Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Suriye’de laiklik: ‘Ilmani’…

Suriye’de laiklik: ‘Ilmani’…

Türkiye’den değişik kesimlere mensup gazeteci, yazar, akademisyen ve bunların ailelerinden oluşan bir grupla gerçekleştirdiğimiz kısa Suriye ziyareti sona erdi.

Şam’da geçen birkaç günün sonunda, karayoluyla Hums (Humus) üzerinden Halep’e geçip, oradan da ülkemize döndük.

Türkiye-Suriye insanını mümkün olduğu kadar yakınlaştırmanın adımlarından birisi olarak Kabul edilebilecek ziyaret, daha önce de vurguladığımız gibi, Türkiye’den gelenlerin arasında yakınlaşma sağlaması açısından da, iyi bir imkan oldu.

Farklı bakış açılarına sahip olan kişiler, birçok meselede ne kadar benzer görüşlere sahip olduklarının bir kere daha farkına varmış oldular böylelikle.

Bu ortak konuların başında da Türkiye-Suriye münasebetleri geliyordu, şüphesiz.

Bir geçiş döneminde olan Suriye’nin, bu dönemi mümkün olduğu kadar sağlıklı geçirebilmesi açısından Türkiye’den sağlanabilecek katkıların önemli olduğu, geziye katılan hemen herkesin ortak kanaatiydi.

Henüz dışa tam açılmamış bir ülke olan Suriye’nin; bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği, kalkınmasını nasıl sürdüreceği, bu yolculukta kendisini bekleyen tehlikelere karşı ne gibi tedbirler alacağı vb. hususlarda, Türkiye’nin yaşadığı tecrübelerin Suriyelilere aktarılması, mümkün olan en yüksek faydanın sağlanabilmesi ve bazı tuzaklara düşülmemesinin temini açısından, hakikaten çok önemli bir husus.

Bulunduğu konum sebebiyle kendisine has bir yapıyı sürdüren bu ülkenin, sağlıklı bir gelişme göstermesi ve bu süreçte kendisine kurulan tuzaklara düşmemesi; emperyalist zihniyetin çizdiği ya da çizeceği rota yerine, Suriyenin ve Suriye insanının menfaatlerini esas alan bir yönde yolculuğunu sürdürebilmesi, hem bu ülke ve hem de bölgede bulunan diğer ülkeler açısından ciddi bir mesele.

Türkiye ve Suriye arasında gittikçe geliştiği müşahede edilen devletler arası münasebetlerin, entelektüel alanda da geliştirilerek sürdürülmesi; sahip olunan tecrübelerden faydalanılarak, bir tür laboratuvar çalışması yapılabilmesi demek belki de.

Bu, iki ülkenin ve insanlarının daha da yakınlaşması, ekonomik, hatta zamanla siyasi bir entegrasyon sürecine girilebilmesi; böylelikle de emperyalist emellere karşı birlikte mücadele edilebilmesi neticesini sağlayabilir.

Gezi boyunca sivil ya da resmi kişilerle yapılan görüşmelerde sıklıkla dile getirilen bu husus, dünya görüşleri farklı olsa da, katılanların hemen hepsinin ortak kanaati idi.

Türkiye’den Suriye’ye aktarılabilecek tecrübeler tabii ki önemli. Ama gezimiz, Türkiye’nin Suriye’den alabileceği dersler olduğunu da ortaya koydu.

17 milyon olan Suriye nüfusunun, yaklaşık yüzde 25’inin gayrımüslim olduğunu ve bunların ciddi hiç bir problem olmadan beraberce yaşadıklarını öğrenmek, bazılarımızı şaşırttı sözgelimi.

Suriye’nin yönetim sistemi, çeşitliliğin gereği olarak, laik bir sistem.

Ancak ‘ilim’ kökünden türetildiği anlaşılan ‘Ilmani’ kavramıyla ifade edilen Suriye tarzı laiklikle, bizde uygulanmaya çalışılan laiklik arasında dağlar kadar fark var.

Suriye’deki sistem; laikliği, özellikle dindar Müslümanlara karşı bir baskı aracı olarak kullanma derdinde değil.

‘Ilmani’ olarak ifade edilen laiklik, hangi dinden olursa olsun, insanların inançlarını rahatlıkla yaşayabilmesi için bir güvence olarak algılanıyor ve öyle de tatbik ediliyor, anlaşıldığı kadarıyla.

Suriye’nin önde gelen özel kuruluşlarından MAS Grup’un, bir tür sosyal sorumluluk projesi olarak gerçekleştirdiği davet, Türkiye-Suriye münasebetlerini geliştirecek, daha ileri noktalara taşıyacak adımlardan birisi.

Umulur ki bu türden faaliyetler artarak sürer ve birbirleri açısından çok şey ifade eden iki ülke arasındaki ilişkiler, hepimizi memnun edecek şekilde gelişir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi