M. Şevket Eygi

M. Şevket Eygi

İmanı Korumak

İmanı Korumak

BİR Müslüman için en büyük felaket imanını kaybetmektir. İmanını kaybeden ebedî, sonsuz bir zarara uğramış olur. İman nasıl kaybedilir?

1. Sözlü veya yazılı olarak İslâm’ın asıllarından, temellerinden, zarurî hükümlerinden birini inkâr etmek. İmanın şartlarını, namazı, orucu, tesettürü, zekatı, haccı inkar eden imanını yitirmiş, küfre sapmış, irtidat etmiş, mürted olmuş olur.

2. İslâm’ın yücelttiği bir değeri, şeyi tahkir eden kişi imanını yitirir.

3. İslâm’ın tahkir edilmesini istediği bir değeri ve şeyi yücelten, uygulayan da imanını yitirir.

4. Peygamberimizin mütevatir hadislerini, kesin emirlerini inkâr edenin imanına zarar gelir.

5. İslâm’ın haram kıldığı şeyleri, işleri, inanç ve düşünceleri helal kabul edenin imanı tehlikededir.

6. Tevhid de haktır, teslis de haktır demek imana aykırıdır.

7. İslâm’dan başka hak dinler vardır. Onların bağlıları da ehl-i necat ve ehl-i Cennet’tir diyenlerin tecdid-i iman ve nikah etmesi gerekir.

8. ABD’de öldürülen bir sapık “Kur’ân’ın Tevbe suresinin son iki ayeti Kutsal Kitabın metnine sonradan ilave edilmiştir” demişti. Bu da küfür sözüdür.

9. Mü’min bir kimseye kafir diyenin kafir olacağı akaid kitaplarımızda yazılıdır.

10. Allah’ın kemal sıfatlarından birini inkâr eden kafir olur.

11. Allah noksan sıfatlardan münezzehtir. Rabbülalemîn’e böyle bir sıfat isnad eden imanını yitirir.

12. Akaid kitaplarımız, kafirlerin şeairi ve alameti olan bazı kisvelerin, bazı serpuşların giyilmesini, haç ve zünnar gibi şeylerin boyna asılmasını, bele takılmasını da küfr addetmişlerdir.

Büyük din alimlerimiz, küfür sözleri ve fiilleri ile ilgili kitaplar yazmışlardır.

Gerçek müftilerin ve fukahanın fetva kitaplarında da bu konuda bölümler bulunur.

Her Müslüman:

A. Sahih (doğru) bir inanca sahip olmaya büyük önem vermelidir.

B. İmanı giderici sözlerden, fiillerden uzak durmalıdır.

C. Gerçek ulemanın yazmış olduğu akaid kitaplarını dikkatle okumalı, içlerindeki doğru bilgileri öğrenmeli, bellemeli, hatta ezberlemelidir.

Bazı kötü bid’atler kişiyi küfre götürür.

Resulullah Efendimizi (Sallalahu aleyhi ve sellem) tenkit edenin, O’na saygısızlık edenin, O’nu hor görenin imanı tehlikeye girer.

Allah’ın, Resulüllah’ın, Kur’ân’ın, İslâm’ın, Şeriat’ın düşmanlarını sevmek imana zıt bir sevgidir.

Diyanet İşleri Başkanlığı Müslüman halkı, imanı tehlikeye atan şeyler hakkında bilgilendirmeli ve uyarmalı, bu konuda küçük risaleler yayınlamalıdır.

Bir Müslüman için, korunması gereken ilk değer imandır. İman hem korunacak, hem de sahih (olması) için çalışılacaktır.

Şundan Bundan

AVNİ Özgürel, halkımızın bilmesi gereken çok önemli gerçekleri açıkladı. Bu gerçekleri sütunda yayınlayan Sabah gazetesi yazarlarından Ecevit Kılıç ile Özgürel’i tebrik ediyorum.

Özgürel’in iddiaları şunlar:

MİT, birtakım, paravan ticarî firmalar kurdu. Bunlara büyük paralar yatırıldı ve battılar.

MİT’in bir kısım paraları kumarda yenildi bitirildi.

Birileri MİT’in paralarını pavyonda yedi.

MİT’in paraları borsada battı.

Bu iddialar doğrudan doğruya MİT’i hedef almaz. Suç işleyenleri hedef alır. Suçlular hakkında araştırma yapılmaz, yargı bu konularda harekete geçirilmez ve âdil hükümlerle suçlular cezalandırılmaz ise işte o zaman MİT yıpranmış, halk nazarında itibarını kaybetmiş olur. (Bahs ettiğim yazıyı mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.)

