Kur’anı Kerim’e çağdışı diyenler

Kur’anı Kerim’e çağdışı diyenler

Bir hukukçumuz: "Hocam Kur'an 1400 sene önce indirildi. Zaman değişti. Zamanın değişmesiyle de ahkâm değişti. Kur'an bizim hayatımıza bir canlılık katmaz" dediğinde ben de ona: "Günümüz fizik, kimya, biyoloji bilginlerinden biri çıkıp da bu sudan Hz. Adem de içmişti, bu havadan Hz. Havva da koklamıştı. Şimdi zaman değişti. Biz iki binli yıllardayız. Bizim havamız ve suyumuz değişik ve çağdaş olmalı diyen var mı?

Bu kelebeğin kanatları ve renkleri çağdaş insanın renk anlayışına uygun değil diyen var mı? Tabiattaki binlerce kanundan bir tanesi bize uygun değildir diyebiliyorlar mı? dediğimde,

"Hayır tabiatta kusur yokmuş." demişti.

"Peki milyonlarca yıl önce yaratılan tabiat kanunlarında kusur yapmayan Allah (c.c) bin dört yüz sene önce indirdiği kitabında mı kusur yapacak?

Buyurun "İsra" suresinden 26'ncı ayetten itibaren sırayla Rabbimizin emir ve yasaklarını izleyelim. Bakalım çağımıza uyacak mı?

1-Anne ve babaya iyilik yapın. Onlara "öff" bile demeyin.

2-Yakınlara, fakirlere, yolda kalmışlara haklarını verin.

"Haklarını verin" cümlesi çok anlamlı. Köyünden, kasabasından, şehrinden, sizin oturduğunuz şehre gelen, zor durumda kalan hasta, fakir bir garibi tanımıyorsunuz ki onun sizde ne hakkı olsun?

Ama onun zor durumunu öğrendikten sonra sizin de yardım edecek gücünüz varsa ona yardım emri size verilmiş durumdadır ve onun ihtiyacı olan şey sizde varsa ve zekatı verilmemişse hakkıdır. Ve hakkı verilmelidir.

Şimdi "bu emir çağımıza uygun değil" mi diyeceğiz?

Televizyon kanalları: "Bizim yayınımız üzerine bir hayırsever çıktı ve yardım elini uzattı" diye yaptıkları yayınla yüzleri gülüyor. Rabbimizin bir emrinin yaşanması TV kanallarını gururlandırıyor.

3-"Malı, serveti, parayı saçıp savurma. Saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir" diyor Kur'an-ı Kerim.

Gazze'de çocuklar, misket bombalarıyla parçalanırken, yaralı kurtulanlar ilaç değil ekmek derdine düşmüşken, İstanbul'un fakir semtlerinde çöp bidonları yoklanırken milyarlar harcayarak yurt dışında kayak merkezlerinde eğlenenler, köprü altlarında evsiz barksız gencecik çocuklar soğuğa karşı birbirlerine sarılırken onların haklarını gasbeden ve gasbettiğini korumak için milyarlarca liralık güvenlik aletleri satın alanlar, oğlunun veya kızının düğününde işkembelerine dökülen şampanya paralarıyla köprü altı çocuklarına bir mahalle kurabilecekken kurmayanlar Rabbimizin bu "malınızı saçıp savurmayın" yasağından rahatsız olup "Bu yasak çağdaş değil" diyebilirler.

"Haksız yere adam öldürmeyin, rüşvet vermeyin, zina etmeyin, hırsızlık yapmayın" emirleri mi çağdaş değil?

4-"Cimri de olma" diyor Rabbimiz. Hükümet yetkilileri "Türkiye de şahıs başına yıllık gelir altı bin dolar" diyorlar.

Eğer bu para piyasada tedavülde olsa milyonlarca insanımız sefalet içinde olmazdı. Ancak birkaç insan "bütün paralar benim kasamda olsun. Elden ele dolaşıp da paralar yorulmasın" diyerek paraları dinlendiriyor.

Cimrinin birine "Kahraman kimdir" diye sormuşlar. O: "Deprem gibi, su baskını gibi kıtlık zamanlarında kadınlar açlıktan çocuklarını düşürürken, çocukların feryadı kulakların zarını patlatırken yüreği sızlamayan insandır." demiş.

"Peki, lügat kitabında hiç sevmediğin kelimeler hangisidir?" demişler.

-Zekat, sadaka, fitre, cömertlik, vermek, infak, dağıtmak, doyurmak." diye cevap vermiş.

İşte bu tür insanlar da Kur'an'a karşı olurlar ve cimriliği yasakladığından "Kur'an çağdaş değil" derler. Bunlar hastadır. Hatta Sevgili Peygamberimiz "cimrilikten daha kötü hangi hastalık vardır" buyurmuş. (Buhari, Sahih, Humus 15)

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi