Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Vakit değişmedi... Peki kim, niye değişti?

Vakit değişmedi... Peki kim, niye değişti?

Şükür kavuşturana.. İki haftalık bir ayrılıktan sonra, bir “Editör” yazısıyla, işte yine karşınızdayız... Malûmlarınız olduğu üzre, sizlerle birlikte olamadığımız bu iki haftalık sürede, herhangi bir “tatil beldesi”nde değil, “kutsal topraklar”da idik.. Hem de “Vakit okurları” ile birlikte... Malûm, “Vakit’in Umre Kampanyası”na katılan “90 bin civarında okuyucumuz”dan 150 tanesi, “Vakit’in yönetici ve yazarları” ile birlikte “umre” yapmaya hak kazanmışlardı... 31 Mart akşamı başlayan mukaddes yolculuğumuzda; Müessese Müdürümüz O. Nuri Karahasanoğlu, ben ve yazarlarımız Sibel Eraslan ile Münib Engin Noyan, iki hafta boyunca; seyahata kendi imkânlarıyla katılan 100 okurumuz da dahil, toplam “260 civarında okurumuz” ile birlikte “tavaf”lar yaptık, “say”lar yaptık, “namaz”lar kıldık, ellerimizi birlikte açıp, birlikte “dua”lar ettik Cenab-ı Allah’a... Ve yine, “Allah’ın elçisi” olan Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)’in kabrini birlikte ziyaret ettik, “Bizi, O’na komşu eyle” diye, yine birlikte yakardık Cenab-ı Allah’a... Hasılı kelâm; hem “ibadet”ler yaptık, hem de “sohbet”ler!..
Konuştuk... Kaynaştık... Kucaklaştık.
Böyle bir ortamın hazırlanmasında yoğun çaba harcayan arkadaşımız İlyas Say’a ve Sıla Turizm’in sahiplerinden Besim Kaplan ile “Sıla Turizm çalışanları”na bir defa daha teşekkür ediyor, “başarılı bir organizasyon” gerçekleştirdikleri için kendilerini tebrik ediyoruz...

OKURLARIMIZIN ORTAK GÖRÜŞÜ
Gerçekten de başarılı bir organizasyondu... “Birinci Umre Turu” ve ardından gerçekleşen “Suriye Gezisi” ile birlikte, bu “Üçüncü organizasyon”umuz... Ama, Allah’a şükürler olsun ki, her üç organizasyondan da yüzümüzün akıyla çıktık... Öyle bir “kur”a çekilmiş ki; sanki bir “Türkiye fotoğrafı” yansımış seyahate... Türkiye’nin dört bir yanından gelen okurlarımız; hem bizlerle sohbet etme, hem de birbirleriyle kaynaşma fırsatı buldular...
Kafilemizin en genç ferdi, henüz 9 aylık bir bebek olan ve çok sevimli oluşundan dolayı kucaklardan inmeyen Ahmet Yasin’di... En yaşlı ferdimiz de Mahmut Dede’ydi ama maşallahı var, “ibadet”lerini hiç aksatmadı... Ayrıca, “kendisiyle barışık” bir insandı ki, sohbetlerinden bol bol istifade ettik.
Geçenlerde de ifade ettiğimiz gibi, o topraklarda olanlar bir “hâl”dir; yaşanır ama anlatılamaz...
Yine de, turumuza eşi ile birlikte katılan Konya’dan Osman İşler, okurlarımızın ortak görüşünü yansıtan şu mektubu göndermiş bize;
“15 günlük umre ziyareti Cenab-ı Allah’ın lütfu ile şükürler olsun kazasız-belâsız tamamlandı. Sizin de belirttiğiniz gibi; bu gezi anlatılmaz, yaşanır.
Vakit Gazetesi’ne sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Bize hayâl bile edemeyeceğimiz 15 günlük bir ziyaret yaptırdınız.
Dualarımız hep sizinle oldu inşaallah.
Bize dolu dolu bir 15 gün yaşattınız.
Medine’deki toplantıda da söylediğimiz gibi sizi ayakta alkışlıyoruz...
Allah yar ve yardımcınız olsun. Sizlerden ayrıldık ama gönlümüz her zaman sizinle birlikte. İnşaallah öbür alemde de Arş-ı Ala’nın gölgesinde Hz. Peygamberimizin şefaatına nail olan kullarla birlikte oluruz.
Sizleri unutmamız mümkün değil. Ama her gün en azından gazetemizi açtığımız zaman yazılarınız ve haberlerinizle teselli olacağız. Allah kaleminize güç versin, kuvvet versin.
Siz yazmaya devam edin, biz de okumaya devam edeceğiz inşaallah.”
Mekke ve Medine’de bile bir “Vakit propagandisti” gibi davranan Konyalı okurumuz Osman İşler’e, bu güzel “duygu” ve “dua”larından dolayı teşekkür ediyoruz...
Daha nice “gezi”lerde ve “ibadet”lerde beraber olmak, “güzellik”leri birlikte yaşamak ve paylaşmak dileğiyle, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, “maddî ve manevî destek”lerinizin devamını temenni ediyoruz...