TARAF gazetesi, 1 Aralık 2008 tarihli nüshasında iktidarın, altı senede ihale kanununda on altı kere değişiklik yaptığını, son değişiklikle büyük bir soygun devri açılacağını bildirdi. Neşe Düzel’in bu konuda Mühendisler Odası Başkanı Serdar Harp ile yaptığı röportajı herkesin okuması gereklidir.

Artık alıştık, fazla tepki göstermiyoruz... Trafik kazaları yurt çapında bir terör ve kıyım haline gelmiştir.Bir ülkenin medenî seviyesini ölçmek için birtakım ölçüler vardır. Bunlardan biri de trafiğin durumudur. İyi idare edilen, halkı iyi eğitilen, polis ve yargısı iyi çalışan bir ülkede trafik kazaları bizdeki kadar çok olmaz, korkunç olmaz.

Geçen gün tramvayla bir yere gidiyordum. Ayaktaydım, elinde şemsiye bulunan bir genç kalktı bana yer verdi. Önce teşekkür ederim gerekmez, birkaç dakika sonra zaten ineceğim dedim. Israr etti, tekrar, oturmam, buyurun siz oturun dedi... Hayretler içinde kaldım. Yıl 2008 ve Türkiye’de hâlâ böyle gençler var. Bravo...

Bir kere daha uyarıyorum: Cep telefonlarınız, telli telefonlarınız, e-mailleriniz, fakslarınız, bilgisayarda yazdığınız bütün yazılar dinleniyor, kontrol ediliyor... İleride bütün bunlar sizin aleyhinizde kullanılabilir. Hiç kimse bu dinlemenin dışında ve üstünde değildir. Diyelim ki, aileniz başka bir yerde, siz onlarla ilgilenen akrabanıza telefonla “Çocuklar birkaç gün daha kalsın...” dediniz. Bu cümleniz bile bazılarını işkillendirebilir. (Teodor Kasab’ın Moliére’den adapte ettiği İşkilli Memo piyesi...), başınıza çorap örebilir.

Pazartesi günü Karaköy’e gittim. Su üzerindeki o kocaman Kadıköy İskelesi’nin yerinde yeller esiyordu. Çünkü son lodosta batmıştı. İyi ki içinde adam yokken batmıştı. Peki bu batışın suçlusu var mıydı? Yoktu. İlgililer kimsede suç yoktur demişlerdi. Suç herhalde batan iskeledeydi.

İstanbul’da polis elbisesi giyinmiş birkaç zorba bir restoranda çalışan genç kadını saçlarından sürükleyerek kaçırmışlar, bir eve götürüp tecavüz etmişler. Suçlular yakalandı. İstanbul’da âsâyiş berkemal...

Bombay’daki patlamada 200 insan öldü, büyük sayıda yaralı var. Rehineler kurtarılamadı. Dünyanın çeşitli yerlerinde böyle terör hareketleri olabilir. İnançlı okuyucularıma hatırlatıyorum: Elinizden ne kadar geliyorsa, ne kadar imkanınız varsa mutlaka sadaka veriniz. Sadaka bela ve musibetleri def eder. Bir de, her sabah ve her akşam besmele duasını okuyunuz. Aç bir kedi veya köpeği doyurmak, kuşlara bir avuç darı atmak, çok fakir bir kimseye yemek yedirmek, parasızlıktan kıvranan bir kimseye veya aileye para vermek... Bütün bunlar (Allah rızası için yapılmak şartıyla) sadakadır. Kuşlara atacak bir avuç darınız da mı yok? Öyleyse din kardeşine tebessüm et. Peygamberimiz bunun da sadaka olduğunu söylüyor....
Doğalgaza zam üzerine zam yapılıyor. Doğalgaz bu kış ısıtmayacak, yakacak. Doğalgaz denilince insanın aklına hemen Mavi Akım geliyor. Mavi Tuna gibi bir şey... Doğalgaz ilk geldiğinde en ucuz yakıttı. Şu anda en pahalı yakıt. Doğalgazdan birileri köşeyi döndü. Fakir, orta halli, işsiz, sıkıntılı vatandaşlar bu kış ne yapacak? Ey doğalgaz sen ne kadar temiz ve dumansız bir yakıtsın. Doğalgaz o kadar temiz, o kadar dumansız ki, bu konudaki bütün pislikler örtülü kaldı. Isın vatandaşım, yan vatandaşım. Sen bu konfora, bu temizliğe, bu dumansızlığa gerçekten layıksın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
M. Şevket Eygi Arşivi