İkisi de bastı gaza....

İkisi de bastı gaza....

İlk yarının son haftasında zirveden düşen Galatasaray, Rizespor’a adeta gol olup yağdı.. 5-2’lik skor, “hentbol” neticelerini aratmayacak cinstendi..
Beşiktaş aşağı kalır mı?.. 0 da gitti Konyaspor gibi ilk yarıda iz bırakan, ses getiren, bir takımı 2-1’le geçti..
Evet, İstanbul’un 2 ekibi de Anadolu’da kazandı.. Bir başka ifadeyle ikisi de deplasman filan dinlemedi.. Sezonun ikinci yarısının ilk müsabakalarında zirveden kopmamak için var güçlerini kullandılar..
Maç öncesi hangi Galatasaraylıya; “Rize’ye 5 gol atabilir mi Galatasaray” diye sorsanız, %1 bile “evet” cevabı alamazsınız!..
Fakat, Galatasaray hesapları alt üst etti.. Nonda gibi kıvrak ve sprinter bir futbolcuya sahip olmanın keyfini yaşadı..
Ve işte bu Nonda, Rizespor ağlarına tam 3 gol bıraktı..
Müsabakaya hızlı başlayan taraf Galatasaray oldu.. Henüz 5. dakikada Nonda’nın golüyle öne geçti Sarı-Kırmızılı ekip!.. Ardından Altan’ın golüyle Rizespor dengeyi sağladı.. Ancak bu kısa sürdü, Servet kafayla bir kere daha Rize ağlarını gördü.. Servet topu Rizespor kalesine gönderdiğinde dakikalar 42’yi gösteriyordu..
Ve ardından maçın “kırılma anı” geldi, yani 45. dakika..
0 dakikada Arda’dan ince bir pas ve Nonda’dan bir gol daha..
İşte bu golle Rizespor’un işi bitti..
İkinci yarı ise Galatasaray’ın gol şovu devam etti.. 51’de Arda, 77’de Nonda’nın hat-trick’iyle Galatasaray oyunu 5’ledi.. Zafer Biryol’dan da Rize adına bir gol geldi ve durum 5-2 oldu.. Maç da bu skorla bitti..
Saffet Susiç’in Rizespor’u aslında iyi bir ekip.. Ve bu maçta da aslında fena değillerdi.. İkinci golü yiyene kadar da Galatasaray’la başabaş bir oyun sergilediler.. Ama ellerinde bir Nonda yoktu..
Evet, Rize takımında bir Arda, bir Mehmet Topal, Servet ve Barış gibi ayaklar bulunmuyordu.. Zaten, Saffet Susiç de maç sonu realist bir yaklaşımda bulundu... “Duran toplardan 3 gol yersek bu sonuç normaldir” dedi Susiç!.. Ve devam etti; “Bu maç bize umarım iyi bir ders olmuştur!..
Son söz; “Rize önünde Galatasaray’dan patinaj bekleyenlerin hevesleri kursaklarında kaldı..”
***
Beşiktaş Konyaspor’u 90’da vurdu.. Konya müsabakası Karakartal açısından çok zor deplasmandı.. Maçın kora kor geçeceğini söyleyenlerin sayısı oldukça fazlaydı..
İlk yarının 14. dakikasında Sedat, Yeşil-Beyazlı takımın golünü attı.. Bu golde kaleci Rüştü’nün muazzam hatası vardı..
Ve devre de Konyaspor’un 1-0 üstünlüğünde geçti..
Unutmadan söyleyeyim; Konya takımı her an ikinci golü de bulabilirdi.. Ama futbol oyunu kısmet oyunudur.. İyi oynayana, daha fazla gol kaçırana değil, topu 7.32 x 2.44’lük kaleden içeri sokana puan veriliyor.. Nitekim bu maçta da böyle oldu..
Konyaspor iyi oynadı ama Beşiktaş tecrübesiyle maçı kopardı..
Tecrübe çok önemli.. Klâs futbolcu, başka bir deyişle “kaliteli topçu” böyle maçlarda ortaya çıkıyor.. İşte Tello.. İşte Bobo.. İşte Nobre.. Gitti denilen maçı kurtaran isimler oldular..
Dakika 90+bilmem kaç.. Beşiktaş ve Konyasporlu taraftarlar “Ne şiş yandı, ne kebap” misali, tam da “Yenemedik ama yenilmedik de” derken, sahneye Şilili “Rodrigo Alvaro Tello” çıkıyor ve her zamanki uzun şandellerinden birini daha yapıyor.. Fırsatçı Bobo, önce topu göğsünde yumuşatıp ardından Nobre’yi görüyor.. İşin ilginç yanı; Nobre de maça adapte olamamış!.. Nasıl olsun?.. Henüz 5 dakika önce Delgado’nun yerine girmiş oyuna.. Ama Nobre, Nobre işte!.. Ne kadar dağınık, ne kadar aklı karışık ve ne kadar da formsuz olursa olsun, o bir Brezilyalı.. Topa nerede ve nasıl vurulacağını bilir..
Uzatmayalım, Bobo’nun indirdiği topa öyle bir çaktı ki Nobre, kaleci 0ğuzhan öylece kaldı..
Beşiktaş büyük iş becerdi.. Konya gibi zor deplasmanda 1-0 mağlup durumdan maçı 2-1’e çevirmek gerçekten kolay değil..
Ertuğrul Sağlam futbolcularına hırs aşılamış..
Kazanma azmini enjekte etmiş..
Son dakika golüyle yakalanan galibiyetin başka izahı yok..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi