Cemal Nar

Cemal Nar

“Vatan Sağolsun Demeyeceğim”

“Vatan Sağolsun Demeyeceğim”

Diyarbakır’da şehit olan er İsmail Uygun’un acılı annesi böyle diyor: “Vatan sağolson demeyeceğim.”

Bunu bir anne diyor. Bir şehit annesi…

Evladını yitiren Sultan Uygun, önce torunu Beyza’ya sarılıp ağıtlar yaktı sonra yüreğindeki acıyı kelimelere döktü:

"Oğlumun komutanı, namaz kıldığı için tepki gösteriyormuş. Onun gibi diğer kısa dönem askerler masa başında otururken 3 aylık er olan İsmail'im günde 7 saat nöbet tutuyormuş. Oğlum komutanına söyleyemiyordu ama bunları telefonda bize söylüyordu.

Komutanı oğluma gıcık kapmış. Hep bizim gibi insanların çocukları şehit düşüyor. Hiç gördünüz mü 'oğlum şehit oldu' diye ağlayan eli yüzü boyalı bir anne? Göremezsiniz.

Ahmet Türk kameralar önünde zafer işareti yapıyor kimse bir şey diyemiyor. O yüzden “vatan sağ olsun” demeyeceğim." (*)

Bu bir anne feryadıdır. Bir şehit annesi feryadı. Ta arşa çıkan, perdesiz olarak Allah Teâlâ’ya ulaşan bir sestir bu!

Bu sesten korkmak gerek.

Bu sesi ciddiye almak gerek.

Ben bu sesi ciddiye aldım ve bu yazıyı yazdım. Ama o günün ilk darbesinin verdiği acıyla yanlış anlaşılmasın diye bekledim. Bekledim ki işin duygusal yanı gitsin ve hem bendeniz, hem de milletim ve yöneticiler daha makul olarak düşünelim. Düşünelim ve bir çözüm bulalım için bu günü bekledim.

Şimdi biraz daha hissilikten öte makul olabiliriz inşallah.

Ne diyor bu anne?

“Oğlumun komutanı, namaz kıldığı için tepki gösteriyormuş” diyor.

“Onun gibi diğer kısa dönem askerler masa başında otururken 3 aylık er olan İsmail'im günde 7 saat nöbet tutuyormuş” diyor.

Biz bunları bilmiyoruz, ama ordu ciddiye almalı bu ifadeleri. Almalı ve soruşturmalı. Neticeyi hem anneye, hem de basın yoluyla kamuoyuna, aziz halkımıza bildirmeli.

Sadece ordu mu? Kulağının üstüne yatmamalı tüm yetkililer. Çünkü bazı şeylerin şüyuu vukuundan beterdir.

Bir hayli zaman önce Samanyolu Tv.deki bir programda Hasan Köni de söyledi Toktamış Ateş’in açılan gözleri önünde; “ne Şişliden, ne sanayici çocuklarından, ne iş dünyasından, ne rütbeli asker, ne üst düzey bürokrat, ne bakan ve milletvekili evladından bir şehit cenazesi gelmedi, millet bunu görüyor” diye.

Şehitler hep ya kırsal kesimden, ya Anadolu şehirlerinden, ya da Büyükşehir varoşlarından çıkıyor. Şehit babaları şalvarlı, sakallı, ya da fakir fukara kılık kıyafetli erkekler genellikle. Şehit anaları ise başörtülü, uzun etekli veya şalvarlı kadınlar. Şehir cenazelerindeki manzaralar da, medyadaki gözlemler de bunu doğruluyor.

Nasıl oluyor bu?

Nasıl oluyor da hep böyle denk geliyor?

Bir sürü kuşkular, endişeler, korkular var…

Bunlar ciddiye alınmalı ve gerekli açıklamalar yapılmalı diye düşünüyoruz.

Bu kuşku böyle devam ederse, yarın şehit babaları güvenlerini yitirebilirler devlete.

Cenazelerinde tören istemeyebilirler belki de.

Küsebilirler devlete, askere ve cenazelerine katılmalarını istemeyebilirler.

Bunlar çok kötü şeyler. Gerçekleşmesi acı verici işler. Temenni edilmez şeyler bunlar. Ama kuşkular acıları daha da büyütüyor, sabırlar güneş vurmuş kar gibi giderek eriyip bitiyor, iş kırılmalara kadar gidiyor yavaş yavaş maalesef.

Onun için diyoruz “asker milletin sesine kulak vermeli” diye. Ordu insanları ve medyayı keyfince ayırmamalı. Milletin inancına, ibadetine, örf ve adetine saygılı olmalı ve hiç karışmamalı. Her zaman dile getirdikleri çağdaş düşünce ve özde laiklik de bunu gerektirmez mi?

Asker kendilerine “şehit” hediye eden bu mübarek annelere hürmet etmeli değil mi? Onları, yavrusunun yemin törenine “başları örtülü” diye almama keyfiliğinden vazgeçmeli değil mi?

Değilse değer verdiği nereden anlaşılır ki!

Ana kuzularına ihtimam göstermeli ordu.

Benim de öteden beri kafama takılan bazı uygulamalar var. Milletin çocuklarını alıyorlar, sadece vatan hizmetinde değil, mesela ordu evlerinde “garsonluk” yaptırıyorlar. Buna hakları var mı?

Doğrusu bilemiyorum.

Eğer hakları yoksa bu, devlet aracını özel işlerinde kullanmak gibi bir suç olmaz mı? Bilemiyorum.

Ama hiç hoşuma gitmiyor.

Benim üniversite mezunu oğlum, neden ordu evinde komutanın eşi, oğlu, kızı da olsa sivillere garsonluk yapacak? Neden onlara hizmetçilik edecek? Hem de bedava!

Bu benim içime sinmiyor…

Bu gibi özel hizmetlerle askerliğin ne alakası olabilir, anlamıyorum.

Ben, evladıma askerlik boyunca saygılı davranılmasını ve değer verilmesini istiyorum.

Ben onu vatan hizmetine gönderdim.

Askerlerin eşine, evladına hizmetçilik yapsın diye değil…

____________
(*)http://www.bugun.com.tr/haber_detay.asp?haberID=46528

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi