Mahir Kaynak

Mahir Kaynak

Demokrasi mi vatan mı?

Demokrasi mi vatan mı?

Siyasi mücadelenin bir yanındakiler ülkenin ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu, bunu bertaraf etmek için yapılacak her şeyin mubah olduğunu düşünüyor.

Diğerleri izlenecek yolun demokrasi dışı, halk iradesine saygısız olduğunu söylüyor ve bu yolun tüm gelişmiş ülkelerde reddedildiğini, girmek istediğimiz AB’nin yolunu da kapatacağını ileri sürüyor. Bu iki alternatifle karşılaşanlar hangisini tercih edeceğini bilemiyor. Kendimi böyle bir tercih yapmak zorunda hissetmiyorum. Çünkü seçtiğim beni yüceltirken reddettiğim alçaltıyor.

Otuz yılı aşkın bir süre önce Kürt sorunuyla karşılaştım. Kendimi savunan ve reddedenlerin yanında hissetmedim. Dünyadaki gelişmelerin hangi yönde olduğunu, sorunu kullanarak siyasi hedeflerine ulaşmak isteyen tarafların yaptıklarını anlamaya çalıştım ve ‘biz ne yapmalıyız’ sorusuna cevap aradım. Türkiye’nin gelecekte de geçmişte olduğu gibi çok kültürlü bir ülke olacağını ve bunu önlemeye çalışmanın boşuna bir gayret olacağını düşündüm. Benzer bir soruyu dindarlık ve laiklik konusunda da sordum ve gelecekte dine karşı olmayan bir laikliğin söz konusu olacağına karar verdim.

Eğer bir sel geliyorsa suyu durdurmaya çalışmak boşunaydı. Onun akacağı kanalları açmak, gereken yerlerde barajlar ve setler yapmak gerekirdi. Ama ülkedeki etkin güçlerin bir bölümü statükoyu korumak için savaşırken diğerleri savundukları düşünceler için hiçbir sınır tanımıyordu. Sonunda her iki taraf da umduğunu bulamadı ve ülke dünyadaki gelişmelere uygun bir düşünce yapısına doğru ilerledi.

Ergenekon soruşturması başladığı günden beri aynı şeyleri düşünüyorum. Bir darbe planlandığı ve bu amaçla epey büyük bir gücün seferber edildiği anlaşılıyordu. Bir darbe sadece askerlerle yapılamazdı ve onu destekleyen güç odakları olmalıydı. Herkesin yazdıklarına ya da söylediklerine bakarak nerede olduklarını anlamaya çalıştım. Bir darbeyi gerçekleştirmek için yeterli olan güçler toparlanmıştı ama eksik olan bir yan vardı. Dünyadaki gelişmeler bu kanadın savunduğu politikalarla uyumlu değildi. Yani niyet vardı, hazırlıklar yeterliydi ama şartlar uygun değildi.

Şu anda olay yargıya intikal etmiş bulunuyor ve ona müdahale etmek hakkına sahip değiliz. Ama geçmişte darbeler yapıldı, hazırlıklar tespit edilip yargının önüne çıkarıldı ama hiçbir sonuç elde edilemedi. Bugüne kadar edindiğim izlenim hiçbir gücün belli kurallarla sınırlı olmadığı sadece şartların gerektiği yere ulaşmak için bir araç olarak kullanıldığıdır. Yani gerektiğinde darbe yapılır yargı seyreder gerektiğinde hukuk her şeyden üstün olur.

Sorunun çözümünü şöyle formüle edebiliriz: Devlete karşı olmak yerine insanlara her açıdan güvenli ve seviyeli bir hayat sağlayacak devletin oluşmasına katkıda bulunulmak-lı ama devlet de bunun dışında bir amaç gütmemeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mahir Kaynak Arşivi