HEP AYNI TAKTİK: SULANDIRMA!
Malûm, kutsal topraklardan gelir-gelmez, kendimizi Ergenekon Terör Örgütü’ne yönelik “12. Dalga Operasyon”un ortasında bulduk... Gözaltına alınanlar, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılanlar ve tutuklananlar oldu... Hemen her operasyon sonrasında olduğu gibi; malûmlarınız olduğu üzre son operasyonun ardından da, “Operasyonu sulandırma, kafaları bulandırma” amaçlı “psikolojik harp taktikleri” uygulandı, hâlâ da uygulanıyor...
Hatırlarsınız... İlhan Selçuk gözaltına alındığında, ilk dakikadan itibaren ve hemen her haberin girişinde “hasta ve yaşlı bir adam” cümlesi kullanılarak, kitlelerin merhamet hisleri harekete geçirilmek istenmişti!..
Son operasyonda “bazı rektörler” gözaltına alınınca, hemen hepsinin “Kör ölür, badem gözlü olur... Kel ölür, sırma saçlı olur” misali, ne büyük “değer”(!)ler olduğunu lânse etmeye başladılar!..
Hele Türkân Saylan... Bir süredir gerçekten hasta olan ve kanser tedavisi gören Türkan Saylan, evinin arandığı gün öyle bir “hasta” rolü oynadı ve “battaniye”lerin altında öyle bir görüntü verdi ki, işin aslını bilmeyenler; bu “yaşlı ve hasta kadın”a gerçekten acıdılar!..
Oysa, yatağında yatması veya evinde istirahat etmesi gereken Türkân Hanım; “battaniye”nin altından çıkarak “söylem ve eylem”lerini aynen sürdürdü ki; bizler onun nasıl bir “laikçi militan” olduğunu bir defa daha gördük!..

VAKİT’E YÖNELİK ELEŞTİRİLER!
Sizler de gayet iyi biliyorsunuz ki; Türkân Saylan’a yönelik “eleştirel yayın”larımızdan dolayı, özellikle “laikçi çevreler”den ve bu çevrelerle “uyum ve uzlaşma” içinde olup da, kendilerine “istikbal” arayan “muhafazakâr(!)” görünümlü “sağcı” ve “liberal”(!) çevrelerden tepkiler aldık...
Hayır, bu “tepki”ler zerrece etkilemedi bizi... Çünkü biz; “misyoner, ABD ajanı, darbeci, örtü düşmanı, PKK sempatizanı ve din karşıtı” özellikleriyle öne çıkan bir Türkân Saylan için; “uydum kalabalığa” deyip, kalkıp da methiyeler dizecek değildik!..
Dün ne dediysek, bugün de o!..
Çünkü, Türkan Saylan’da bir değişiklik yok... Peki, o değişmiyorsa, biz niye değişelim, niye görüş değiştirelim, niye kalabalığa uyalım ki?..
İşte bu açıdan; “karteloz”lara ve “cadaloz”lara değil ama, bize tepki göstererek, aslında “laikçi tribünlere selâm” gönderen “sağcı/muhafazakârlar”a bir çift sözümüz var;
Ne o; Türkan Saylan imana mı geldi, Türkan Saylan “Başörtülü kızlara burs vermemekte hata ettik” mi dedi, Türkan Saylan “İkna odaları kurmamız büyük hataydı” mı dedi ki; birden bire Saylan safına yaylandınız?..
Bir “beklenti”niz mi var “laikçi”lerden?.. Bir “aferin” alacak kadar “uysallaştığınızı” mı kanıtlamak istiyorsunuz?.. Yoksa, “uysal ve uyumlu” görünerek “istikbal”inizi garantilemeye mi çalışıyorsunuz?..
Hayır, biz değişmedik!..
Duruşumuzu değiştirmeyeceğiz!..
Onlar değişmedikçe, biz değişmeyeceğiz!..
Birileri “amigo”lar gibi bağırsa da, “tribün”lere oynayıp, laikçiler tarafından tıpışlanmayı ve sıvazlanmayı beklese de; “laikçi saldırı ve zulüm”ler devam ettiği sürece biz uzlaşmayacağız, biz değişmeyeceğiz!..
Bu yolda tek başımıza da kalsak; “Vakit duruşunu değiştirmedi” diyenlerin eleştirilerini, boynumuzda bir “şeref madalyası” olarak taşıyacağız...
Bu, böyle biline...
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi