Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Türkiye’deki yeni fay hatları

Türkiye’deki yeni fay hatları

Ülkemizde, bugüne kadar, laiklik-dindarlık eksenindeki farklılaşma ve bunun yarattığı rekabet önemini kaybediyor. Bu iki cephede, ideolojik açıdan, bir yakınlaşma gözlenirken askerle siyaset arsındaki gerginlik ön plandaki yerini kaybediyor. Bu yakınlaşma sadece ideolojik alanda kalmıyor ve bölgesel ve küresel politikalarda da geçmişteki farklılıklar azalıyor. Türkiye’nin Kuzey Irak’a bakışı bunun simgesi sayılabilir.

CHP’nin çarşaf açılımı olarak adlandırılan tavrı inanç alanındaki gerginliği nerdeyse ortadan kaldırmış görünüyor. Kürt kimliğinin tanınması, devlet tarafından Kürtçe yayın yapılması herhangi bir tepkiye neden olmuyor. Oysa böyle bir girişim geçmişte çok büyük kavgaların nedeni olabilirdi. Bir DTP heyetinin Kuzey Irak yöneticileriyle görüşmesi sadece eleştiri düzeyinde tepkiyle karşılanıyor.

Ekonomi politikasına yönelik eleştiriler geçmişte yapılan hatalara ve bunun sonucu olarak gelinen noktaya yönelik. Gelecekte ne yapılması gerektiği yönünde bir öneri bulunmuyor. Bu konudaki görüş ayrılıkları IMF ile Türkiye arasında ve siyaset dışı aktörler, mesela TÜSİAD, bu konuda siyasetçilerden daha aktif bir rol oynuyor. Güç odakları görüşlerini siyasetçiler aracılığıyla değil kendileri dile getiriyor. Bu çevrelerin hangi siyasi görüşe yakın olduğu anlaşılamıyor.

Siyasi partiler arasındaki ideolojik farklılıkların azalması, tartışmaların uygulanan politikalar ve geleceğe yönelik projeler üzerinde olmaması ve gündemi yolsuzluk iddialarının doldurması ülke düzeyinde büyük bir uzlaşmanın olduğu, farklılıkların ayrıntılarda sınırlı kaldığı intibaı uyandırabilir. Oysa bu görüntü yanıltıcıdır ve yüzeydeki kırıklar yerini derin fay hatlarına bırakmaktadır.

Bir ülkenin ekonomi, dış ilişkiler konusunda uyguladığı politikalar tek ama uygulayıcıların ideolojileri farklıysa bu çok önemli değildir, nitekim bugüne kadar siyasi partiler arasında uygulanacak politikalar açısından bir fark olduğu konusunda bir izlenim doğmamıştır. Tartışmalar rejim ve kişiler üzerinden yapılmıştır. Bu konularda yakınlaşma büyük bir uzlaşmanın olduğu biçiminde yorumlanmamalıdır.

İdeolojik yakınlaşma bir perdenin kapanması anlamına gelse de oyunun bitmesi demek değildir. İkinci perdede gerçek farklılaşma sahneye konacaktır ve şu sorular cevaplandırılacaktır: Yeniden şekillenmekte olan dünya düzeninde Türkiye’nin yeri neresidir? AB bütünleşmesini tamamlayacak ve Türkiye bu yapı içinde yer alacak mı? Küreselci ekonomik politikalar sürdürülecek mi yoksa dünyada ulus devletler mi ön plana çıkacak? Bütünleşmeler yerini ittifaklara mı bırakacak?

Bu sorulara verilecek cevaplara göre siyaset yeniden şekillenecek ve ideolojik nedenlerle bir araya gelenler siyasi nedenlerle ayrışacaktır. Bu siyasi partilerin içinde farklı kanatların oluşmasına buna karşılık geçmişte farklı yerde olanların yakınlaşmasına yol açar. Geçmişteki ittifakların bozulması ve yenilerinin oluşması bu sürecin doğal bir sonucudur. Mesela iktidarın liberallerle, CHP’nin tepeden çözüm arayanlarla ilişkisinin ne olacağı sorgulanabilir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi