İbrahim Karagül

İbrahim Karagül

İran'da sevinç, İsrail'de panik!

İran'da sevinç, İsrail'de panik!

CIA, FBI, NSA gibi temel istihbarat teşkilatlarının yanı sıra Kara, Hava, Deniz hatta Sahil Güvenlik istihbaratını da katarsak, 16 değişik istihbarat teşkilatının ortak kararı İran'ın nükleer bomba yapmaktan vazgeçtiği yönündeymiş! Usame Bin Ladin'i bulamayan, Irak işgali öncesi internetten topladığı “istihbarat dosyaları” ile dünyayı avutan anlı şanlı teşkilatlar bu sefer gerçeği görmüş! Tahran nükleer silahlar yapıyormuş ama 2003 yılında dünya baskı yapınca vazgeçmiş!

Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, İran'ın 2003'ten önce de böyle bir çalışması olmadığını söylüyor. ABD istihbarat raporundan sonra dünyada İran'ın nükleer silah ürettiğine inanan tek ülke kaldı, o da İsrail. Kendi nükleer gücünün tartışmaya açılmasına bile tahammül edemeyen İsrail İran'ın atom bombası yapmasının yakın olduğuna inanıyor.

Hangisi doğru acaba? İran'ın resmi tezleri ABD istihbaratı tarafından savunulur oldu. İstihbarat mı doğru, yoksa başka bir şey mi var o da belli değil. O zaman bugüne kadar çıkarılan onca gürültünün sebebi neydi? Yine yalanlar üzerine mi dünya harekete geçiriliyordu? Ya da İran'ın gerçekten böyle bir amacı yok mu, hiç olmadı mı? Bence bütün bu soruların cevabını verirken sabırlı olmakta yarar var.

Görüntü şu: Rapor, ABD yönetimine indirilen dev bir darbe oldu. Bush yönetimi, İran'a müdahaleyi içeren askeri seçeneği masadan kaldırdı. İran'da büyük sevinç uyandırdı. Dünya İran tezlerini kabul etme aşamasına geldi ve Tahran nükleer mücadeleyi kazandı. Aynı rapor, İsrail'de büyük paniğe neden oldu. İsrail istihbaratının telkinleri ABD istihbaratını ikna edemedi. Hatta ABD istihbaratı İsrail istihbaratına rezerv koydu. Aynı anlaşmazlık Ehud Olmert yönetimiyle George Bush yönetimi arasında da mevcut. Böyle devam ederse ABD ile İsrail arasında ciddi bir siyasi kriz yaşanacak. Bu yüzden İran'da sevinç, İsrail'de panik var….

Bunların gerçek olduğunu düşünelim. Bölgede derin değişimler yaşanacak demektir. Bu mümkün mü? Bu aşamada mümkün olduğunu sanmıyorum. Önemli gelişmeler elbette var. Sünni Arapları bir araya getirme çabası, Annapolis zirvesiyle Filistin meselesinde yumuşama sinyalleri, Kuzey Irak-Türkiye arasında benzer bir yumuşama süreci, Irak'ta çatışmaların kısmen azalması, Lübnan krizinin sona erdirilmesine yönelik ortak çabalar ve genel anlamda bölgesel düzeyde diplomasinin askeri seçeneğin önüne geçmesi gibi. Ama bunların sonuç doğuracağına ilişkin erken beklenti yanlış yorumlara yol açabilir. Erken sevinç ve erken endişe bu bölgede hep yanlış sonuçlara yol açtı çünkü.

Şimdi biraz daha detay verelim: Bush, İsrail Başbakanı Olmert'e Annapolis zirvesinden önce söz konusu istihbarat raporu hakkında bilgi vermiş. 26 ve 28 Kasım'da yaptıkları görüşmelerde raporu tartışmışlar. İran'ı öncelikli tehdit gören, gücünün sınırlanmasını isteyen, bu yönde ABD'nin gücünü kullanmaya çalışan İsrail'i rahatsız edecek bir durum var ortada. En azından görünüşte. Arka planda ne tür şeyler konuşuldu, bilmek mümkün değil. İsrail basını, en büyük dostları'nı kaybetmekle yüz yüze olduklarını duyuruyor. Bunun, İsrail kamuoyunu bazı tavizlere razı etme amacına yönelik olması ihtimal dahilinde. 9 Ocak'ta İsrail'e gidecek olan Bush'un ziyaretini dikkatle izlemek lazım.

ABD, Filistin-İsrail sorunu çözülmeden Irak'ta zafer kazanılamayacağını, İran'a saldırının mümkün olmadığını ve on kat daha büyük felaketle sonuçlanacağını çok iyi biliyor. Öyleyse, İran'a sıra gelmeden önce yapacağı şeyler var ve şu an onların peşinde. İsrail'e sadece biraz sabretmek kalıyor.

Dikkatimi çeken bir başka nokta daha var: 16 tane istihbarat teşkilatının ortak kanaati tek bir kişiye dayandırılıyor. 7 Şubat 2007'de İstanbul'a gelen ve ortadan kaybolan İranlı general Ali Rıza Asgeri'ye… Adam İstanbul'da, Taksim'de kaçırıldı ya da kaçtı. Kaçırıldı mı, CIA ile işbirliği mi yaptı kesinleşmedi. İran'da önemli görevlerde bulunan Asgeri'nin nükleer sırları ifşa ettiği öne sürülüyor.

ABD'nin son raporu Asgeri'den alınan bilgilere dayanıyorsa, pek ciddiye almamak lazım. Çünkü, kısa vadeli hedeflere ulaştıklarında yeni ve tam tersi bir istihbarat raporu daha çıkabilir ortaya.

Bence ortada bir istihbarat raporu yok. Sadece konjonktürel bir politik yaklaşım, istihbarat üzerinden pazarlanıyor. Hepsi bu. İran'daki sevinç de, İsrail'deki panik de pek inandırıcı değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İbrahim Karagül Arşivi