Üç siyahi adamın başarısı

Üç siyahi adamın başarısı

Daha önce yazdığım bir makalede "Dünyada hiç siyaset bilmeyen millet hangisi?" diye sormuştum ve cevap olarak da "Yahudiler" demiştim.

Gerekçe olarak da dünyanın en eski milletlerinden olmalarına rağmen nüfuslarının İspanyol Çingeneleri kadar olamadığını, kötü siyasetleri nedeniyle her asırda kendilerini toptan kırdıracak işler yaptıklarını yazmıştım.

Şu andaki başarılarının da kendilerine ait olmadığını başta Amerika olmak üzere batılı devletlerin siyaset ve merkez bankalarının desteğiyle ayakta kaldığını söylemiştim.

Bu asırda asıl başarılı olanlar, Amerika'daki zencilerdir.

Boyunlarına vurulan boyunduruklarla Afrika'dan getirilen hastalanınca Okyanusun balıklarına canlı yem yapılan, ahırlarda yaşamaya mahkum edilen, en zor işler yaptırılan, beyazların bindiği arabaya alınmayan, beyazların otellerinde kahvehanelerinde, barlarında yer bulamayan bu insanlar yılmadılar ve başta Muhammed Ali, her türlü engelleri aşarak dünyanın gelmiş geçmiş en büyük boksörü unvanını aldı.

Ardından Michael Jackson, müzik piyasasında geçilmez unvanını sahip oldu.

Onun da ardından babası kahvehanelere alınmayan Hüseyin Barak Obama beyazların bile uzaktan aaaaah ederek seyrettiği Beyazsaray'a yerleşiverdi.

Demek ki ten ezilir ama can ezilmez.

Ten boyun eğer ama can boyun eğmezmiş.

Yaptığınız meşru iş ne olursa olsun en iyisini yapmaya çalışınız.

Sokakları temizleyen bir işçi iseniz, sokakları yağ döksen yalanır hale getirmelisiniz.

Bunu yapabilecek enerjiyi Allah hepimize vermiştir.

Ama hepimiz aynı işi yapamayız.

Muhammet Ali gibi boksör olsaydım, aynı zamanda Michael Jackson gibi müzisyen olsaydım da Beyazsaray'da zevkine müzik yapsaydım, filan gibi yüzücü, filan gibi koşucu olsaydım demek kendinizi hayvanat bahçesi gibi yapmaya benzer.

Olmayacak şeyleri istemeyin.

İsteseniz de faydası yok.

Hepimizin hayat senaryosu ayrıdır.

Rabbimiz bu konuda bizi uyarır ve hepimizin ayrı ve üstün özelliklere sahip olduğumuzu bizim başkasında olanı istemememiz gerektiğini şöyle haber verir:

"Allah'ın, sizi kendisiyle birbirinize üstün kıldığı şeyleri istemeyiniz. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah'tan fazlasını isteyin. Muhakkak Allah her şeyi bilendir." (Nisa suresi ayet 32)

Bu ayetin tefsirini "Şifa Tefsiri"nden okuyalım:

Erkek, kadın olmayı istemesin. Kadın, erkek olmayı istemesin.

İstese de kendisini üzmekten başka değişen bir şey olmayacak.

Güreşde, halterde, koşuda, güzellikte, akılda, şiirde, mimari de dünya birincisi olayım demesin.

Boyunuz, kilonuz, gözünüz, kulağınız ve diğer organlarınız yalnız size aittir ve dünyada benzeri yoktur.

Parmak çizgileriniz, ses telleriniz gibi kanınız, karakteriniz, duygularınız, düşünceleriniz dünyada hiçbir insanla tıpatıp aynı değildir.

Hayalleriniz, uykularınız, sevgileriniz, nefretleriniz dahi herkesten ayrıdır.

Kendi parmak çizginizi silip başkasının parmak çizgisini kendi parmağınıza takmanız nasıl mümkün değilse, başkası olmanız da mümkün değildir.

Siz, yemeniz, içmeniz, havanız, suyunuzla kendi bedeninizin gıdasını bedeninize verdiğiniz gibi kimlik ve kişiliğinizin gıdaları vardır ve herkesten ayrıdır ve size özel diyeti vardır.

Aynı sebepten dolayı hastalanan insanlara doktorlar, bünyelerine ve yaşlarına göre ayrı dozda ilaç verdiği gibi bütün insanlığın şifası olan Kur'an-ı Kerim dahi insanların alım gücüne göre onda etkili olur.

Herkes, Allah'ın kendisine verdiği özellikleri işletsin.

Allah'ın yarattığı insanlar arasındaki farklılık insanlık için rahmettir.

Hepimizin aklını, gücünü, anlayışını, sevgisini, nefretini aynı ölçüde yaratsaydı dünya çekilmez olurdu.

Bir gül veya denize bakan beş milyar insan, aynı kelimelerle aynı şiiri yazardı.

İki güreşçi ölünceye kadar birbirini yıkamazdı. Beş milyar insan koşuya başlama isteğini aynı anda duyar, koşar ve aynı dakika, saniye ve salisede varırlardı.

Hepsi aynı rengi sever, aynı planda ev yapar, aynı şeyleri yer ve aynı anda cinnet geçirirdi.

Yani ayrı özelliklere sahip olmamız dengeyi sağlıyor.

Anadolu insanı bu ayeti "Her akıl bir olsa koyuna çoban bulunmazdı" diye atasözü halinde Türkçeleştirmişler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi