Ankara'da seçimi kim alır?

Ankara'da seçimi kim alır?

Ankara'da dört işlem tutmaz

29 Mart seçimlerinde sonucu en fazla merak edilen şehirlerden biri kuşkusuz Ankara.
AK Parti'nin adaylık sürecinde yaşadıkları, gedikli namzet Murat Karayalçın'ın sol adına CHP listesinde seçime girmesi ve MHP'li Mansur Yavaş'ın yarışa ortak olması heyecanı artırdı. Son hafta oynanacak kozlar sonucu etkilemezse AK Parti adayı Melih Gökçek'in ipi göğüsleyeceğini söyleyebiliriz. Adaylık sürecindeki gecikme ve parti markasının ön plana çıkmasının sanılanın aksine Gökçek'e artı puan olarak döndüğü kanaatindeyim. Dördüncü dönem adaylık her halükarda yüz eskimesi ve iktidar yıpranmışlığı getiriyor. Önceki dönem Gökçek'li oylar, partinin yüzdesini yükseltmişti. Yani Gökçek partiye katkı yapmıştı. Bu dönem olay tersine döndü, partinin ön plana çıkması Gökçek'in işini kolaylaştırdı. Gökçek'in milliyetçi seçmen nezdinde 'Karayalçın tehlikesi'ni iyi kullandığını da kayıtlara geçirmeliyiz.

Ankara'da Mansur Yavaş'ın Karayalçın'la ikincilik yarışı yapması sürpriz olmayacak. 2004 seçimlerinde il genel meclisinde yüzde 10 alan MHP, belediyede yüzde 4'te kalmıştı. Gökçek de AK Parti'nin yüzde 49 oyuna 6 puan ekleyerek yüzde 55'e çıkmıştı. Bu defa Yavaş, MHP'nin oylarını yükseltecek görünüyor. Yalnız sanıldığının aksine Yavaş sadece Gökçek'ten almıyor. Diğer partilerden de AK Parti ve Karayalçın'a vermeyecek olanlar için iyi bir alternatif oluşturuyor. Yavaş'ın yükselişi Gökçek'in keskin düşüşü anlamına gelmiyor.

Herkes Gökçek'in dördüncü kez adaylığını konuşuyor ama Murat Karayalçın'ın üçüncü denemesi olduğu gözden kaçıyor. Solun aday çıkarmakta zorlandığını söylemek haksızlık olmaz. CHP'nin yerel siyaset ayağının zayıflığının göstergesi de diyebiliriz. Genel Başkan Deniz Baykal, teşkilatlara sadece kurultayda sorun çıkarmayacak delege üretim merkezi olarak bakıyor. Sadece İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin bu çemberi yarabildi ve CHP'yi İstanbul'da konuşulur hale getirdi. Tayyip Erdoğan, henüz kendinden çok emin olduğundan teşkilatların siyaset yapmasına izin veriyor. Onun için AK Parti'de kıran kırana bir aday adaylığı süreci yaşanıyor.

2004'te Demokratik Güç Birliği adı altında toplanan 6 sol partinin adayıydı Karayalçın. Şimdi CHP ve SHP'nin adayı ve DSP tarafından destekleniyor. 2004'te Karayalçın yüzde 20, CHP adayı ise yüzde 12 almıştı. Siyasette dört işlem yapmak yanıltıcı sonuçlar verir. O gün Karayalçın'a oy verenlerin bazıları bugün vermeyebilir. Mesela CHP'nin ultra milliyetçi söylemlerinden dolayı Kürt seçmenler uzaklaşacaktır. Zaten DTP'nin kendi adayı da var. Geçen seçimde Gökçek'e karşı 35 puan farklık ağır bir yenilgi alan Karayalçın'ın arayı kapatması için geçerli bir sebep görünmüyor. Yıpranmış adaylığı da cabası. Karayalçın'la ilgili önemli bir soru ve belki de sorun da şu: Seçimi kazanırsa Ankara'yı geri almış muzaffer komutan edasıyla yeniden solun liderliğine soyunur mu? Bu sorunun cevabını hem seçmenin hem de Baykal'ın merak ettiğini sanıyorum. Solun liderliği Karayalçın'ın içinde ukde olarak kalmıştı. 1995'teki birleşmede hem partisini hem koltuğunu kaybetmişti. 1999'da genel başkanlık seçimlerinde şansını denedi ama başaramadı. 15 yıl aradan sonra Ankara'yı tekrar sola kazandırmış biri olarak beklentiye girmesini çok doğal görmek gerekiyor. Fakat seçmen bunu aynı olgunlukta karşılar mı? Ve solun ömür boyu lideri Baykal ne düşünür? Bunlar önemli sorular. Seçmenin yerel yöneticilerin süresini doldurmadan genel siyasete kanatlanmasına iyi baktığını düşünmüyorum. Kanaatimce Baykal, Karayalçın'ı aday yaparken bir taşla iki kuş vurmaya çalıştı. Hem başarısızlığın faturasını paylaşacağı hatta tamamen yıkacağı güçlü bir omuz bulmuş olacak; hem de potansiyel rakiplerinden birini devre dışı bırakacak.


Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi