Ergenekon davası duvara tosladı mı?

Ergenekon davası duvara tosladı mı?

Son tahliyeler, Ergenekon davası hakkında karamsar bir hava oluşturdu. Davanın artık sınıra dayandığını; bundan sonra yavaş yavaş mevzi kaybedileceğini iddia edenler var. Ben tam tersini düşünüyorum. Ergenekon davasının iki cephesi var.
Birincisi sanıklarla ve maddi suç delilleriyle yürüyen bir ceza davası. İkincisi ise bu dava ile kirli çamaşırları ortalığa saçılan ve artık örtülü operasyonlar yapamaz hale gelen devasa bir örgütün tasfiye edilmesi. Aslında iki cephede de işler usulüne uygun ilerliyor.

Hurşit Tolon'un tahliyesine iyimser yaklaşmak lâzım. Ceza usul hukuku bize tutukluluğun bir ceza değil bir tedbir olduğunu hatırlatıyor. Tahliye kararı suç isnadından ziyade tedbirin kalkması demek. Zanlının suç işlemeye devam etmesi veya kaçması ihtimali ne kadar? Asıl önemlisi Paşa tutuklu iken başına bir hal gelseydi (Allah gecinden versin), o zaman davanın seyri nasıl etkilenirdi? Paşa'nın tahliyesi yerine dikkatimizi, askerî savcılık marifetiyle tutuklanan muvazzaf subaylara ve karargâh evlerine çevirmemiz daha doğru değil mi?

Davanın seyri hakkında asıl işaretleri başka yerlerde aramamız lâzım. Meselâ Türkiye çok uzun zamandır -tam olarak AK Parti kapatma davası nihayete erdiğinden beri- laiklik tartışmıyor. Belki daha önemlisi, PKK uzun zamandır bir eylem yapmıyor. "Millî Askerî Stratejik Konsept"e göre "irtica ve bölücülük" tehditleri bunlar. Her ikisi de Türkiye'nin iki ana sorununa dair esaslı bir değişimin işareti değil mi?

Sebep sonuç ilişkisini basite indirgemeyelim. "İrtica" bütünüyle yapay bir sorundu. Siyaset üzerinde askerî vesayetin gerekçesi olduğu için gündemdeydi. Belki askerî hiyerarşi ile bu karanlık örgüt arasındaki bağın tek sebebi de bu idi. Görüldüğü üzere bu tehditten söz eden kalmayınca kendisi de ortadan kayboldu. Demek ki Ergenekon, bu yapay tehdidi toplum nezdinde inandırıcı kılacak operasyonların merkeziydi. Cumhuriyet mitingleri ve Danıştay saldırısı gibi. Örgüt deşifre olunca, irtica tehdidi sona erdi. En çarpıcı delil, CHP'nin boşalan alanı dini siyasete alet ederek kapatmaya yeltenmesi.

İkincisi, yani Kürt sorunu yapay bir sorun değil. Ergenekon'un tasfiye süreci yine de doğrudan PKK eylemlerini durdurdu. "PKK Ergenekon'un uzantısıydı" iddiası fazla komplo kokuyor. Doğrusu, Ergenekon'un tasfiyesinin PKK'nın da içinde yer aldığı çok hassas dengeleri değiştirmesi. Bu dengeleri belirleyen en önemli faktörlerden biri Kürtlerin psikolojisi. Yargısız infazlara ve hukuk dışı baskılara karşı tek çareyi örgütü desteklemekte bulanlar, şimdi yeniden adil bir hukuk düzeninin güvencesi altında yaşama umudunun peşindeler. Ergenekon'un operasyon kabiliyetinin olmadığı bir Türkiye'de PKK'nın eylem kapasitesinin fazla bir anlamı yok. Ergenekon'un marifeti olduğu ortaya çıkan 2005 Nevruz'undaki bayrak mitinglerini hatırlayalım. Artık Türk'ü Kürt'e düşman edecek Ergenekon gibi bir güç olmadığına göre, ülkemizin bölünme tehlikesi de yok. Etnik terörü sömürerek iktidar arayan bir devlet içi güç kalmadığına göre Kürt sorununun barışçı çözümünün önü de açık. Ergenekon'un operasyon yeteneği olsaydı TRT Şeş yayına başlayabilir miydi? Öyleyse, PKK'nın da tasfiye süreci başladı. Somutlaştırayım: PKK'yı darmadağın edecek olan ve en fazla PKK kurmaylarının karşı çıkacağı bir "eve dönüş" veya genel af yasasını artık kim engelleyebilir?

Askerî savcılığın "Karargâh Evleri"ne yönelik başlattığı soruşturma, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu örgütü tasfiye konusunda kararlılığının delili. Askerler arasında Ergenekon ideolojisini tarumar eden bir karşı rüzgâr esiyor. Türkiye üzerinden Ergenekon'un gölgesinin kalkmasının, tez zamanda sağladığı ferahlık bu rüzgârın sebebi. Hukuk dışına çıkan devletin ne büyük bir bela olduğunu, en başta askerlerin tecrübe ile öğrendikleri anlaşılıyor. Ordu çok ağır bir yükten kurtuluyor. Askerin itibarını yeniden kazanması, kamuoyunu ikna etmesine bağlı. İtibarı, ordumuzun gücünün en kritik dayanağı. Bu yüzden Ordu Ergenekon'u temizlemek için sonuna kadar gitmek zorunda. "Karargâh Evleri" operasyonun gittiğini gösteriyor.

Demek ki? Karamsarlığa kapılmak için ortada bir sebep yok.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi