Abdullah Büyük

Abdullah Büyük

Tedhiş (Terör)e bir başka açıdan bakış

Tedhiş (Terör)e bir başka açıdan bakış

Sürekli ve sistemli şiddet hareketleri, cinayet vs. gibi faaliyetlerle korku uyandırma, yıldırma ve dehşete düşürmenin diğer adı terördür. Önceleri daha çok anarşi kelimesi kullanılırken, şimdi terör hiç gündemden düşmemektedir.
Kur'an-ı Kerim'de fasid, fesad, müfsid gibi kelimeler genel mânâ olarak yolsuzluk, nifak, karışıklık, bozgunculuk demektir. Hepsini toparlarsak, haddi tecavüz edep zulmetmek mânâsı çıkar. Bozgunculuk ile kan dökme aynı ayette ve peş peşe zikredilmiştir.
Yine Kur'an'ın verdiği haberlere göre, fesad, müfsid veyahut da terör hususunda çarpıcı örnekler verilir:
Terörü, genellikle münâfıkların, ikiyüzlü insanların yapacağı vurgulanırken, suret-i haktan görünenlerin ağızlarının laf yapması, kendilerini şirin göstermesi neticesinde iktidara geldiklerinde ilk işlerinin ekonomiyi, nesli-gençliği bozacağı haberi verilir. Başka ayetlerle, Rabbimizin, fesat çıkaranların işlerini düzeltmeyeceği, sürekli kargaşa içinde olacakları, doğru dürüst konuşan ve iş yapanların "dinsel terör" veya "dinsel terörist" olarak yaftalanacağı bildirilir.
Tüm bu gerçeklerin, hakikatlerin bizlere sunduğu mesaj ise özet olarak, nerede bir haksızlık olursa, orada mutlaka terörün olacağı açıklanır.
Şimdi... Bu ülkede yaşayan bir insan olarak şöyle bir etrafımıza bakarsak, haksızlığın yapılmadığı bir günümüz geçmemektedir. İnsan olarak ister inançlı, ister inançsız olsun, kendisine hak edilmeyen bir şey yapıldığında teröre hemen davetiye çıkartılmış olur.
Meseleye medya kültürü açısından bakarsanız, terör, üç-beş çapulcunun dağlarda veya şehirlerde kaypakça ve sinsice yaptığı silahlı, bombalı olayların failleridir. Bu durum 360 derecelik bir bakış açısını makaslayıp, 10-15 dereceli bir dar açıdan bakmak olur. Zaten sıkıntı ve problem de burada yatıyor. Terör hadisesine 15 derecelik bir açıdan baktığımız müddetçe, terör olayları bitmez. Tıpkı, bataklığın sürekli sivrisinek üretmesi gibidir. Bir taraftan sinekleri öldürürsünüz, diğer taraftan bataklık üretmesine devam eder. Bu ülkede yaşanan terörün bu örnekle çok sıkı bir ilgisi vardır.
Mesela, namaz kıldığından dolayı, ülke kalkınmasına engel görülen bir insanın suçlu görülmesi, görevden uzaklaştırılması bir haksızlıktır. İnancından dolayı bir kadının kapattığı başörtüsünü ülke kalkınmasına engel görerek, o kadına hakaret edilmesi, eğitiminden mahrum bırakılması da bir haksızlıktır. Namazlı niyazlı insanların çalışma ve hizmetlerini görmeyip, ibadet kimliklerine bakarak, onları çağdışı ilan etme veya ülkeyi karanlıklara götürüyorlar iftirasını yapmak, o da haksızlıktır.
Bir zamanlar, tüm yollar Roma'ya çıkar, daha sonra, tüm yollar Moskova'ya çıkar sözleri paralelinde tüm haksızlıklar teröre çıkar sözünü doğurmuştur. Ve şimdi bu sözler acı da olsa fiile, eyleme dönüşmüştür. Tüm haksızlıklar terörü oluşturur.
Ergenekon sanıklarından hangisinin yakasında kravat yoktur? Koskoca bir üniversitenin rektörlüğünü yapmış insanlar, terör suçundan yargılanmıyorlar mı? Giydiği elbisenin rengi kan ve toprak buluşmasından oluşan nice rütbeli subaylar, bugün terörden yargılanmıyorlar mı?
Açalım Allah'ın kitabını ve okuyalım Şuara Sûresi'nin 183. ayetini. Bakalım ne ile karşılaşacağız? Çok açık ve çok net olarak hadise ortaya konulmaktadır: "İnsanların hakkı olan şeyleri kısıtlarsanız, sizi bekleyen tehlike terördür, fesattır, fasitliktir." Bunun başka bir izahı yoktur.
Kendilerinin, Allah'tan hâşâ daha üstün bilgiye sahip olduğunu zanneden zavallılar, bu gerçeği hiçbir zaman kabul etmezler. Etmezler ama karganın gagasının pislikten uzak kalmadığı gibi, bu anlayış, bu dayatmacı mantık ve gerçekleri temsil etmeyen tavır ve sözler devam ettiği müddetçe, bizlerin başı hiçbir zaman terörden azık kalmayacaktır.
Unutmayalım, terörün, teröristin etkisiz hale getirilmesinin çözümü eğitim tezgâhlarıdır. Ülkede, kendilerinden başkalarını etkili ve yetkili görmeyen sözde Cumhuriyetçilerden başlamak üzere, terörün oluşmasına sebep olanları ve teröre kurban gidenleri yola getirecek tek formül, Allah'ın katından gelen vahiyle, ölümsüz gerçeklerle insanları buluşturmaktır.
Eğer denilirse, "Kilise çanları altında yaşayan batı ülkelerinde niçin terör olayları, bizimki kadar olmuyor?", biz de deriz ki: Batı ülkeleri, halkına haksızlık yapmamaya çalışıyor. Hak edenin hakkını veriyor. Halkına zulmeden devleti yöneten Müslüman da olsa, Allah o devlete yardım etmez. Halkına adaletle muamele eden devleti yönetenler gayrimüslim bile olsa, Allah'ın yardımı halkına adaletle muamele edenler içindir. Bir, birbuçuk metrekare kumaş parçasını, ülkenin gerilemesine sebep gösteren zihniyet olduğu müddetçe, daha çok terör olaylarına şahit oluruz. Rabbim, merhametiyle muamele edip, istenmeyen olayları bizlere yaşatmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Büyük Arşivi