülerden, akabinde sosyalistlerden bilahare de İnönü’den kurtulmuş yani bir taşla 5 kuş vurmuştur. İktidara Mutemet addettiği S.Demirel’in gelebilmesi için her türlü zemin ve ortam hazırlanmıştır. 11 Eylül 1980’de yani 12 Eylül darbesinden bir gün önce Demirel’in şu demeci çok calib-i dikkattir: “Allah kahretsin bu Amerika’yı tekerime yine çomak sokmak istiyor.” Evet, İzinle, icazetle iktidara gelip sonrada yerli olmaya çalışmak büyük suç!

Bu süreçte, sosyalist bazı küçük rütbeli subaylar İnönü’yü de Faşist! Sağcı ve Amerikancı kabul ettikleri için yeniden darbe girişiminde bulundular. Talat Aydemir, Fethi Gürcan ve arkadaşları çeşitli illegal hücre çalışmalarının nihayetinde (Alpaslan Türkeş’le de görüştü fakat anlaşamadılar) 22 Şubat 1962 yılında darbe girişiminde bulundu. Başaramadılar. Affedildiler. 21 Mayıs 1963 de yeniden ama yeniden darbe dediler. “Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” darb-ı meseli gereği İnönü bu darbe girişimini akamete uğrattığı gibi, demokrasiden yana tavır koydu.

Talat Aydemir, Fethi Gürcan ve arkadaşları yargılanırken 1459 harp okulu öğrencisi okuldan uzaklaştırıldılar. O günlerde İnönü, “Harbiye’de Harbiyeliler aldatılıyor” mealinde bir demeç verdi. Bu demeç üzerine Memleketlerine gönderilen Harbiye’den uzaklaştırılan öğrenciler Ankara, İzmir ve İstanbul da “Harbiyeli Aldanmaz” yazılı siyah çelenkleri Atatürk anıtına koydular. İstanbul’daki Harbiyelilerin başında o zaman Teğmen rütbesinde olan Hurşit Tolon da vardı. Hakkında dava açıldı fakat bir şey olmadı. Hurşit Tolon, bugün Ergenekon davası sanığı, ne tesadüf! Acaba geçmişte göremedikleri bir hesabı mı görmek istiyorlardı. Yaşları benzemesin!

Şimdi sıkı durun 2000 yılında Harbiye’de bir tören düzenlendi. Talat Aydemir, Fethi Gürcan ve 1459 Harbiyelinin itibarları iade edildi. Sanki 1990 yılında TBMM tarafından iade-i itibar yapılan Menderes ve arkadaşlarına nazire yapılırcasına! Hem de 2 TBMM varmış gibi, 2 icra organı varmış havası verilerek… Bu dikkatlerden kaçan hususu kamuoyunun dikkatine yorumsuz sunuyorum.

Türkiye’de darbeler gürültüsü büyük arkalarında meçhul güçlerin olduğu bir azınlık tarafından yapılmış ve her darbede kendini yaslayacak işbirlikçi bir zemin bulmuştur. Darbe zulmün ve adaletsizliğin tabii hale getirilmesidir. Bir ülkede iç ve dış düşmanlar bellidir, fakat darbeler maskelidir. Gerçek demokrasilerde yönetme hakkı sivil iradenin darbelerde ise meçhullerindir. Darbeler milletin imkânları ile millete düşmanlıktır. Darbelerle hesaplaşabilmek ve darbesiz bir Türkiye darbecilerin yakasına yapışabilecek arkasında kadın, haksız para, zahmetsiz makam kamburu olmayan siyasetçilerle mümkündür. Siyasetçi, kadın, para ve makam denilen güneşin karşısında erimediği sürece millet adamı, eridiği sürece de emperyalistlerin kölesi, çıkarcıların esiri, velhasıl kardan adam olur.

Sahi, Talat Aydemir ve arkadaşlarının TBMM de ki gizli oturum tutanakları 45 yıldır niçin açılmıyor? Bugün Mecliste bulunan partilere CHP; AKP; MHP; DTP; BBP, DSP ve bağımsızlara ve de Meclis Başkanı Sn. Köksal Toptan’a sesleniyorum bu tutanaklar hala niçin gizli? Açmayı düşünmez misiniz? Bu gizli tutanaklar açılmadıkça gizliliklerin üzerindeki sır perdeleri aralanmadıkça demokrasi oyununu oynamaya devam edeceğiz, çocukların evcilik oyunu oynadıkları gibi!

Devlet her türlü tehlikeye karşı kendisini gizli tutanaklarla değil hukukla korur ve cezalandırılmayan her darbe ve o darbenin arka planı bir başka darbenin davetçisidir. Ve hâsılı kelam, darbelerin iyisi, kötüsü bizimkisi, sizin ki si olmaz tüm darbeler kötüdür, kınanmalıdır, kerihtir.

Şu ERGENEKON örgütlenmesi, Talat Aydemirin hesabını görme hareketi olmasın, ne dersiniz? Canım bir de bu zaviyeden bakalım ne zararı olur!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi