Carlos abi bir kenara, şimdi gerçek Roberto Carlos sahnede... İki golün ilk atanı Roberto Carlos, ikinci golde de büyük rol oynadı. Frikikten çektiği şut, direkler arasında gidip geldi ve tıpkı Galatasaray maçındaki gibi tamamlayan Lugano oldu. İlk gol akıl dolu. Yapılışı da, golün oluşumu da mükemmel güzellikteydi. Deivid’in akıl dolu duran top pasını, Roberto Carlos sert ve şık bir vuruşla Fener’in ilk golünü kaydeden oldu... İkinci golü biraz evvelki satırlar arasında geçmiştik zaten...

Aslında hakem Yunus Yıldırım ile yazıya girmek isterdim... Yine de Yıldırım’dan söz etmeden edemeyeceğim! Maçın hemen başında oyuna damgasını vurdu. Edu’nun, Murat Tosun’un ayağına basıp, ceza sahası içinde rakibini düşürmesine nasıl penaltı vermezsin Yunus Yıldırım? Her maç sonrasında hakemleri gündeme getirmenin ne alemi var? Bu penaltıyı vermedin ve oyunun şeklini, şemalini Fenerbahçe’nin lehine çevirdin.

Deivid’i beğendim. Hatasız ve akıllı futbol sergileyendi. Gökhan Gönül de sağ kanat akınlarının kenar ortalarıyla birlikte seyir zevki verdi.

Deivid dedik, Carlos dedik biraz da Gökhan Gönül’den söz ettik. İki buçuk kişilik Fenerbahçe performansı, bu maçın galibini bu şekilde ilan ediyorsa; ortaya konan futbolu her iki takım adına da sorgulamamız gerekir... Temposu bu kadar düşük, üst sıralarda yer almış bir Ankaraspor, geçen haftanın Galatasaray derbisinin farklı galibi Fener. Futbol yok ama skor var diyelim. Sonra da Güiza’yı Aziz Yıldırım’ın ‘Zayi’ ilanı vererek arattığını belirtelim. Geldiğinden beri hep koşuyor. Katettiği kilometreleri üst üste koyarsak Madrid’e az bir zaman kaldı... Ne zaman gol atacak, ne zaman bizi tribünlerde ayağa kaldırıp alkış tutturacak hala beklemekteyiz...