Müslümanlara ölüm ve yıkım getirmek

Müslümanlara ölüm ve yıkım getirmek

AMERİKALILAR HARİç, DüNYA TERöRü BESLEYENİN AMERİKA OLDUĞUNU BİLİYOR
Amerikan başkanı George Bush, İsrail’in sağcı Ehud Olmert hükümetini kırmamak için, İsrail’in İran karşıtı kampanyasını Arap ülkelerine taşıdı. ‘Filipin eşeği’ kadar gerçekçi görünen bir şekilde Bush, Arap ülkelerine, İran’ın terörü besleyen ülkeler sıralamasında önde gittiğini ve İran’ın politikalarının tüm ülkeleri tehdit ettiğini söyledi.
Ancak bu hiçbir şekilde etki etmedi. Amerika hariç, dünyadaki tüm ülkeler Amerika’nın dünyadaki terörü besleyen bir ülke olduğunu ve neo-con ideolojisinin dünyadaki tüm ülkeleri tehdit ettiğini biliyor. Ancak, buna girmeden önce, Bush’un ‘terörist’ ve ‘İran terörü besliyor’ argümanlarıyla ne demek istediğine bakalım.

HİZBULLAH VE HAMAS BİRER DİRENİŞ öRGüTüDüR
Bush, İran’ın terörü besleyen bir ülke olduğuna inanıyor. çünkü İran’ın Lübnan’da Hizbullah ve Filistin’de HAMAS’ı finanse ettiği düşünülüyor. Hizbullah ve HAMAS örgütleri Lübnan ve Filistin’de İsrail’in saldırılarına kuruldular. Bu iki örgüt terörist olarak etiketleniyor, çünkü ikisi de İsrail’in Filistin topraklarını çalmasına ve Lübnan’ın güneyindeki operasyonlarına karşı çıkıyor. Her iki organizasyon da birer direniş örgütüdür. Hizbullah ve HAMAS, İsrail’in genişleme çabalarına karşı koydukları için, bu onları terörist yapıyor.

TERöRü ABD VE İSRAİL PROVOKE EDİYOR
İki örgüt de terörist olarak görülüyor, çünkü ikisi de Amerika’dan milyarlarca dolar değerinde askeri yardım almıyor. çünkü ikisi de Amerika’nın yardımıyla tanklara, casus uydulara, savaş uçaklarına ve ağır silahlara sahip değil. Gerçi Hizbullah küçük bir organizasyon olmasına rağmen, İsrail ordusunu iki defa yendi. Bununla birlikte Filistinliler İsrail tarafından ezilirken, HAMAS, sadece intihar bombaları ve küçük, önemsiz roketlerle karşılık verebiliyor. İsrail’in bu şiddetine karşı verilen terör cevabını lanetlemek dürüstçe değil. Ondan önce bunu provoke eden politikalara bakmak gerekir.

İSRAİL BM KARARLARINI HİçE SAYIYOR
Amerika’nın Irak’ta savaşta olmasının sebebi, neo-muhafazakarların Irak, İran ve Suriye gibi Müslüman hükümetleri İsrail’in yakasından düşürmektir. Bu ülkeler Amerika’nın yapmadığını yapmak istiyor ve Filistin ve Lübnan direnişini İsrail şiddetine karşı finanse etmek istemektedirler. Amerika tarafından korunan İsrail, 40 yıldan beri BM kararlarını çiğnemiş ve sistematik bir şekilde Filistinlileri Filistin dışına çıkarmaya çalışmaktadır.

TERöRü AMERİKA VE İSRAİL YAPIYOR
Amerikalılar, kendilerinin ve İsrail’in terörist devletler olduğunu düşünmüyor. Ancak bu konuda deliller çok sağlam görünüyor. İsrail lobisi sayesinde, Amerikalılar sadece İsrail tarafının hikayesini biliyor, ki bu hikayeye göre, kötü anti-semitik Filistinliler suçsuz İsraillilerin barış içinde yaşamasına izin vermiyor ve terörle suçsuz İsrail devletine saldırıyor.

Gerçekler, İsrail lobisinin yaptığı propagandadan çok farklılık gösteriyor. İsrail, illegal bir şekilde Filistin’i işgal ediyor. İsrail, Filistinlilerin evlerini buldozerlerle yıkarken, ara sıra bir Amerikalı protestocuyu da öldürüyor, Filistinlilere ait zeytin ağaçlarının kökünü kazıyor. İsrail, Filistin köylerini susuz bırakıyor, hastanelere gitmelerine izin vermiyor, çiftliklerine el koyuyor, işlerine el koyuyor ve okulsuz bırakıyor. İsrail, Filistin içinde sadece İsraillilerin seyahat edebileceği yollar inşa ediyor.

CADDELERDE FİLİSTİNLİ çOCUKLAR KATLEDİLİYOR
İsrail, her yerde Filistinlilerin hastanelere ve okullara gitmesini önlemek amacıyla her yerde kontrol noktaları inşa etmiş durumda. Birçok Filistinli kontrol noktalarını aşıp tıbbi tedavi alamadığı için hayatını kaybediyor. İsrail, illegal bir şekilde Filistin topraklarında Yahudi yerleşim birimi açmaya devam ediyor. İsrailli Siyonist yerleşimciler, Filistinlileri köylerinden ve şehirlerinden çıkararak, her yeri İsraillileştiriyorlar. Filistin gettoları ile el konulmuş Filistin toprakları arasında büyük bir duvar inşa edilerek, Filistinlilerin birbirleriyle olan iletişimini kesiyor İsrail. İsrail askerleri ve İsrailli Siyonist yerleşimciler, caddelerde Filistinli çocukları kurşuna diziyor.

AMERİKALILAR CAHİL KALMAKTA ISRAR EDİYOR
Tüm bunlar, birçok kuruluş tarafından defalarca belgelenmesine rağmen Amerikalıların hala bu kadar cahil kalması çok acınacak bir durum. Mesela, Gush Shalom gibi İsrailli barış grupları ya da Yahudi Yerleşimine Karşı İsrail Komitesi gibi kuruluşlar bu konuda bolca belge ve bilgiyle İsrail’in Filistinlilerin toprağını çaldığını ve Filistinlileri mahkum ettiğini ortaya koydular. Birleşmiş Milletler, ne zaman İsrail’i işlediği suçlardan dolayı kınayan bir karar tasarısı çıkarsa, Amerika bunu veto ediyor.

İSRAİL LOBİSİ, ESKİ DOSTU CARTER’I BİLE DüŞMAN GöRüYOR
Filistin Tarım Komitesi’nin hazırlamış olduğu ‘Demir Duvar’ adlı film, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği suçların ciddiyetini açıkça ortaya koyuyor. İsrail’in yakın dostu Başkan (Eski Amerikan Başkanı) Jimmy Carter, Ortadoğu’ya barış getirmek istedi ancak İsrail tarafından sert tepki gösterildi. Carter, çok doğru bir şekilde İsrail’in Filistinlilere karşı ayrımcılık yaptığını söylediği için İsrail lobisi tarafından her türlü kötülüğün sorumlusu olarak görüldü.

AMERİKA VE AVRUPALILAR İSRAİL KARŞITI YAHUDİLER KADAR CESARET GöSTEREMİYOR
İsrailli tarihçi IIan Pappe hazırladığı ‘Filistinlilerin Etnik Temizliği’ kitabında Filistinlilerin İsrail tarafında nasıl etnik temizliğe tutulduğunu belgeliyor.
İsrail Parlamentosu Knesset’in eski üyelerinden Uri Avnery, şu an Amerika’da bulunuyor ve İsrail’in Filistinlilere karşı politikalarını sert bir şekilde eleştiriyor. İsrail gazetesi Haaretz, Amerika ya da Avrupa’da herhangi bir gazetenin yapmayı cesaret edemeyeceği bir şekilde İsrail’in politikalarını eleştiriyor.
Ancak tüm bunlar, İsraillilerin beyaz, Arapların ise siyah şapkalar taktığı, beyni yıkamış Amerika’ya bir şey ifade etmiyor.

OLMERT SüPER GüCüN LİDERİ, BUSH OLMERT’İN KöLESİ
Amerikalıların bu cahilliği Amerikan dış politikasını İsrail hizmetine sunuyor. Uri Avnery’in yazdığı gibi, Telaviv’deki basın konferansını izlemek için başka bir gezegenden gelen birisi Olmert’i dünyanın süper gücünün lideri, Bush’u ise onun kölesi sanırdı.

TERöR, IRAKLILARIN AMERİKA TARAFINDAN BOMBALANMASIDIR
Amerikalılar terörün ne olduğunu bilmiyor. Terörü bilmek için, sizin Filistinli, Iraklı ya da Afgan olmanız gerekir.

Iraklı internet kullanıcısı Leyla Enver terörün ne demek olduğunu tarif ediyor: Terör, ailelerin bir düğünde bir araya gelirken Amerikan bombardımanıyla havaya uçurulmasıdır. Ya da bu bombardımandan geriye kalanların cenazelerini defnederken Amerikan bombasıyla havaya uçurulmasıdır. Terör, gece yarısı kapınızın askerler tarafından kırılması, başınıza silahların dayanması ve kardeşlerinizin, çocuklarınızın, kocalarınızın başına çuvallar geçirilmesidir, terör savunmasız kadınların tecavüz edilmesidir. Terör, Amerika’nın işkence hücrelerinde tazyikli su sıkılmasıdır. Terör, sizin hastanelerden hastaneye, hapishaneden hapishaneye koşarak sevdiklerinizi aramanız ve onları sadece morglarda, dişlerinden tanımanızdır.

AMERİKAN AMBARGOSU NEDENİYLE 500 BİN IRAKLI çOCUK öLDü
Amerikan hegemonyası tarafından hedef alınan insanlar için terör, Amerikalıların ahlaki bir vicdana sahip olmamasıdır. Terör, Amerikan ambargosundan dolayı ilaç alamamaktır. Ki bu ambargo 500 bin Iraklı’nın ölümüne neden oldu. Lesley Stahl, Bill Clinton’un Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’a ambargonun bu kadar çocuğun ölümüne değer olup olmadığını sorduğunda, Albright, ‘Biz buna değer olduğunu düşünüyoruz’ demişti.

ASIL TEHDİT BUSH YöNETİMİDİR
Beyaz Saray’ın Moron küçük beyinleri ve ahlaksız destekçilerinin söylediği gibi tüm bu ölümlerin Müslümanların Amerika’ya karşı olan nefretiyle hiçbir ilgisi yok. Onlara göre, Müslümanlar ‘bizim özgürlük ve demokrasimizden nefret ediyor.’ Gerçek tehdit Bush’un polis devletinin politikaları ve seçimlerde hırsızlık yapmasıyla geldi.

TERöR TANIMINDA çİFTE STANDARD
Bush’un illegal işgaliyle öldürülen ya da katledilen Iraklıların sayısıyla ilgili farklı görüşler var, ki bu savaş Nuremberg standartlarına göre bir suçtur, ancak herkesin kabul ettiği şey, bu katliamların çok fazla olmasıdır. ölümlerin birçoğu İsrail’in Lübnan ve Gazze’de yaptığı gibi Amerikalıların sivil halkı bombalamasından kaynaklanıyor. Bu bombalamalarla ilgili yeni bir şey yok. Başkan Clinton da Sırbistan’a kendi politikasını uygulatmak için bu ülkeyi bombalamıştı. Ancak, Amerika ya da İsrailliler başka insanları bombaladığında bu terör sayılmıyor. Terör, Amerika ve İsrail saldırılarına karşılık verildiğinde oluyor.

İSRAİL’İN BOMBALARI TERöR DEĞİL (!)
İsrail’in havadan Beyrut binalarını bombalaması terör değil. Ama bir Filistinli, İsrail cafelerinde intihar eylemi gerçekleştirdiğinde bu terör sayılıyor. Clinton, Sırbistan’da bir yolcu trenini bombaladığında bu terör değil, ama Irak’ta bir yerde bir Amerikan tankına patlatıldığında bu terör sayılıyor.

ADAYLAR İSRAİL LOBİSİ VE BUSH’UN KONTROLüNDE
Saldırganlar her zaman agresifliklerine bir mazaret bulurlar. Hitler bu konuda bir uzmandı. Amerika ve İsrail’de aynı şekilde.
Ne yazık ki, dünya için Amerika ve İsrail’de bir değişiklik olması şansı çok az. Başkan adayları, Ron Paul ve Dennis Kucinich, (ki bunlar Washington’a değişiklik getirirlerdi eğer seçilselerdi, bunlar olmadan İsrail değişmeyecek ) partilerinin aday seçiminde önde gitmiyorlar. John J. Mearsheimer’in söylediği gibi şu an Amerikan ön seçimlerinde önde giden adaylar İsrail lobisi ve Bush’un kontrolü altındalar. Bu adayla, Bush’un birer kopyası olarak, kendilerini hegemonya, savaş, İsrail ve sınırsız güce adadıkları gibi adamışlar.

OBAMA, WASHINGTON’DAKİ GüçLERE TEHDİT GöRüLüYOR
Obama bunlardan belki farklı bir şekilde ayrı tutulabilir. Eğer, Obama bunlardan ayrı ise, bu onu Washington’daki güçlere karşı bir tehdit unsuru kılar. New Hampshire’da gördüğümüz gibi Cumhuriyetçi Diebold elektronik oy sayma makinesiyle ikinci sırada bırakıldı Obama. Hillary, İsrail’in arzularına karşı koymayacaktır. Hillary’nin kocası başkanlık yaparken, kötü gördüğü kurbanları bombaladı.

CUMHURİYETLER VE DEMOKRATLAR ARASINDA FARK YOK
Adaylar arasında ve adaylar ile George Bush arasında çok önemli bir fark yok. Alabama Valisi George Wallace’ın 1968’de söylediği gibi ‘Cumhuriyetçiler ile Demokratlar arasında bir pens kadar fark yok. Bugün, 40 yıl sonra, hala bir pens fark yok. Her iki parti de, kendilerini savaşçı polis devletler olarak ortaya koydular. Amerikan anayasasının başkentte çok az arkadaşları var.

(çev: habervaktim)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi