Y. Bülent Bakiler

Y. Bülent Bakiler

Müslümanlar Müslümanlığı bilemeyince...

Müslümanlar Müslümanlığı bilemeyince...

Basınımızda, her vesileyle İslâmiyete hücum eden kalemler var. İslâmiyet denilince, adamların aklına çöl ve deve geliyor. İslâmiyeti, sadece Arap geleneği veya Arap kültürü olarak görüyor, sonra öfkelenerek soruyorlar: “İslâm ülkeleri arasında gelişen, ilerleyen bir tek örnek var mı? Bin yıldan beri, hangi Müslüman kişi bir keşifte bulunmuş, bir buluş sahibi olmuştur? Neden Müslüman gençler, ölümlerini bile göze alarak Hristiyan Batı’ya kaçmaya çalışıyorlar? Dünyanın en zengin yeraltı kanaklarına sahib olan Ortadoğu, neden yer yüzünün en geri bölgelerinin başında bulunuyor?”
Her vesileyle İslâmiyete saldıran bu kalemlerin bir kısmı Marksisttir. Karl Marks da, Lenin de Stalin de diyor ki: “En mâsum bir Allah fikri, yer yüzünün bütün yangınlarından, bütün soygunlarından, katliamlarından daha tehlikelidir. Din afyondur!” Marksistlerimizin din düşmanlığı, ağa babalarından geliyor. Onlar, Marks’ın söylediklerini tekrarlıyorlar.
Bu yazarlardan bir kısmı Ateisttir. Yani dinsizdir, imansızdır. Kalpleri mühürlenmiştir. Din düşmanlığını ilericilik sanıyorlar.
Mukaddeslerimize sövüp sayanların bir kısmı da zır cahildir. Gözleri kör, kulakları sağırdır. Beyinleri, çöllerden farksızdır.
Bu kişilere anlatamıyoruz ki, Müslüman başka, Müslümanlık başkadır. “Allah birdir. Hz. Muhammed O’nun kulu ve elçisidir!” diyen her kişi Müslümandır. Ama Müslümanlık sadece bu inançtan ibaret değildir. Nasıl üniversite başka, üniversite öğrencisi başka ise, Müslümanla, Müslümanlık da öyledir. Bir üniversiteye kaydolan herkes, o üniversitenin öğrencilerinden biridir. Fakat bir kimsenin, bir üniversiteye kayıt olması kâfi midir? Okumayan çalışmayan, o üniversitede öğretilmek istenen ilimlere sırt çeviren bir kimse mi kabahatlidir; yoksa mükemmel ilim kadrosuyla ayakta duran üniversite mi karanlıklar dünyasındadır?
Kur’an “oku!” emriyle başlamasına rağmen bir Müslüman topluluk okumazsa, ilmi kadın ve erkek her Müslümana farz kılan bir peygamberin ümmeti, ilimden koparsa ve bir Müslüman toplulukta, evlerin % 95’i kitapsız ve kütüphanesiz olursa, orada elbette gelişmeler olamaz.
Kur’an’da, insanları, müsbet ilimlerle uğraşmaya çağıran yediyüz civarında ayet bulunmasına rağmen, Müslümanlar ilimden uzak kalırlarsa, kabahat kimde aranmalıdır?
Maide Suresinin 32. ayetinde: Cinayet şiddetle yasaklanmıştır. Bir kimseyi haksız yere öldüren, bütün insanları öldürmüşçesine lânetlenmiştir. Kur’an hırsızlığı, adaletsizliği, cehaleti, tembelliği, içkiyi, zinayı... şiddetle yasaklanmıştır. Hz. Peygamber, iki günü biribirine eşit olan Müslümanları uyarmadı mı? Bugününüz, dününüzden; yarınınız da, bugününüzden üstün olmalıdır demedi mi? Şimdi biz, bu esaslara uymayan Müslümanları mı suçlamalıyız; Müslümanlığı mı top ateşine tutmalıyız?
Evimde diz üstü bir bilgisayarım var. Tam altı yıldan beri kapalı duruyor. Çünkü ben, bilgisayar kullanmasını maalesef bilmiyorum. Acaba kabahat bende mi, bilgisayarda mıdır?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Y. Bülent Bakiler Arşivi