Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Dağ ne kadar yüksek olsa da...

Dağ ne kadar yüksek olsa da...

Kurumlara bir önerim var: Pardus kullanın. Pardus yenilendi..
Sadece kullanmayın, üyelerinize eğitim verin.. Pardus kullanmaya teşvik edin..
TÜBİTAK, kamu kuruluşlarında ve KOBİ'lerde kurulu bilgisayarların ulusal yazılım Pardus İşletim Sistemi ile çalıştırılması için “Güç Ortaklığı” projesini başlattı. Ayrıntılı bilgi TÜBİTAK’ın internet sitesinde ve www.ozgurlukicin.com’da..
Bu arada, Başbakan’ın youtube’a siz de girin sözlerinden sonra internet siteleri, youtube’a nasıl girileceğini yayınlamaya başladılar..
Yasalar ve yargıçlar ne kadar haşin olursa olsun, internet dünyasında onların üzerinden geçen bir yol mutlaka vardır..
Açık söyleyeyim, bu genç yazılımcılar, bu yasaları hazırlayanlardan daha zeki ve daha hızlılar..
Sanal dünya, siyasal gerçeklerin önünde koşuyor..
Gerçek dünyanın yasakçı ağa babalarının neler yapabileceklerini öngörüyor ve daha işin başında onların yapacaklarını nasıl aşacaklarının hesabını yapıyor..
Siz bu sitelere girişi yasaklayabilirsiniz ama, bir içerik linki ile sizin yasalarınız sanal dünyanın duvarlarına çarpıp paramparça olacaktır..
Gerçek dünyanın politik aktörleri, bu içerikleri sildirebilirler.. O zaman da siz silme tuşuna bastığınız anda, o içeriği kopyalayarak yayınlayan bir başka merkez olduğunu unutmayın..
Hatta siz yanlışlıkla ya da içerik değişikliği ihtiyacı duyduğunuz ya da hosting parasını ödemediğiniz için bu veriler silinse bile verileriniz o merkez tarafından kaydedilecek ve yayınlanacaktır..
Yani yasakçıların hiçbir şansı yok..
İnternet ana omurgasını kapatsanız bile insanlar uydu bağlantısı ile yine ulaşacaktır bilgi kaynağına.. Ya da GSM’ler ne güne duruyor.. Masa üstü telefonlarla da bilgi kaynağına ulaşmak mümkün..
Bir internet sitesi var, akademisyenler için referans üretiyor. Bir başkası içerik sunuyor..
İnternet ortamında kriptolu haberleşme artık o kadar kolay ki.. Çocuklar ve buna ihtiyaç duymayan profesyoneller bilmese de hackerlerın bu alemde yapamayacakları bir şey yok..
Bakın Başbakan nasıl youtube’a giriyormuş: www.youtube.com adresini explorer’a yazdığınızda karşınıza, “Erişimi mahkeme kararıyla engellenmiştir” yazısının bulunduğu koca bir beyaz sayfa çıkıyor. Ancak explorer’a www.vtunnel.com yazarsanız durum değişiyor. www.vtunnel.com adresini yazdıktan sonra karşınıza çıkan arama motoruna www.youtube.com yazın, bakın youtube karşınızda. Vtunnel.com’un içerik linkiyle yayınlanan youtube.com aynı hız ve sıcaklıkta internette emrinize amade. Ya da yasa ve yargıyı by-pass etmek için antisansur.com’u deneyebilirsiniz.. Yasalar ve yargı engellerinin sanal ortamdaki koruyucu zırhı, mızrak karşısında bir örümcek ağı mesabesindedir..
İnternete karşı yasakçı bir anlayışla saldırıya geçenler, yel değirmenine karşı saldırıya geçen Don Kişot’tan daha ciddi bir iş peşinde değiller. Yasaklara yardım edenlerin yaptıkları da Şanso Pansa’lık!
Şeytanın varlığı nasıl bir realite ve ona karşı manevi bir korunma dışında korunmaya sahip değilsek, internet de öyle. Ve biz interneti doğru kullanarak bu konuda birçok kazanım elde edebiliriz. Yani internet tek başına şeytani bir aygıt değil.. O bir iletişim ve bilişim aracı. Sizi ışık hızına ulaştırıyor. O zaman bu konuda umutla korku arasında bir yerde durmalı ve yüzümüzü umuda dönmeliyiz.. O zaman bu işten kazançlı çıkarız.
İnternetten kaçarak değil, onu doğru ve etkin kullanarak onun zararlarına karşı bir savunma mekanizması oluşturabiliriz.. Kuşkusuz bu işler yapanın yanına kâr kalmamalı. Elbette uluslararası sanal bir yargı ve denetime de ihtiyaç var.. Ama bu işi abartmamak gerek..
Zaten kaçabileceğiniz bir şey değil artık internet.. e-devlet, e-okul, e-iş projeleri ve media ile internet hayatımıza girdi.. Geri dönüş de yok.. O zaman şikâyet etmek yerine çözüm üretmeliyiz..
Hadi kızlar yazılım kurslarına!.. Sıradan kullanıcılar değil, uzman programcılar ve bilgi üreticileri, yöneticileri olmamız gerekiyor.. Ve bu konuda uzmanlaşmak için yapacağınız yatırım, bir büfe yatırımı ya da dokuma tezgahı yatırımından daha az..
İnternet, hayatımızı radikal şekilde değiştirecek.. Siyaset bu süreçten etkilenecek..
İnternetin faydaları, çocuk pornosu ve Atatürk’ü koruma çabalarından daha önemli ve öte şeyler..
Keşke bizim sermayedarlar da artık bu konuya yatırım yapsalar.. İçerik sağlayıcı, içerik sunucu, program yazılımı gibi alanlarda bir şeyler yapsalar..
İnternet darbecilerin de işini zorlaştırıyor. Resmi ideoloji ve resmi tarihi de zorluyor. Resmi din algısını yerle bir ediyor..
Türkiye bir garip ülke. Dünyanın en şanslı ülkelerinden birinde yaşıyoruz, ama bir national database’imiz yok. Hostinglerimiz bile dışarıda. Youtube yasağını tartışıyoruz hâlâ. Entegre bir yazılım üssümüz, yazılım marketimiz, simülasyon merkezimiz bile yok. Abuk subuk tekno parklara çuvalla para ödüyoruz, ama hâlâ bir master plana sahip değiliz.
Kamu e devlet- e-belediyecilik gibi giderek bir HW, SW, bilgi çöplüğüne dönüyor.. Yüzde bir diyeceğim ama abartılı bulunacak, onda bir maliyetle on katı daha hız ve etkinlikte, etkin kapasiteye sahip projeler üretebiliriz ama ihale açarak e’leşmeye çalışıyoruz..
Hâlâ Pendik projesi ve Eskişehir projeleri hayata geçirilebilmiş değil.. El insaf. Sebeblerine bakarsanız öyle komik bahaneler ki!
Bu ülkede başbakan bile, yasal engelleri sanal yöntemlerle aşmak zorunda kalıyorsa, peki sizce biz nerede, ne zaman, nasıl bir yanlış yaptık ve nereden başlamalıyız bu yanlışı düzeltmeye?.
Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi