Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Arıtman’ı anlıyorum...

Arıtman’ı anlıyorum...

“Ermenilerden özür diliyorum” kampanyası ilginç tartışmaları da beraberinde getirdi.. Bu kampanyaya imza atanlar Ermenici filan değil. Ama kampanyanın şekli ve zamanlamasını, üslubu doğru bulmuyorum.. Ve riskli bir iş.. İstismara açık..
Bizim birilerinden özür dilememizden önce birilerinin bu toprağın çocuklarının tümünden özür dilemesi gerekiyor. Onlar da Amerikan, İngiliz, Fransız, Alman, Rus yönetimi ve sabatay-siyonist masonik örgütler ve İttihat Terakki cuntası ile darbecilerle, tek parti yönetimidir..
Mesela Canan Arıtman’ın bu konudaki hassasiyeti bana kendi etnisitesi ile ilgiliymiş gibi geliyor.. Ermeni meselesi “Ergenekon meselesi” gibi..
İşin içinde iş var. Ortada bir tehcir olduğu açık.. Bu tehcirler cumhuriyet döneminde de sürdü. Bugün de devam ediyor..
Cumhuriyet dönemindeki adı “tehcir, tedip, tenkil”.. Hani şu Dersim hikayesi.. Ermenilerin tehcirini Kürt ve Alevilerin tehciri izledi.. Bu arada Süryani, Keldani, Arami, Asuri, Yezidiler arada kayboldular..
GAP Projesi bir yerde de İsrail’in “Arzı Mev’ud planına dayalı insansızlaştırılması politikası”nın ürünü değil mi idi. Kürtler eliyle Türkler, Türkler eli ile Kürtler bir şekilde tehcir edildi. Mezralar, köyler boşaltıldı, yakıldı, yıkıldı.. “Köye dönüş” projesi bunun sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik bir operasyon değil mi idi?
Varlık Vergisi neyin nesi idi?.. “Gürbüz”leri bir kenara bırakalım da, İsmet Paşa, Yahudileri Varlık Vergisi bahanesi ile niye taşocaklarına sürdü biliyor musunuz?
İsmet Paşanın nenesi yörük, ama ya dedesi!.. İzmir’den Malatya’ya uzanın, Malatya’ya nereden geldi bir araştırın bakalım..
Sahi Osmanlı hazinesini, sarayları ve Ermenilerin mal varlıklarını yağmalayıp, servetlerinin üzerine oturan “mütegallibe” takımı hangisidir Canan hanım!
Masonluk, siyonizm, sabataylık, mübadele yılları..
İşsizlik belasına milyonlarca insan Avrupa’ya göç etmedi mi?.. Şu son başörtüsü zulmü yüzünden onbinler göç etti yurdundan.
Arıtman önce kendi köklerine bakmalı. Bir de madem bu konuyu çok merak ediyor, İsmet Paşanın köklerini de bir araştırsa ne iyi eder..
Önce şunu belirteyim. Biz doğduğumuz ana babayı, doğduğumuz toprağı, doğduğumuz zamanı kendimiz seçmedik.. Hepimiz Adem’in çocuklarıyız ve Hz. Adem de topraktandır. Sınırları da biz çizdik.. Arab’ın Acem’e üstünlüğü yoktur.. Bundan dolayı insanları aşağılamak ve yüceltmek doğru değil.. Her toplulukda iyi insanlar olduğu gibi kötüler de vardır..
Bize düşen haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olmak, adil şahitler olmak.. Bu noktada, bir kavme olan düşmanlığımızın bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmemesi gerek.. Haklı bir Ermeni ile birlik olup, haksız Müslümandan onun hakkını almak, Ermenicilik değil, hakşinaslıktır.. Hakperverliktir.. Ermenici olan, “Her şey Ermeniler için, Ermeniler tarafından, Ermenilere göre” derse. “Bana Ermeniler cinayet işliyor dedirtemezsiniz” derse, bu Ermenicilik olur..
Canan Arıtman mayın dolu bir tarlaya, top oynamak için dolu dizgin giriyor.. Bu konularda en son konuşacak kişi kendisidir belki de..
12 Eylül’de işlenen cinayetlerden dolayı ben niye özür dileyeyim ki. Evren benden özür dilesin.. Tıpkı onun gibi, Ermeni tehciri, Müslümanların, Osmanlı’nın ya da Türklerin suçu değil.. Siyonist-mason işbirlikçisi bir cuntanın iktidarı ele geçirmesinin ardından yaptığı işlerin faturasını ödeyecek olan herhalde o çetenin kurbanları olmasa gerek..
Canan hanım, Gül’ün annesinin “Ermeni” olduğunu ima ederek siyaset yaptığını sanıyor.. Aklınca hem Gül’ü, hem de Ermenileri aşağılıyor.. Suç işliyor.. Benim ailem Adana, Maraş havalisindendir.. Ermenilerin geçiş yolu üzerinde bir bölge burası.. Gavurdağı hikayelerini iyi bilirim. Kanlıdere, Kanlıgeçit hikayelerini..
Mıllış Nuri, tezyemin eşi tarafından akrabadır.. Kurtuluş savaşında Fransızlarla işbirliği yapan Ermenilerin neler yaptığını da bilirim.. Başörtüsü, çarşaf ve peçenin bu savaştaki anlamını, yerini de.. Sütçü İmam hikayeleri ile büyüdük.. Sahi siz “Cumhuriyet kadını” Canan hanım; şimdi siz mesela bu hikayede zihniyet ve parti olarak kimin yanında duruyorsunuz? Eminim Yakup Kadri’nin “Çarşaf ve Peçeye Dair” yazısını okumamışsınızdır.. Okusanız ne demek istediğimi, sizin köklerinize ne kadar yabancılaştığınızı anlardınız..
Osmanlı devletini yıkmak, İsrail’i kurmak, İslâm Birliğini dağıtmak isteyen siyonist-mason ittifak, Osmanlı ülkesinde etnik milliyetçiliği kışkırtarak başladı işe.. Rumlar ve Ermenileri Osmanlı yurdundaki tabii müttefikler olarak görüyorlardı..
Yabancıları Osmanlı’nın başına bela etmek için Çanakkale savaşının patlamasına sebeb olan Braslav ve Goben olayını tezgahladılar.. 3 yıl gibi bir zamanda koca bir imparatorluk tasfiye edildi.. 3 cephede birden çöktük. İngilizler, tek kurşun bile atmadan Çanakkale’yi geçip İstanbul’u işgal ettiler sonunda..
Çanakkale’yi anlamadan Osmanlı’nın yıkılışını anlamak mümkün değil..
Ruslar doğudan işgale başladıklarında önlerinde işbirlikçileri, Ermenilerin içinden seçtikleri grublardı. İngilizlerin, Yunanlıların, Fransız işgal kuvvetlerinin de müttefikleri aynı çevreler değil mi idi?
Ermenileri Amerikalılar, Fransızlar, Ruslar, İngilizler, Almanlar tepe tepe kullandılar. Sadece Ermenileri değil, bizimkileri de kullandılar..
PKK sebebi ile bütün Kürtleri, Ergenekon sebebi ile bütün Türkleri suçlamak mümkün mü?
Hayır! Ben zulme uğrayan, malı, canı, namusu, aklı, inancı ve nesli zarar gören ve tehdit altında olan herkesten yanayım. Tehdit eden kim olursa olsun, tehdit altında olan kim olursa olsun.. Aynı şekilde saldırganın Osmanlı subayı, ya da Türk asıllı biri olması umurumda da değil, adı Müslüman da olabilir; zalim kimse, kimin eli masum bebeklerin, hasta, yaşlı, kadın, silahsız insanların kanına bulaşmışsa, ona karşıyım..
Onlar bizi, biz onları diye kan davasına kalkışanlar da aynı günahın ortaklarıdır.. Savaşta değilseniz, suç şahsidir..
Bakın bu işi, bu kanlı oyunları tezgahlayanlar, Osmanlı mülkünü ve Ermenilerin servetlerini yağmalayanlar sakın Arıtman’ın temsilcisi konumundaki “Beyaz Türkler”den bazıları olmasınlar!.. Hani şu bu ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretmeye kalkan birileri var ya, şu media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK’lar içine gizlenmiş mütegallibe takımı. Darbelerin arkasındaki gizli güç, siyasi emellerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid edenler.
Sadece Ermeniler yaşamadı bu acıyı. Alevisi de, Kızılbaşı da ve bugün hâlâ irtica yaygarası ile Sünnisi, dininin gereklerini yerine getirmek isteyen Müslümanı da yaşamıyor mu?
Aileden birileri Canan hanımı uyarmalı, destursuz bağa giriyor..
Baykal “sustursun bu kadını” (Ecevit’ten alıntıdır/Rahşan hanım duymasın), yoksa daha söyleyecek çok söz var.
Bir Ermeni yazar da Taraf’ta Türklerden özür diliyor. Buyurun bir özür ayini düzenleyelim ve herkes, Kürtler Türklerden, Türkler Kürtlerden, Ermeniler Türklerden, Türkler Ermenilerden, Aleviler Sünnilerden, Sünniler Alevilerden tekrar tekrar özür dileyelim. Bunun bir faydası var mı? Belki. Ama yetersiz. Gelin hep birlikte bir araya gelelim ve bizim kanlarımız ve gözyaşlarımız, çalınan alın terlerimiz üzerine kendilerine iktidar ve servet üretenlerden hesap soralım, onlara özür diletelim.. “Herkes inandığı gibi yaşasın, düşündüğünü özgürce ifade etsin, adalet olsun, barış olsun, özgürlük olsun..” diyelim. Yurdumun bağrına bir anıt dikelim, “İnsanın, insana zulmü son bulsun, yaşasın insanca yaşama onuru için direnenler, yaşasın barış” diyelim..
Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi