Cemal Nar

Cemal Nar

Aynı Korkular: Malezya Endenozya Türkiye

Aynı Korkular: Malezya Endenozya Türkiye

Hatırlar mısınız, laikçileri bir zaman da Endenozya korkusu sarmıştı. Allah Teâlâ’dan korkmayanların böyle bir yığın anlamsız korkuları olur elbette. Bunu yaşayacaklar çaresiz.

Televizyonda bir oturuma konuk olan Altemur Kılıç, “Her gece başını yatağa korkuyla koyduğunu ve rahat uyuyamadığını, ülkeyi sizin gördüğünüz gibi rahat görmediğini, keşke görse de şöyle rahat bir uyku uyuyabilse temennisini” dile getirmişti. Şaka yapmıyordu herhalde…

Bu korkuda, çok kimsenin İstiklal Mahkemelerindeki yaptıkları yüzünden “cellat” dediği babası Kılıç Ali’nin etkisi var mıdır bilmem, ama bu açıdan korkuyorsa boşuna. Çünkü İslam’da “kimse kimsenin suçunu yüklenmez,” babanın suçu da oğuldan sorulmaz. Bu ilkeyi batı da aldı İslam’dan. Şimdi “suçun şahsîliği” her yerde geçerli.(!)

(“Oğlunu – babanı getirmezsen işkence görmeye devam edersin” diye anası ağlatılanlar, hele siz şimdilik sesinizi çıkarmayın bakalım.)

Her neyse, sanırım şimdi de o kesimi Endenozya korkusu saracak. Neden mi? Bakın şu habere:

“Endonezya Ulema Konseyi Batı'yı endişelendiriyor. Endonezya'da Ulema Konseyi, merkezini büyük bir caminin alt katından başkent Cakarta'da bir gökdelene taşıdı.

Ulema Konseyi (MUI), 1975'te Suharto tarafından, İslami örgütleri kontrol altında tutmak için kurulmuştu. Ama Konsey, yaklaşık 30 yıl iktidarda kalan Suharto'dan sonra, giderek gücünü arttırdı ve bir siyasi bir güç haline gelmeyi başardı.

Endonezya genelinde teşkilatlanan Ulema Konseyi, İslami çalışmalarına devam ediyor. En son siyasi başarısını, bu yaz gerçekleştirdi. Konsey, Hz. Muhammed'i son peygamber olarak tanımayan Ahmediye mezhebinin yasaklanması konusunda hükümeti ikna etti.

Konseyin, ülke içinde bir siyasi güç haline gelmesi, başta ABD olmak üzere Batı'yı telaşlandırıyor. The Herald Tribune'nin haberine göre, dini çoğulculuğu savunan Amerikan ve Endonezya sivil toplum örgütü LibForAll Vakfı'nın kurucusu Holland Taylor, "İslamcılar, İslami gündemi destekleyen operasyonları için MUI'yi başlıca üs olarak kullanıyorlar " şeklinde konuşuyor. Gazetenin haberine göre, konsey üyelerinin başlıca amacı da, laik Endonezya'da İslam Hukuku'nu hâkim kılmak.

Endonezya Parlamentosu'nda Ulema Konseyi ve müttefiklerinin çalışmaları ile pornografi karşıtı bir yasa çıkartıldı, ancak muhaliflerin protesto gösterileri ve baskılar üzerine yasada geri adım da atıldı.

Ulema Konseyi'nin Endonezya'yı Sudan'a dönüştürmekte olduğu iddialarına karşı çıkan Cakarta'daki Uluslararası Kriz Grubu direktörü Sidney Jones ise "Böyle olduğunu düşünmüyorum. Çünkü başka birçok dengeleyici kuvvet var" diyor.

Ulema Konseyi, Endonezya'daki Müslüman örgütleri bir çatı altında topluyor. Hükümete dini konularda danışmanlık yapıyor, fetvalar yayınlıyor, Müslümanlara dini bilgiler veriyor. Konseyin fetvalarının bağlayıcılığı yok.

Ulema Konseyi'nin başkan yardımcısı Maruf Amin, modern bir teşkilat olduklarını belirtiyor. 'Dünya'da en fazla Müslüman nüfusun yaşadığı Endonezya'da, 60'tan fazla İslami grubu temsil ediyoruz' diyen Amin, görevlerinin, ülkede Müslüman halkın düşüncelerini hükümete aktarmak ve İslam toplumunu da inançlarını bozabilecek kötü etkilerden korumak olduğunun altını çiziyor.

Bazı gruplar, konseyin son yıllarda daha radikal olmaya başladığını iddia ediyorlar. Cakarta'daki Şerif Hidayatullah İslam Üniversitesi'nden Azyumardi Azra, "Konseyin uzun yıllar ılımlı bir tarihi var, ancak son zamanlarda sertlik yanlıların etkileri görülüyor. Liderlerine bir temsil örgütü olarak kalmaları gerektiğini söylüyorum. Aralarına sertlik yanlılarının sızdığının farkında olmalılar" görüşünde.

Amerikan gazetesine göre, son yıllarda Ulema Konseyi'nde radikallerin seslerinin daha fazla çıkmasının sebebi, Endonezya'da gelişmekte olan demokrasi. Dini liderler, Suharto döneminde görüşlerini açıkça belirtemiyorlardı fakat demokratik bir sistemde herkes görüşünü daha kolaylıkla ifade edebiliyor.

Batılı gözlemcilere göre, Ulema Konseyi'nin gücünün artmasının bir sebebi de artan bütçe gelirleri. Hükümetten para desteği görmesinin yanı sıra, ayrıca ülkede ilaç ve gıdaya helal etiketi vermekte tek yetkili kurul olduğu için, bundan da ek bir gelir elde ediyor. Ayrıca son dönem, İslami bankacılıkta da faaliyet gösteriyor. Gelirlerinin artması ile Ulema Konseyi, ofislerinin bulunacağı yeni bir gökdelen satın aldı.

Yabancı uzmanlara göre, Ulema Konseyi, Devlet Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono ile olan yakın ilişkisinden de istifade ediyor. Bambang Yudhoyono, ılımlı olarak biliniyor.

The Herald Tribune gazetesi, Devlet Başkanı Bambang Yudhoyono'nun, gelecek sene yapılacak seçimlerde Müslümanların oyunu alabilmek için Ulema Konseyi'ne destek verdiğini öne sürdü. Yudhoyono, 2004'te devlet başkanlığı seçimlerine katıldığında, kendisine İslami siyasi partiler koalisyonu destek vermişti.”

Haberi okuyunca kendimi Türkiye’de hissettim. Benzer duygu ve düşünceleri aynen yaşıyoruz değil mi?

Hastalık aynı olunca, belirtiler de aynı olacak haliyle. Tedavi de üç aşağı beş yukarı aynı olacak. Onun için bizim laikçiler ve babaları, bizdeki benzer uygulamalara oralarda da karşı çıkıyor ve buradan oralara destek veriyorlar. Kim bilir, kaç aydınımız (!) kaç uyarı mektubu yazmıştır oralara?!..

Dikkatinizi çekmiştir; Ulema Konseyi (MUI), Müslümanları temsilen hükümetle iyi ilişkiler kuruyor, onlara bazı kötülükleri önlemede yardımcı oluyor, demokrasinin imkânlarından ve Müslümanların gelişen ticari faaliyetlerinden gittikçe büyüyor ve etkili oluyor. Bu ise yerli laikleri ve onları destekleyen batılı yabancıları endişelendiriyor, korkutuyor. Çünkü onlar dini siyasete alet ediyorlar. Amaçları İslam devleti kurmaktır. Müslümanların temiz inançlarını istismar ediyorlar. Takiyye yaparak demokrasiyi araç olarak kullanıyorlar. Bazı saflar da bunlara kanıyor…

Sanırsınız orası sanki Türkiye!...

Türkiye’de de bazılarının endişeleri var ve “bu endişeleri gider” diye iktidara nasıl baskılar yaptıklarını biliyoruz. Aynı baskılar demek orada da yaşanıyor. Bu ne demektir?

Demesi şu; küresel - evrensel bir komplo ile karşı karşıyadır İslam dünyası. Batıdan kaynaklanan ve farkında olanıyla olmayanıyla yerli işbirlikçilerle desteklenen bir komplo…

Bu komployu yine İslam âlimleri ve düşünürleri yok edecektir inşallah. Müslümanların yapacakları ise, İslam’ı bilen ve yaşayan bu âlimleri, çağın “ulu’l emir”leri kabul ederek onları dinlemeleri ve itaat etmeleridir.

Bu Allah Teâlâ’nın kesin bir emridir inananlara. (Nisa, 59.)

Varsın yabancılar “biat kültürü” diye bize gülsünler. Onlara burada yayınlanan “Son Gülen” yazımızı hatırlatarak dua etmekten başka elimizden ne gelir?

Söylesinler, varsa, elimizden geleni asla esirgemeyiz…

http://www.kokludegisim.com/index.php?habertur=117&text=1685&t=Endonezya%20Ulema%20Konseyi%20Bat%FD'y%FD%20endi%FEelendiriyor

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi